MHP Gaziantep Milletvekili Sermet Atay "İNFAZ YASASI İLE İLGİLİ İLK TEKLİF SAYIN BAHÇELİ TARAFINDAN GÜNDEME GETİRİLMİŞTİR"

22 Mayıs 2020 12:25
Okunma
475
MHP Gaziantep Milletvekili Sermet Atay İNFAZ YASASI İLE İLGİLİ İLK TEKLİF SAYIN BAHÇELİ TARAFINDAN GÜNDEME GETİRİLMİŞTİR


MHP Gaziantep Milletvekili Sermet Atay
"İNFAZ YASASI İLE İLGİLİ İLK TEKLİF SAYIN BAHÇELİ TARAFINDAN GÜNDEME GETİRİLMİŞTİR"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Gaziantep Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Başkan Vekili Sermet Atay, TBMM'de kabul edilen ve daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanarak Resmî Gazete'de yayımlanan ve 90 bin mahkûmun tahliyesini sağlayan Yeni İnfaz Kanunu ile ilgili ilk teklifin MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli tarafından gündeme getirildiğini hatırlattı.
Atay, "Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" üzerine MHP Grubu adına TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, "Ceza İnfaz Kanununda veya diğer kanunlarda yapılan bu değişikliklerin vatanımıza, devletimize, milletimize hayırlı olması diliyorum." dedi.
Konuşmasına, koronavirüsü sebebiyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, tedavi görenlere acil şifalar dileyerek başlayan Atay, şöyle devam etti:
"Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi 70 maddeden oluşmakta olup, 11 kanun üzerinde değişiklik içermektedir. Esasen Ceza İnfaz Kanunu'nda yapılacak değişikliklerle toplumda kanayan bir yara olan ve içinde bulunduğumuz günlerde korona virüsü sebebiyle cezaevinde yatan mahkûmların bir kısmının İnfaz Kanunu'nda yapılacak değişiklikle tahliyesinin sağlanması ve cezaevlerindeki yoğunluğun azaltılması hedeflenmiştir. Bu konudaki ilk teklif MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli tarafından gündeme getirilmiştir. Ceza infazındaki amaç, suçun karşılığının ödenmesi, suçlunun toplumdan, toplumun da suçludan korunması; suçlunun bu süreçte eğitilerek, topluma yeniden kazandırılmasıdır. Mahpusların yalnızca cezaevlerindeki durumları değil, tahliye sonrası yaşamları da onların topluma üretken bir birey olarak kazandırılması anlamında, infazın konuları arasında kabul edilmesi gerekmektedir. Bilindiği üzere ülkemizde yasaların kabul değişiklik tarihleri üzerinden geçen süre toplumsal ve teknolojik gelişmeler nedeniyle ihtiyaçları karşılayamadıkları ve hukuk reformunun yapılması gerekliliği uzun süre tartışılmıştır. İhtiyaçlar ve teknolojik gelişmeler nedeniyle mevzuatımızda birçok değişiklikler yapılmıştır. En çok eleştirilen husus ise; ceza ve ceza infaz hukuku mevzuatımız olmuştur. Ayrıca cezaevlerinin yapısı da en çok eleştirilen hususların başında gelmiştir. Çok sayıda mahpusun bir arada kalma zorunluluğu, fiziki mekânların bu nedenle olumsuzluğu, personel yetersizliği eğitim eksikliği, cezaevlerinin tutuklu ve hükümlüler için suçluluk okulu işlevi yaptığı, devlet güvencesinde olması gereken mahpusun başta yaşam hakkı olmak üzere diğer tüm insan haklarının bir kısım mahpusların insafına kaldığı birçok cezaevinin devlet denetiminde olmadığı görüşlerin ileri sürülmüştür."
AFAKİ ELEŞTİRİLERİN DIŞINDA YAPILAN HAKLI ELEŞTİRİLER DEĞERLENDİRİLDİ
Atay, ileri sürülen eleştirilerin birçoğu afaki olmakla birlikte haklı olan eleştirilerin de yadsınmayarak yargısal alanda birçok değişikliklerin yapıldığını hatırlattı. Bunun sonucunda da infaz hukuku alanında birçok iyileştirmelerin yapıldığını belirten Atay, şunları kaydetti:
"Ceza hukuku ile infaz hukuku arasında kopmaz bir bağ vardır. Ceza sistemi ne kadar demokratik ise infaz sistemi de o kadar demokratik olacağından yasa koyucu ceza hukuku alanında da reform seviyesinde birçok değişiklikler yapmış ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nu kabul etmiş ve bununla uyumlu olası açısından da 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nu yasalaştırmıştır. İnfaz hukukunu, yasal olarak kesinleşmiş ceza ve güvenlik tedbirleri ile soruşturma ve kovuşturma aşamasında mahkemece verilen koruma tedbirlerinin yerine getirilmesinin esas ve usulleri, hükümlü ve tutukluların hakları, yükümlülükleri, ödülleri, disipline aykırı eylemlerine uygulanacak yaptırımları, ceza infaz kurumlarının yönetimi, denetimi ile hükümlü ve tutuklular hakkında gerçekleştirilen eylem ve işlemlere karşı başvurulacak yasa yolunu düzenleyen bir hukuk disiplini şeklinde tanımlamak mümkündür. Mülga 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un yürürlüğe girdiği 16/07/1965 tarihine kadar müstakil bir ceza infaz kanunumuz olmayıp TCK ve CMUK içerisine serpiştirilmiş infaza müteallik birkaç kanun maddesiyle cezaların infazı gerçekleştirilmekteydi. Hükümlü ve tutuklu hakları ve ödevlerin alanında kanunlaşmaya gidilmemiş, Adalet Bakanlığının çıkardığı yönetmelik ve genelgelerle uygulamaya yön verilmekteydi. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’la denetimli serbestlik tedbirleri ile maddi ceza hukuku yönü de bulunan sınırlı birkaç müessese dışında infaz hukukuna ilişkin tüm konularda düzenlemeler yapılmıştır. 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu ile de infaz hukukuna ilişkin bir kısım müesseseler düzenlenmiş, kanun uygulamasını göstermek amacıyla çıkarılan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük ve çeşitli konularda çıkartılan yönetmeliklerle infaz hukukunun mevzuatı tamamlanmaya çalışılmıştır. 5275 sayılı CGTİHK'nın infazda temel amaç başlığı altındaki 3'üncü maddesinde de;  ' Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini  teşvik etmek üretken ve  kanunlara, nizamlara  ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunun kolaylaştırmaktır.' denilerek ceza ve güvenlik tedbirlerinin  infazında gözetilecek  amacın, hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici tedbirlerle toplumu suç karşı korumak ve hükümlünün sosyalleşmesi  sağlanarak üretken, mevzuata ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşama uyumu sağlamak  olduğu belirtilmiştir."
 TERÖR SUÇLARI CEZA İNDİRİMİNDEN FAYDALANAMAYACAKTIR
Sermet Atay, "İşlediği suçla toplumla uyumda sorunlu olduğu anlaşılan hükümlünün yeniden topluma kazandırılması hedeflenmeden toplumdan tecrit edilmekle yetinilmesinin hem hükümlü hem de içinde yaşadığı toplum açısından daha olumsuz sonuçlara yol açtığı görülmüştür." ifadesine yer vererek, şunları söyledi:
"Cezanın infazındaki amacın sağlanması için hükümlü, ceza infaz kurumunda bulunduğu dönemde sosyalleşmesini sağlayacak eğitim programlarına tabi tutulduğu gibi ceza infaz kurumunda salıverildikten sonra da bir süre denetim ve kontrol altında tutularak topluma uyumlu bir yaşama kavuşması sağlanmaya çalışılmaktadır. 5237 sayılı TCK’de veya özel ceza yasalarında düzenlenen suçun işlenmesi karşılığında verilen yaptırım olarak tanımlanan ceza, infaz hukukunun ana konusudur. Cezaevlerinden, mahpusluğun etkili olarak icra edilebilmesi veya hükmedilen hürriyeti bağlayıcı cezanın infazı için bazı insanların kişisel özgürlerinin kısıtlandığı, çalıştırıldıkları ve eğitildikleri devlet binaları anlaşılır. Bu nedenle özgürlükten yoksun bırakan ceza yaptırımları, sadece icra edilmez, bilakis infazda edilirler. Bunun için, ceza infaz kavramının sadece hürriyeti bağlayıcı cezalara uygulanması üzerinde geniş ölçüde birlik mevcuttur. Emniyet tedbirlerinin yerine getirilmesi de, infaz kavramı içine girdiği kuşkusuzdur. İnfaz Kanunu’nda yapılan değişikliklerle öncelikle koşullu salıverme ve denetimli serbestlik hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, bu düzenlemelerle 30/03/2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından istisna tutulan bazı suçlar hariç 1 yıl uygulanan denetimli süresi 3 yıla çıkarılmıştır. Denetimli serbestlikten yararlanamayacak suçlar açıkça kanun metninde sayılmıştır. Kasten adam öldüren, alt soya ve üst soya karşı işlenen kasten yaralama ve neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yargılama özellikle TCK 87/2’de belirtilen yüzde sabit eser çıkaracak şekilde yaralama, yani toplumda yüze kezzap atma suçu, işkence, eziyet, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, özel hayatın gizliliğine karşı işlenen suçlar, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçu ve devlet güvenliğine, anayasal düzene, millî savunmaya, devlet sırlarına karşı işlenen suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar bu denetimli serbestlik indiriminden faydalanamayacaktır."
HÜKÜMLÜLER TAHLİYE SONRASI ELEKTRONİK CİHAZLA DENETLENECEK
Atay, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçların denetimli serbestlik indiriminden yararlanamayacağı konusunun açık ve net olduğunu ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu konu açık ve nettir. Yine kanunla yapılan değişiklikle koşullu salıvermede cezanın infaz oranları belirlenmiş olup, süreli hapis cezaları için 2/3 olan oran 1/2 olarak değiştirilmiştir. Kanuna eklenen istisnalar açıkça belirtilmiş olup, kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz suçlarından ceza alanlar cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan ceza alan çocuklar, devlet sırlarına karşı işlenen suçlar ve casusluk suçları, suç işleme amacıyla örgüt suçundan mahkûm olan çocuklar, terörle mücadele kapsamına giren çocuklar ile suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ile mükerrerler açısından bu infaz 2/3 olarak uygulanacaktır. Yine koşullu salıvermede açıkça belirtilen istisnalar ile TCK’nin 102. maddesini içeren cinsel saldırı, 103. maddesindeki çocukların cinsel istismarı, TCK’nin 104. maddesinin 2 ve 3. fıkrasında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki, 188. maddesinde tanımlanan uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticaretine mahkûm olanlar ile terör suçundan mahkûm olanların cezaları 3/4 olarak uygulanacaktır.  Kanunla yapılan 58. maddedeki değişiklikle Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 14. maddesindeki  hükümlünün  ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma cezasının yerine getirilmesi hususundaki yetki kanun ile ortadan kaldırılmış olacaktır. İnfaz Kanun tasarısı 59. maddede yapılan değişiklikle, 5402 sayılı Kanun 15. maddesinde mahkûmun tahliyesi sonrasında görevler sayılırken yetkili hâkimin infaz hâkimi olduğu açıkça belirtilmiş olup, diğer hâkimlerin bu konuda yetkili olmadığı açıklığa kavuşmuştur. Tasarı 60. maddesinde yapılan değişiklikle hükümlünün tahliyesi sonrasında izlenebilmesi ve gözetimi, denetimi, elektronik cihazlarla yapılacağı belirtilmiş olup, bu toplumda elektronik kelepçe olarak bilinen yöntemle yapılmakta olup, bu cihazın her zaman bulunmaması infaz denetiminin yapılmasında zafiyet yaratmakta olup, bu madde ile hükümlünün rızası alınmak koşuluyla kendisine ait elektronik cihazlarla da bu denetimin yapılabileceği kanunlaştırılmış olmaktadır."
KAMUYA YARARLI İŞLERDE ÇALIŞANLARIN YOL GİDERLERİ KARŞILANACAK
MHP Gaziantep Milletvekili Sermet Atay, konuşmasında yükümlülerin kamuya yararlı işlerde çalışması ile ilgili yapılan değişikliğe ilişkin olarak şu bilgileri verdi:
"Kanun Tasarısı 61. maddede yapılan değişiklikle Denetimli Serbestlik Kanunu’nun 26. maddesine bir fıkra eklenmiş, özellikle muhtaç durumda olduğu tespit edilen yükümlülerin kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalıştırma yükümlülüğü yerine getirilirken mutat vasıta ile yaptıkları yol giderinin denetimli serbestlik bütçesinden sağlanacağı iaşe giderinin ise çalıştırıldıkları kurum bütçesinden karşılanacağı kanunla hüküm altına alınmış olacaktır. Yine Kanun’un 62. maddesinde yapılan değişiklikle 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3. maddesine hüküm eklenerek kaçakçılık suçlarına ilişkin ceza belirlenirken suça konu eşyanın değerinin fahiş olması hâlinde verilecek cezanın bir katına kadar artırılacağı belirtilmişken suça konu kaçak eşyanın değerinin hafif ve pek hafif olması durumunda cezada indirim yapılacağı hüküm altına alınmamıştır. Yapılan bu değişiklikle suça konu eşyanın değerinin düşük olması durumunda cezanın 3/1’e kadar indirileceği açıkça belirtilmiş olup, kanundaki bu eksiklik çeşitli mağduriyetlere sebebiyet verdiğinden bu durum kanun maddesi olarak eklenip, mağduriyetlerin önüne geçecektir. Tasarı 63. maddede yapılan değişiklikle Kaçakçılık Kanunun 5. maddesinde 2. fıkrasında bir eksiklik olan kaçakçılık suçlarını işleyen sanığın etkin pişmanlık göstererek gümrüklenmiş değerinin iki katının devlet hazinesine ödenmesi durumunda soruşturma evresi sona erinceye kadar verilecek cezada yarı oranında indirim yapılacağı, dava açıldıktan ve kovuşturma evresine geçildikten sonra bu paranın ödenmesi durumunda 1/3 oranında indirim yapılacağı açıkça belirtilmiş olup, daha önceki kanunda bir eksiklik olan şüphelinin etkin pişmanlıktan yararlanmak üzere Cumhuriyet başsavcılığına başvurusu gerekmekte olup, lehine olan bu kanun maddesinden yararlanmak üzere Cumhuriyet savcısına bir uyarı görevi verilmemiştir. Diğer bir değişle Cumhuriyet savcısının ihtar yoluyla etkin pişmanlık gereği, ödeme yapıp yapmayacağı hususunda sorulması zorunluluğu bulunmamaktadır. Yapılan bu değişiklikle soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından etkin pişmanlığa uyup, uymayacağı sanığa ihtar etme zorunluluğu getirmiş olup, bu ihtar yapılmamışsa bunu kovuşturma sırasında hâkim tarafından da yapılabileceği hüküm altına alınmıştır."
BU DEĞİŞİKLİK VATANIMIZA, DEVLETİMİZE VE MİLLETİMİZE HAYIRLI OLSUN
Atay, Yeni İnfaz Kanunu ile ilgili TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmasında daha sonra şu değerlendirmelerde bulundu:
"Uygulamada çok büyük mağduriyete sebep olan özellikle küçük meblağlarda kaçak eşya bulunduran sanıkların ihtar yapılmaması, yargılama esnasında hâkim tarafından bu eksikliğin giderilmemesi bir mağduriyet yaratmakta iken; yapılan düzenleme ile bu mağduriyet ortadan kaldırılmış olup, ancak bu hak mükerrerler yani bu işi meslek hâline getiren şahıslara ve örgütlü olarak bu suçu işleyenlere tanınmamıştır. Kanun Tasarısı 64. maddede yapılan bu değişiklikler haklarında hüküm verilmiş olup, dosyası infaz aşamasında olan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 90 gün içerisinde suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı devlet hazinesine ödedikleri takdirde Kanun’un 5. maddesinin 2. fıkrasın b bendinde yapılan düzenleneme ile faydalanabileceği, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kanun kapsamına giren suçlardan dolayı dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanlar kanunla yapılan düzenleme nedeniyle ve kanunun lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar açısından mağduriyete sebep verilmemek üzere ilk derece mahkemelere gönderileceği hüküm altına alınmıştır. Adalet teşkilatı gün geçtikçe büyümekte olup, bu mesleği yapanların profesyonelleşmesi anlamında, hukuk mevzuatı içeren okullardan mezun olması şart hâline gelmiştir. Özellikle gelişen adalet sistemimizde infaz koruma memurluğu, icra müdürlüğü, zabıt kâtipliği, yazı işleri müdürlüğü, denetim memurluğu ayrı bir eğitim gerektirip bundan böyle alınacak personele Adalet ve Ceza İnfaz Güvenlik Hizmetleri Programı, Lise veya Meslek Liselerinin Adalet Alanı ve İlgili Mevzuat uyarınca bunlara denkliği kabul edilen program alan okulların mezunlarına öncelik tanınarak mesleğe kabul edileceği ve yapılacak sınavda Adalet Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak sınav kurulunca yerine getirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Ceza İnfaz Kanunu’nda veya diğer kanunlarda yapılan bu değişikliklerin vatanımıza, devletimize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, bu kanunun hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum."