KAHVECİ: MEMUR MAAŞLARINA %4+4 ZAM YAPMAK HANGİ VİCDANLA, HANGİ ADALET ANLAYIŞI İLE BAĞDAŞIR?
Türkiye’nin dört yanında eş zamanlı olarak Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalar tarafından, memur ve emekli maaşlarına yapılan %4’lük zammı protesto etmek amacıyla maaş bordrosunu yakma eylemi düzenlendi. Kamu çalışanları maaş artışlarını protesto etmek için yurt genelinde yapılan bordro yakma eylemi, Ankara’da da gerçekleştirildi.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci de Ankara'da sendika genel başkanları, sendika yönetim kurulu üyeleri ve kamu görevlilerinin katılımıyla Ulus Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamanın ardından bordro yakma eylemi gerçekleştirildi.
Kahveci, zorunlu harcama kalemlerinde meydana gelen fahiş artışlara dikkat çekerek, “Yetkililer hedef enflasyonu bilinçli olarak düşük göstererek memurlarımızı düşük ücret artışına mahkûm ederken, milletimizi zorunlu harcamalarında dahi enflasyon canavarına teslim etmektedir. İktidar 2019’daki ilk enflasyon hedefine göre maaşlara toplam %9,2 zam yapmıştır. 2019 yılında gerçekleşen resmî enflasyon ise %11,84 olmuştur. Buna göre memur maaşları enflasyonun gerisinden gelmektedir.” dedi.
Yeniden değerleme oranlarına yapılan %22’lik artışa tepki gösteren Kahveci, şunları kaydetti:
“3 milyon kamu görevlisi ve 2 milyon emeklinin 2 yıl sürecek çileli geçim mücadelesi başlamıştır. Kamu görevlileri bugün, ağustos ayındaki toplu satış sözleşmesinden beri ifade ettiğimiz acı gerçekle yüz yüze kalmıştır. Buna göre memurlar ortalama 160 TL, emekliler ise 100 TL zamla 6 ay boyunca idare etmek zorunda kalacaklardır. TÜİK’in resmî rakamlarına göre geçtiğimiz yıl gıda fiyatları ortalama %10,9; mutfak tüpü %17,6, doğal gaz %22, elektrik %18,3 zamlanmışken maaşlara %4 zam yapmak, âdeta memur ve emeklilerle alay etmek demektir. Ekonomi iyi yolda, istikrar sürüyor, enflasyon düşüyor masalı, çarşı pazardaki gerçek fiyatlarla kâbusa dönüşmüştür. Yetkililer hedef enflasyonu bilinçli olarak düşük göstererek memurlarımızı düşük ücret artışına mahkûm ederken, milletimizi zorunlu harcamalarında dahi enflasyon canavarına teslim etmektedir. İktidar 2019’daki ilk enflasyon hedefine göre maaşlara toplam %9,2 zam yapmıştır. 2019 yılında gerçekleşen resmî enflasyon ise %11,84 olmuştur. Buna göre memur maaşları enflasyonun gerisinden gelmektedir. Kaldı ki, bu oran TÜİK’in enflasyon sepetindeki, çoğunu halkın tüketmediği 418 madde 895 çeşit ürünün ortalama artışını göstermektedir. Milletimizin tüketmek zorunda olduğu gıda, temizlik, sağlık, ulaşım, haberleşme, ısınma, kira gibi ürünlerdeki fiyat artışları ise 2019’da gerçekleştiği ilan edilen, resmî enflasyonun katbekat üzerindedir. Eğitim, sağlık, ulaşım gibi harcamalar enflasyonun üzerinde zamlanmıştır. Bir zamanlar fakirin yemeği olan kuru fasulye, pilav lüks gıda maddesi hâline gelmiştir. Kırmızı etin yalnızca adı kalmıştır. Sebze, meyve el yakmaktadır. İlaca %46, giyime %33, gazeteye %28, dergiye %51 zam gelmiş memurun, emeklinin beli iyiden iyiye bükülmüştür. Ekmeğimiz bile %13,5 zamlanmıştır. Buna rağmen memurlara 2020 yılı için %4+4, 2021 için ise %3+3 zam yapılması öngörülmüş, âdeta ekonomi ile maaş zamlarının ilişkisi tamamen kesilmiştir. TÜİK’in bu rakamları aldığı yerleri doğrusu merak ediyoruz. Eğer TÜİK’in rakamları gerçekse TÜİK bir market açsın, hepimiz oradan alışveriş yapalım, bizim de enflasyonumuz TÜİK’in enflasyonu ile eşitlensin. Yeniden değerleme oranları %22,58 olarak belirlenirken memur maaşlarına %4+4 zam yapmak hangi vicdanla hangi adalet anlayışıyla bağdaşır? Gerçekler ortadayken çocuk parası, aile yardımı, doğum, ölüm yardımları, ek ödemeler, ek dersler, fazla mesai ücretleri ve tazminatlara da ayrıca bir artış yapılmamıştır. Duruma bakıldığında bu yıl da maaşların eriyeceği, alım gücünün düşeceği açıktır. Toplu sözleşme tiyatrosuyla memurlarımız, 2021 yılı sonuna kadar devreden çıkarılmıştır. Memurların ekonomik ateşin ortasına atıldığı şu günlerde dahi malum konfederasyon memurların haklarını korumayı akıl edememekte, başını kuma gömmektedir.”
MEMURLARIMIZ MAAŞLAINI ALDILAR VE ACI GERÇEKLE YÜZLEŞTİLER
Hormonlu sendikaların kamu görevlilerinin ekonomik durumuyla ilgili kaçacak yer aradıklarını vurgulayan Kahveci, “Memur maaşına yapılan %4 zam ortalama maaşlara 160,6 lira zam demek. Bir yılda ailenin zorunlu harcamaları ortalama 730 lira, oransal olarak da %12,3 artmışken, %4 zamma yani 160 liraya tek kelime edemeyenler memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar?” diye sorarak konuşmasına şöyle devam etti:
“Bugün memurlarımız maaşlarını aldılar ve acı gerçekle yüzleştiler. Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak sürekli gerçekleri dile getiriyor, maaş zamlarının yetersiz olduğunu, verilen sözlerin tutulmadığını ifade ediyor, acil çözüm bekleyen sorunlar için bir memur paketi hazırlanmasını istiyoruz. Malum konfederasyon ise durumdan hoşnut olacak ki, eriyen maaşlara, unutulan 3600 ek gösterge vaadine, yardımcı hizmetlilere, haksızlıkların kaynağı mülakata, sözleşmelilerin kadroya geçirilmesine, gelir vergisi mağduriyetine, bayram ikramiyesine ve emekli maaşlarına dair tek bir kelime etmiyor. Bugün, memurlar maaşlarını aldılar. Yani takke düştü, kel göründü. Türkiye Kamu-Sen dün de meydanlardaydı; bugün de meydanlarda. Dün ne dediyse, bugün de aynısını söylüyor. Memurların haklarının budanmasına seyirci kalan hatta pasif tutumuyla üstü örtülü şekilde destek olan malum konfederasyon ve yetkililer, bugün neredeler? Bugün, hormonlu sendikalar, gerçekler karşısında saklanacak delik arıyorlar. Memur maaşına yapılan %4 zam ortalama maaşlara 160,6 lira zam demek. Bir yılda ailenin zorunlu harcamaları ortalama 730 lira, oransal olarak da %12,3 artmışken, %4 zamma yani 160 liraya tek kelime edemeyenler memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar? Sözleşmeliyi, hizmetlileri yok sayanlar, vekil ebe, hemşire, imam ve aile sağlığı elemanlarına üvey evlat muamelesi yapıp kadroya geçirmeyenler, öğretmeni, akademisyeni, sağlık çalışanını, maliyeciyi, adliye çalışanını unutanlar, Postacıya, ormancıya, belediye çalışanına, diyanet çalışanına kör bakanlar, Emeklileri, ek gösterge sorunlarını, ek ödeme sorunlarını, fazla mesaileri, döner sermayeleri bir kenara bırakıp, tek bir konuyu dahi müzakere etmeden 1 ayı heba edenler bugün memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar?”
MEMUR VE EMEKLİLERİN 730 GÜNÜ DAHA HEBA OLMUŞTUR
Çalışanların refahı yolunda verilen hak mücadelesinin kutlu bir mücadele olduğunun altını çizen Kahveci, “Biz, yalnızca memurlarımız ve emeklilerimiz için değil, gelecek nesillerimiz, beşikteki bebeklerimiz, genç kuşaklarımız için de mücadele yürütüyoruz.” diyerek açıklamasını şu şekilde devam etti:
“Memurlardan aldıkları yetkiyi kötüye kullananlar, bugün memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar? Kış soğuğunun bastırdığı günlerde oduna, kömüre, doğal gaza gelen zamları bile karşılamayan maaş artışına seyirci kalan bir eli yağda, bir eli balda tatlı su sendikacıları, soğuktan donan memurun karşısına ne yüzle çıkacaklar? Elbette, sendikacılığın yüz karaları bir deliğe gizlenecek ve Türkiye Kamu-Sen’in mücadele etmesini bekleyecek. Gördük ki, memur ve emeklilerin bir 730 günü daha heba olmuştur. Kamu çalışanları ve emekliler bu 2 yılı da binbir güçlük içinde, biraz daha borç batağına saplanarak, kredi kartına yüklenerek, yediğinden, içtiğinden keserek, çocuğunun harçlığından kısarak, soğukta üşüyerek geçirmesinler. Geçtiğimiz yıl, bizleri %4+5’e mahkûm edenler, bu yıl da %4+4’e mahkûm ediyorlar. Memurları, emeklileri enflasyonun altında ezdiniz; biliniz ki, memurlar bir darbeyi daha kaldıramaz. Hak mücadelesi kutlu bir mücadeledir. Biz, yalnızca memurlarımız ve emeklilerimiz için değil, gelecek nesillerimiz, beşikteki bebeklerimiz, genç kuşaklarımız için de mücadele yürütüyoruz. Türlü menfaatler için bu kutsal hedeften uzaklaşan çakma sendikacılara, şu dizeleri hatırlatmak istiyorum: Karacoğlan der ki ‘Her sözüm haktır. Yiğit olmayanın yalanı çoktur. Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, Herkes ateşini buradan götürür.’ Bu dizelerde olduğu gibi, milyonlarca memurun, emeklinin, masumun hakkının yenmesine göz yumanlar da kendi ateşlerini, milyonlarca memurun bordrolarında göreceklerdir. Memurun bordrosunun ateşi tüm vicdanları yakacaktır.”