BAHÇELİ:KAYYUM OPERASYONU YERİNDE BİR OPERASYONDUR

12 Eylül 2019 11:44
Okunma
730
BAHÇELİ:KAYYUM OPERASYONU YERİNDE BİR OPERASYONDUR

BAHÇELİ:KAYYUM OPERASYONU YERİNDE BİR OPERASYONDUR

HDP'li 3 belediyeye kayyum atanması ile ilgili olarak Kılıçdaroğlu, Gül ve Davutoğlu'nu sert sözlerle eleştiren MHP lideri Bahçeli, İçişleri Bakanı Soylu’yu telefonla arayarak tebrik etti.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli; Diyarbakır, Mardin ve Van’ın HDP’li belediye başkanlarının görevlerinden alınıp yerlerine kayyum atanmasının yerinde bir operasyon olduğunu bildirdi.
HDP'li 3 belediyeye kayyum atanmasına yönelik yaptığı açıklamada, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu sert sözlerle eleştiren Bahçeli, atamayı gerçekleştiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu telefonla arayarak tebrik etti.
Açıklamasında, kayyum operasyonunun yerinde olduğunu belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
“Türkiye 35 yıldır bölücü terörle kıran kırana mücadele hâlindedir. Karşımızdaki terör musibetinin toplumsal, ekonomik ve siyasi faturası anormal düzeyde ağırdır. Millî devletimizi kundaklamayı, millî varlığımızı dağıtmayı, millî kimliğimizi dinamitlemeyi amaçlayan iç ve dış mihraklar terörü alçakça kullanmakta, ahlaksızca kumanda etmektedir. Nitekim tehdidin mahsuru, tehlikenin mahiyeti ziyadesiyle faik ve fazladır. Türk milleti ile kökü maziye dayanan, özü mefsuh ve mefluç olan şiddetli bir hesaplaşma süreci terörizm vasıtasıyla devam ettirilmektedir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü kanlı eylemlerin, karanlık emellerin, kiralık ellerin açık ve yakın hedefidir. Türkiye’miz, var oluş haklarını, tarihsel haysiyetini biteviye muhafazayla birlikte müdafaa edebilmek için kritik bir kavşakta, mühim bir kader ve karar eşiğindedir. Terör, bağışlanması, vakaiadiyeden görülmesi mümkün olmayan insanlık suçudur. Ne demokrasi ne özgürlük ne de insan hak ve hukuku terörün banisi ve bahanesi olamayacaktır. Tam tersini iddia ve ifade edenler insanlık onurundan zerre nasibini alamamış, terörizme hizmetkârlıklarını meşhur ve moda kavramlarla örtmeye niyetlenmiş sefih ve sefil mahlûklardır. Klişe ve şablon ezberlerin arkasına saklanıp istikbali pençelemeye, istiklali perdelemeye cüret eden köksüzlerin hiç kuşkusuz mayaları lekeli, meşrepleri laçkadır. Altını kalın olarak çizmek lazımdır ki, Türkiye bir hukuk devletidir.
Hukukun üstünlüğü tartışılmaz bir gerçektir. Ayrıca hukukun genel ve geçer evrensel ilkeleri herkes için bağlayıcıdır. Devlet adalet üzerine bina edilmiştir. Adalet Türk tarihinin her döneminde mülkün temelidir, böyle de kalacaktır. Kanunların açıkça suç saydığı bir fiilî, kasten ve taammüden işleyen kim olursa olsun bunun sonuçlarına katlanmak durumundadır.
Sandık, seçim, demokrasi suç ve suçluların sığınak ve barınağı görülemeyecektir.
Demokrasi ihanetin kaynağı sayılamayacaktır. 19 Ağustos 2019 Pazartesi sabahı Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediyelerinin HDP’li belediye başkanları isabetli bir idari tasarrufla görevlerinden geçici tedbirle uzaklaştırılmışlar, yerlerine mezkûr illerin valileri görevlendirilmiştir. Bu mücadelenin kesintisiz sürmesi yegâne arzumuzdur.”

DAHA ÖNCEKİ KAYYUM ATAMALARINDAN DERS ALMAMIŞLAR

Bahçeli; devletin kaynaklarını, milletin kazanımlarını teröristlere peşkeş çekenlerin pişman edilmesi gerektiğini belirterek, şu ifadelere yer verdi:
“Söz konusu büyükşehir belediye başkanları PKK’nın nam ve hesabına fütursuzca çalışan, haklarında da pek çok soruşturma ve kovuşturma bulunan terör yandaşları, terörist sevicilerdir. Belediye imkânlarını Mehmetçik katillerine sunmanın, Anayasa ve kanunları yok saymanın, sandıktan çıkan oy ve desteği yanlışa yormanın ahlaken ve hukuken bedeli herkes için bir ve aynıdır. Demokrasi devletten bağımsız ve bağlantısız düşünülemeyecektir.
Devletin olmadığı yerde demokrasi hükümsüzdür, temelsizdir. Bir yanda devleti yıkıp milleti bölmek için uğraşanların diğer yanda zoru görünce demokrasi çığırtkanlığı yapması şeytani bir sapkınlık, alçak bir saptırmadır. Buna inanacak ve itibar edecek vicdan sahibi hiç kimse yoktur. Şayet bir belediye başkanı, silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak, suç ve suçluyu övmek için işgal ettiği makamı silah ve cephanelik gibi kullanıyorsa devlet aklı, millet ahlakı buna seyirci kalamayacaktır. Aksi bir durum millî bekamızı ateşe atmak millî haklarımızı uçuruma savurmak anlamına gelecektir. Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının idaresi egemenliğin yegâne sahibi Türk milletinin doğrudan kontrolündedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti PKK’nın geçim kapısı hâline gelen, para ve terörist temin merkezine dönen söz konusu büyükşehir belediyelerine adaletin ruhuyla müdahale, maşeri vicdanın beklentileriyle muamele etmiştir. Bu belediyeler, yöre insanımızın mahallî ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak yerine sözde eş başkanlık sistemiyle Kandil’e bağlanmışlar, ihanet ve melanete kucak açıp kuluçka vazifesi görmüşlerdir. Dünyada hiçbir meşru ve egemen devletin tahammül edemeyeceği çirkinlik ve çirkeflikler yaşanmış, yaşatılmış, ezcümle PKK’lılar belediyelere doldurularak yuvalanmalarının önü açılmıştır. Terör maşalarının mizansen şekilde belediye başkan adayı gösterilip tiyatro sahnesine çevrilen sandık marifetiyle seçilmeleri mızrağın çuvala sığmasına yetmemiş, yetişmemiştir. Her şey gün gibi ortadadır. Terör örgütü PKK’nın ucuz aparatı, siyasi artçısı ve yancısı olan HDP’nin zehirli, zincirli, ziftli niyetleri bir kez daha duvara toslamıştır. Anlaşılan boğazındaki kemendi Kandil’den tutulan HDP, Eylül 2016’dan 31 Mart 2019’a kadar sorumluluğu altındaki 105 belediyenin 95’ine kayyum atanmasından herhangi bir ders almamış, alacak dirayet ve basireti de gösterememiştir. Yanlış hesap devletin ve milletin varoluş azminden hamdolsun dönmüştür. Devlet başa gelirken kuzgun leşe atılmıştır. Kaldı ki olması gereken de kesinlikle budur. Irak’ın kuzeyinde icra edilen Pençe Operasyonu’yla eş zamanlı ve koordineli şekilde yürütülen geniş çaplı Kıran Operasyonu sayesinde, inanıyorum ki, terörün köküne kıran girecektir. Başka seçenek kalmamıştır. PKK’nın dayatmasıyla aday gösterilip hitamında seçtirilen belediye başkanlarının görevlerinden uzaklaştırılmaları bazı mahfillerde ve malum isimlerde rahatsızlık uyandırmıştır.”

KILIÇDAROĞLU, GÜL VE DAVUTOLU’NA SERT SÖZLER

Bahçeli, “CHP hemen öne çıkıp PKK’ya siper olmuş, Kandil’in önüne yatmıştır.” görüşüne yer vererek, şunları belirtti:
“İstanbul yoğun yağışlardan dolayı suya ve sele teslim olmuşken, Bodrum’da tatil keyfi süren, sonra zevahiri kurtarmak için kısa süreliğine kırmızı yelekle afet mahallerini gezen, arkasından yine tatiline devam eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı demokrasi ve demokratik teamül hatırlatması yaparak PKK’yı utanmadan selamlamıştır. Bizim merakımız İstanbul’da da eş başkanlık uygulamasının olup olmadığıdır. İstanbullu kardeşlerimi yüzüstü bırakıp yatlarda sefa süren bir şahsın görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarına destek açıklaması millete, millî şerefe haksızlık ve hakarettir. CHP, belediye araçlarıyla asfalta bomba döşeyen, tünel kazan, hendek açan, kanlı saldırıları provoke ve teşvik eden terörist yedekleriyle aynı çemberde, aynı çukurdadır. Bu tablo rezalettir, utanç vericidir. CHP Genel Başkanı’nın ‘Demokrasiden uzaklaşıldı.’ isnadı, CHP’nin hilkat garibesi ve adamlık fukarası, üstelik özü gitmiş çöpü kalmış sözcüsünün “darbe” iftirası aziz Atatürk’ün partisinin ne hâllere düştüğünün ibret ve isyan ettirici delilidir. HDP, kendisine dosyası günbegün kabaran yeni bir suç ortağı bulmuştur. Zilletin parolası demokrasi güçleri olarak belirmiş ve sivrilmiştir. CHP Genel Başkanı’nın hem tank palet fabrikası istismarını sürdürüp hem de PKK’yla paslaşması, üstelik henüz 50 milyon doları bulamaması tam bir siyasi yozlaşma ve akıl kaymasıdır. Aziz milletimiz banker Kılıçdaroğlu’nun 50 milyon doları bulup Adapazarı’ndaki tank palet fabrikasına gözü kesiyorsa ortak olmasını sabırsızlıkla beklemektedir. Kılıçdaroğlu’nun bir hafta içinde 50 milyon doları nasıl ve ne şekilde bulacağı ise ayrı bir tartışmanın konusudur. Daha tuhafı, 11.Cumhurbaşkanı’yla birlikte sabık Başbakan Serok Ahmet’in aynı anda PKK’nın tezlerine bodoslama destek vermeleri, öne çıkmaları, âdeta paylaştırılmış görevlerini titizlikle yerine getirmeleridir. Geçmişleriyle çelişen, bir zamanlar taşıdıkları tarihî görevlerle tezada düşen bu iki şahsın hükûmete duydukları husumet gözlerini kör, vicdanlarını da esir etmiştir. 11.Cumhurbaşkanı’nın ‘Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının bu şekilde görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır.’ değerlendirmesi Güroymağa Norşin diyen, çok güzel şeyler olacak müjdesiyle yıkım sürecinin fitilini tutuşturan bozuk zihniyetin tastamam aynısı ve devamıdır. Fırat’ın doğusuna suskun, İdlib’deki gelişmelere sessiz, küresel oyunlara itirazsız, hainlere tepkisiz kalanların bir ara Türk milletinin oy ve desteğiyle devletin en tepesinde bulunmaları hakikaten de çok düşündürücü bir kayıp ve handikaptır. Siyasi rövanş alma dürtüsüyle hareket edip millî meselelerde tarafsız alan bulmaya çalışan gafillerin bu milletin geleceğinde asla yeri olmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı unvanlarını taşıyanların PKK’nın değirmenine gafilce su taşımaları tarifi olmayan bir tükenmişlik ve gayretkeşliktir.
Türk milleti bu kararmış niyet sahiplerini not etmiştir. PKK-FETÖ konusunda ağırdan alıp tribüne oynayanların millî vicdanda mahkûmiyetleri de ebedî olacaktır. Devlet, millet, vatan, bayrak, beka namustur, hayat memat konusudur. Namus kirletilmeyecek, hainlere acınmayacaktır. İhanetle milli iffet ve irade arasında korunaklı ve tarafsız bir saha yoktur.
Herkes bu gerçeklere göre durumunu tekraren gözden geçirmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi terörle mücadelenin sonuna kadar yanında, hükûmetin ve devletin arkasındadır. Unutulmasın ki, geleceğin Türkiye’sini melun zillet değil muazzam beşerî kuvvet olan Türk milleti tayin ve tespit edecektir. Zalimlere karşı biriz, hainlere karşı sarsılmaz ve şaşmaz birliktelikle duruş gösteriyoruz. Türkiye’yi aşamayacaklar, Türk milletini geçemeyecekler, hilalimize ve millî ülkülerimize kastedemeyecekler. Artık terörün sonuna yaklaşılmaktadır. Bu kanlı süreç nihayete erecek, iç barış ve huzur ortamı el birliğiyle tesis edilecektir. Güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terör devletine asla izin verilmeyecek, bölgesel ve küresel ayak oyunlarına Türkiye boyun eğmeyecektir. Aziz milletim müsterih olsun ki, sevdalıları her türlü fedakârlığa ön şartsız hazır ve kararlıdır.”