BAHÇELİ'DEN İNCE'YE: VAY DENSİZ VAY!

15 Mart 2019 13:36
Okunma
692
BAHÇELİDEN İNCEYE: VAY DENSİZ VAY!

BAHÇELİ'DEN İNCE'YE: VAY DENSİZ VAY!

AHMET DENİZ AĞCA

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "beka" konusundaki açıklaması sebebiyle CHP'li Muharrem İnce'ye sert çıktı.
İnce'ye yönelik olarak "Vay densiz vay!" ifadesini kullanan Bahçeli, "Bekayı zekâ sorunu olarak görmek ancak senin gibi mankurtların işidir. Ancak senin gibi sabah başka akşam başka konuşan çarkıfeleklerin üslubudur. Zillet beğenmedi, zillet takdir etmedi diye bekamızı yok mu sayacağız?" dedi.
Bahçeli, partisinin tüm milletvekilleri ve belediye başkan adaylarının katılımıyla düzenlenen "MHP Aday Tanıtım Toplantısı"na katıldı.
Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen programa partililerin yoğun katılımı oldu. Salonda MHP’nin yerel seçimlerde kullanmak üzere belirlediği "Beka İçin Millî Karar, Cumhur İçin İstikrar" sloganı ve pankartlar yer aldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Bahçeli, şubatın ilk haftasında MHP'nin 50. kuruluş yıl dönümünü gerçekleştireceğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"İçinde bulunduğumuz zaman kesiti, aynı zamanda kutlu davamızın üç önemli gelişmesinin yıl dönümüne tekabül etmektedir. Bunlardan ilki 9 Ocak 2019’da Ülkü Ocaklarımızın kuruluşunun 50. yılıdır. Kurumsallaşma ve olgunlaşma seviyesine nice badireleri geçerek ulaşan Ülkü Ocaklarımızla her daim iftihar ettik, varlığının devamı, daha da güçlenip Türk gençliğinin sesi olması hususunda üzerimize düşen sorumlulukları harfiyen yerine getirdik. Ülkü Ocakları Türk - İslam ülküsünün bereketli yurdu, Türklüğe mensubiyet şuuru, İslam ahlak ve faziletine bağlılık ve sadakat yuvasıdır. İkinci olarak, tam 26 yıl önce, yani 24 Ocak 1993’te, Milliyetçi Çalışma Partisinin 4. Olağanüstü Kongresi yapılmıştı. Bu Kongrede MÇP - MHP bütünleşmesi sağlanmıştı. Elbette üç hilal amblemi altında partimizin ismi tekrar MHP olarak kabul ve tasdik görmüştü. Rahmetle andığımız merhum Başbuğ’umuz Türkeş Bey bu vesileyle demişti ki: 'Artık dedelerimizin azamet ve ihtişam sembolü diye isimlendirdiği şanlı üç hilalimiz, yine şerefli bir mücadelenin adı olarak tarih sayfalarına yazılan Milliyetçi Hareket ismi, 12 Eylül’den bu yana olduğu gibi, sadece gönüllerimizde yaşayan bir sevgi unsuru olmaktan çıkarak, hukuken ve fiilen de siyasi hayatımızdaki yerini alma imkânına kavuşmuştur.' Birleşip bütünleştik, ayrılık yok, birlik var dedik, Milliyetçi Hareket Partisini ülkü ve ilkelerine uygun şekilde Türk siyasetindeki onurlu mevkiine bir kez daha taşıdık. 27 Aralık 1992 Kongremizde partimizi bölüp parçalamak istemişlerdi. Türkeşsiz bir parti planlamışlardı. Aynı isimler 12 Eylül sonrası bu işin bittiğini, boş işlerle uğraşıldığını, gayretlerin boşuna olduğunu söylemişler, üstelik farklı siyasi partilere postu sermişler, kapağı atmışlardı. Benzerlerine yakın bir dönemde de şahit olunmadı mı? Yükseliş Kolejindeki oyunların, Türkeş'siz MHP peşine düşenlerin çok değil, birkaç yıl önceye kadar farklı isimlerle aynı tür komplolara heves ettikleri görülmedi mi? Ancak unuttukları veya bilmedikleri bir gerçek vardı: Bu dava dualıdır, bu dava ihlaslıdır, bu dava kutludur, bu dava şehitlerin kanı üzerinde imanlı kalplerin feragatleriyle yükselmiş, bugünlere gelmiştir. Biliniz ki, mert kovalar, namert kaçar. Davamıza gölge düşürenler kaçmaya mahkûmdur. Bunlar kaçtıkça biz kovalamaya mecburuz. Bunu da seve seve yapacağız. Acizler için imkânsız, korkaklar için müthiş gözüken şeyler kahramanlar için idealdir. Milliyetçi - Ülkücü Hareket için imkânsız diye bir şey yoktur. Böyle bir şey kitabımızda yazmaz, yazmamış, asla da yazmayacaktır. Türk milletine hizmet yolunda zorluk varsa aşacağız, imkânsızlık varsa mutlaka üstesinden geleceğiz."
NİCE 50 YILLARA, NİCE 500 YILLARA DOĞRU BU DAVA YÜRÜSÜN DURSUN
"Hep söyledim, yine söylüyorum, iman varsa imkân vardır, irade diriyse istiklal güvendedir, istikbal güvence altındadır. Gerisi masaldır, hikâyedir, palavradadır." diyen Bahçeli, şunları ifade etti:
"Bir Türk dünyaya, inanmış bir Ülkücü asırlara bedeldir. Allah’ın izniyle önümüzdeki yüzyıllarda da üç hilal tıpkı ecdadımızın zaferlerine mihmandarlık ve müşahitlik yapar gibi gururla dalgalanacak, Türk milletinin gelecek umudu olacaktır. Sözümüz sözdür, başarmaktan başka seçeneğimiz yoktur. Üçüncü olarak, önümüzdeki 9 Şubat günü, Milliyetçi Hareket Partisinin 50. kuruluş yıl dönümünü şölen havasında ve çok görkemli bir şekilde kutlayacağız. 50 yıla neler sığmadı ki? 50 yılda neler yaşanmadı ki? 50 yılda hangi çileler çekilmedi ki? 50 yılda sevdalar birbirine eklemlendi, gönüller tutuşup Türk-İslam ülküsüyle yandı. Yandıkça yükseldik, yandıkça güçlendik, yandıkça hamlıktan olgunluğa geçiş sağladık. Mücadelemiz kolay değildi, ucuz değildi, uyduruk hiç değildi. 1948’de Millet Partisi’yle başlayan doğuş, Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisiyle doğruluşa, buradan da 9 Şubat 1969’da Milliyetçi Hareket Partisine adım adım, aşama aşama, perde perde ulaşmıştır. Siyasi hayatımızın yol haritasını çizen, elden ele mücadeleyi sürdüren, demokrasiye ve millete muhabbetten bir an olsun ayrılmayan dava ve siyaset büyüklerimizi, tüm şehitlerimizi hürmetle anıyorum. Merhum Mareşal Fevzi Çakmak’a, merhum Osman Bölükbaşı’ya, elbette merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş’e Cenabıallah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Partimizin yaşı 50’dir, siyasetimizin yaşı 71’dir, davamızın yaşı Türklüğün yaşıyla eştir, eşittir. Atilla kırbacını Roma’ya vururken biz şahittik. Hunlar Avrupa’yı titretirken biz vardık. Orhun Anıtları dikilirken biz oradaydık. Ötüken’den çıkıyor, Bozkurtla yürüyor, Issık Gölü’nde soluklanıyor, Orhun’dan kana kana içiyor, Tanrı Dağı’nın eteklerinde güneşe buz veriyorduk. Bedir’in aslanlarıyla aynı mevzideydik. Müşriklerle boğuşan mümin kalplerin hemen dibindeydik. Haçlıları boğan kudrettik, rezil akınları durduran kuvvettik. Söğüt’te çadır kuran bizdik, İstanbul’u fetheden yürek ve yüksek vasıf bizdendi. Çanakkale’de iman siperi, Sakarya’da istiklal mihveri, Büyük Taarruz’da ileri atılan kurtuluş hedefiydik. Devleti kuran, vatanı kurtaran, milleti kucaklayıp mihnetleri ve müşkülatları yere seren cesaret bizdik. Biz Milliyetçi-Ülkücü Hareketiz, biz Türklüğün ve Türkiye’nin beka davasıyız. Biz 'Ne mutlu Türküm diyene!” sözüne bağlanan, 'Şehitler ölmez vatan bölünmez.' diyen ferasetiz, basiretiz, teslim olmaz bedeniz. Diyorum ki, nice 50 yıllara, nice 500 yıllara doğru bu dava yürüsün dursun."
VAY DENSİZ VAY, BEKAYI ZEKÂ SORUNU GÖRMEK SENİN GİBİ MANKURTLARIN İŞİDİR
Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümüne huzur, istikrar, derlenmiş toparlanmış, kronik sorunlardan kurtulmuş şekilde mutlaka erişileceğini ifade eden Bahçeli, 31 Mart 2019 Mahalli Îdareler Seçimlerinin yeni hükûmet sisteminin ilk demokratik imtihanı olduğunu aktardı.
"Bu imtihandan alnımızın akıyla çıkmamız aynı zamanda beka meselesidir." ifadesine yer veren Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bu imtihanda başarılı olmak aynı şekilde millî bekamızın haysiyet konusudur. Elbette bugüne kadar aday olarak ilan ettiğimiz 863 belediye başkan adayımızın seçilmesini istiyoruz. Elbette cumhur ittifakının zafere imza atmasını, bununla birlikte il, ilçe ve büyükşehir belediye meclislerinde daha çok temsil edilmeyi amaçlıyoruz. 51 ilimizdeki il genel meclislerine daha fazla girelim, daha çok yer alalım arzusundayız. Ancak önümüzdeki seçimde bizim için beka her şeyin önünde ve üstündedir. Beka yoksa belediye taş yığını, beton yıkıntısıdır. Beka yoksa yani var oluşumuz hücum ve hüsrana uğramışsa, ne yapalım belediyeyi, nasıl yapalım siyaseti? Malum zillet korosu hep bir ağızdan soruyor, 31 Mart Mahalli Îdareler Seçimlerinin bekayla ne ilgisi varmış? Hezeyan çukuruna düşen zillet neferlerine göre, yerel seçimler ülke bekası için önemli değilmiş. İnce ince nifak taşları döşeyen, kıyıda köşede, orada burada partisinin genel başkanını hedef alan bir zat da Cumhurbaşkanı adaylığında yaşadığı şok ve hezimeti atlamadığından ağzından çıkanı kulağı duymayacak bir noktaya savrulmuştur. Aklı epey incelmiş bu zavallıya göre, sadece bir yerel seçimi beka sorunu olarak millete anlatmak olsa olsa zekâ sorunuymuş. Bu yaklaşımdan da uzak durulması lazımmış. Gerçi gafile kelam, nafile kelamdır, ama yine de biz hak edene hak ettiği gibi söyleyeceğiz. Bu ucube zihniyete layık olduğu muameleyi yapacağız. Vay densiz vay, bekayı zekâ sorunu olarak görmek ancak senin gibi mankurtların işidir, ancak senin gibi sabah başka akşam başka konuşan çarkı feleklerin üslubudur."
Bahçeli, "Zillet beğenmedi, zillet sevinmedi, zillet takdir ve tebrik etmedi diye bekamızı yok mu sayacağız? Kaldı ki, CHP-İP-HDP-PKK-FETÖ’den oluşan, arkalarında Türk düşmanlarının bulunduğu zillet koalisyonu 31 Mart’ı beka görseydi biz kendimizden şüphe eder, acaba doğru mu yapıyoruz diye kendimizi sorgulardık. Bilenlerle bilmeyenler, samimiyetle sahtekârlık hiç bir olur mu? Günahla sevap hiç aynı olur mu? Bekayla bozguncu emeller hiç yan yana gelir mi? Be hey cahil, be hey zalim, be hey zillet ittifakı, hakla batılın, doğruyla yanlışın, caniyle şehidin, aynı safta toplandığını, aynı hizaya geldiğini bir kez olsun gördünüz, bir kez olsun duydunuz mu?" diye sordu ve kimin ne söylediğinin önemi olmadığını vurguladı.