MHP Lideri Devlet Bahçeli'den çok sert Türkçülük tepkisi: "TÜRK MİLLETİ KİMDİR? SORUSUNA CEVAP ARAYANLAR ASIL SİZ KİMSİNİZ?"

10 Aralık 2018 14:04
Okunma
699
MHP Lideri Devlet Bahçeliden çok sert Türkçülük tepkisi: TÜRK MİLLETİ KİMDİR? SORUSUNA CEVAP ARAYANLAR ASIL SİZ KİMSİNİZ?

MHP Lideri Devlet Bahçeli'den çok sert Türkçülük tepkisi:
"TÜRK MİLLETİ KİMDİR? SORUSUNA CEVAP ARAYANLAR ASIL SİZ KİMSİNİZ?"
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son dönemde kamuoyunda başlayan "Türkçülük" tartışmlarını ve televizyonlardaki bu konudaki tartışma programlarına sert tepki gösterdi.
Partisinin grup toplantısında tarihî bir konuşma yapan Bahçeli, gündeme ilişkin konularda değerlendirmelerde bulunurken, "Andımız" ve "Türkçülük" konusuna da değinerek, "Andımız bahanesiyle ölçüsü kaçan polemikler yaşanıyor. Türklük son günlerde masaya yatırılıyor. 'Türk milleti kimdir?' sorusuna cevap arayanlar asıl siz kimsiniz? Bu pespayeliğe hiçbir Ülkücü onay vermez. Türk milletini tartışmak, Türk ve Türkçülük üzerinden kara kampanyalar düzenlemek emperyalizme selam yollamaktır." dedi.
Konuşması zaman zaman ayakta alkışlanan Bahçeli, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin ortak değeridir. Devletimizin kurucu ilkeleri zaman zaman rövanşist baskılara maruz kalıp taciz ve tahriklerle zedelenmeye çalışılsa da 29 Ekim 1923’ün hatıra ve emanetleri bizzat milletin güvencesi altındadır." diye konuştu.
Bahçeli, şöyle devam etti:
"Cumhuriyetin ömür ve onurunun dayanağı cumhurun sarsılmaz iradesidir. Bu irade korunduğu, bu irade ittifakla yaşatıldığı müddetçe Türkiye’nin tarihî yürüyüşüne taş koyacak, çelme takacak, engel çıkaracak hiçbir bedhah amacına ulaşamayacaktır. Yeter ki biz sağlam duralım. Yeter ki biz bir olalım, diri kalalım, hesabi değil hasbi davranalım. Böyle olduğu sürece mütecaviz akınlar surlarımızdan aşamayacak, mütehakkim akımlar tutunacak alan bulamayacaktır. Bilinsin ki, Türkiye Cumhuriyeti kavuşmanın adresi, kucaklaşmanın anlamı, kardeşliğin ahlakı, muktedir iradenin atisidir. Türkiye Cumhuriyeti geleceğin süper gücüdür. Elbette Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hem vefa borcumuz, hem de saygı ve şükran görevimiz vardır. Bu hafta sonu karşılayacağımız 10 Kasım’da aziz Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 80. yıldönümünü yad edeceğiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk; şahsında temerküz etmiş devlet adamı vasfıyla, muzaffer komutan yapısıyla Türk tarihine damga vurmuş bir değerdir. Sahip olduğu azim ve kararlılığıyla Türk milletinin yol başçısı olmuştur. Karanlığı reddeden, esareti tersleyen, bağımsızlığa sevdalı kutlu millet varlığına kurtuluş yıllarında liderlik yapmıştır. Atatürk Türk milletine kendisini adamış, Milli Mücadele’yi başarıya ulaştırmak için canını dişine takmış inanmış ve ülkü sahibi bir şahsiyettir. Onun mizacında karamsarlık yoktur. Onun karakterinde taviz ve teslimiyetin kırıntısı yoktur. En büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’ne bir elinde bayrak diğerinde silah olduğu halde vuruşa vuruşa, siyaset ve stratejinin imkanlarını kullana kullana ulaşmayı bilmiştir. Çaresizliğin hicranıyla kıvranan, yorgunluk ve yoksulluğun ateşiyle kavrulan Anadolu’yu düşman postallarından temizleyip Türk milletini yüksek hedeflere yönlendirmiştir. Kafa ve kalbinde taşıdığı muasır medeniyetler ideali Türkiye’yi tarihsel çizgisinden koparmadan dengeli şekilde gelişmesini ve güçlenmesini sağlamaya dönüktür. Türk milletinin kolektif dehasını harekete geçirerek hak edilen hürriyetin bir bağış değil, bir fetih olduğunu tüm dünyaya gösterme başarısı bizatihi Gazi Mustafa Kemal’e, kurucu kahramanlara ve aziz şehitlerimize aittir. Atatürk, zorluğu yenmiş, zorbalara direnmiştir. Esaretin perdesini yırtıp atmış, ekalliyetlerin tertiplerini, entrikacıların senaryolarını boşa çıkarmıştır. İmanın işgali defedeceğini bir kez daha göstermiştir. Bize göre, 10 Kasım ağıt, matem döneminden ziyade, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün daha iyi anlaşılması, daha iyi tanınması için bir fırsat, bir imkan, bir eşik olmalıdır. Çünkü hala Atatürk’ü idrak edemeyen, etse bile ifade edemeyen, üstelik hakkını teslimden imtina eden yeminli Cumhuriyet hasımları, yozlaşmış millet ve milliyet muhalifleri vardır, her türlü tezgâhları açıktır, alenidir."
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, TÜRK MİLLETİNİN ORTAK DEĞERİDİR
Bahçeli, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk milletinin ortak değeri olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti:
"Cumhuriyet'in banisidir, Türkiye’nin iftiharıdır. Atatürk düşmanlığı işgalcileri, ihanete teşne odakları zımnen aklama ve temize çıkarma gayretkeşliğidir. Fikir, emanet ve mirasına tahammülsüzlük Türkiye’ye kurulmuş, üzeri de çiçeklerle örtülmüş vandal ve vahşi bir tuzaktır. Bu tuzağa düşemeyiz, Allah’ın izniyle de düşmeyeceğiz. Atatürk demek, Ne Mutlu Türküm diyene sözüne sadakattir. Atatürk demek, zehirli hedeflere, zelil hesaplara karşı tam bağımsızlık ülküsünde buluşmak demektir. Nitekim Atatürk demek Türk demektir, Cumhuriyet demektir, Samsun’dan İzmir’e kadar adım adım, aşama aşama sahnelenen kahramanlık demektir. 'Keşke Yunan galip gelseydi.' diyenler, emin olunuz ki, biz değildir, bizden değildir, Türk milletinden de asla sayılmayacaklardır. Düşmana alkış tutmak zulme ortaklıktır, bunun yanında mazluma apaçık ihanettir. Başkalarına özenen, aslını inkâr eden, neslini hakir gören, geçmişinden utanan köksüzler ne Türk ne de Müslüman olabileceklerdir. Bir yanda ülkemizi temsil görevini taşırken, diğer yanda düzenledikleri Cumhuriyet resepsiyonlarında Roma ya da Antik Yunan kıyafetleriyle boy gösteren sefirlerin ne kadar derin yabancılaşma çukuruna düştükleri, Bizans kostümleri giyip zulüm 1453’de başladı diyen soysuzlarla aynı çizgide buluştukları tartışmasız ve hazin bir gerçek olarak karşımızdadır. İşte Türkiye Cumhuriyeti zihni ve aklı sömürgeleşmiş bir zümrenin komplolarına, vicdanı ve irfanı kiralanmış bir azınlığın kumpaslarına rağmen hamd olsun varlığını muhafaza etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün naçiz vücudu 80 yıl önce toprak olmuştur.Bu hepimizi bekleyen kaçınılmaz bir akıbettir. Ancak emek emek kurup bizlere bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti inanıyorum ki, sonsuza kadar bekasıyla baki kalacak, payidarlığının önüne hiçbir menfi ve müstevli kuvvet geçemeyecektir. Bu düşüncelerle, ebediyete irtihalinin 80’inci yıldönümünde ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum. Manevi hatırası önünde tazimle eğiliyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun diyorum."
HER ŞEYİ BİTİRDİNİZ DE TÜRK MİLLETİ’NİN KİM OLDUĞU MU KALDI?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup konuşmasında son dönemde "Andımız" üzerinden Türkçülük aleyhinde yapılan tartışmalara da değinerek, şu uyarılarda bulundu:
"Bitmiş tartışmaları yeniden alevlendirmek hiç kimseye fayda sağlamaz, sağlamayacaktır. Bayatlamış ve raf ömrünü doldurmuş anlaşmazlıkları tekraren körüklemek maksatlıdır, müflisliktir. Son günlerde televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde Türklük konuşuluyor. Türk milleti masaya yatırılıyor, her konunun bilirkişisi olduklarını sanan gafiller, sözde uzmanlar, yarım aydınlar gerçekte cehaletlerine aldırmadan koltuklarına kurulup ileri geri, bilip bilmeden ağızlarına ne gelirse gündeme taşıyorlar. Andımız bahanesiyle ölçüsü kaçan polemikler yaşanıyor. Nerede kimliksizliğin tutsağı olan varsa, nerede soyu sopu karışık kişi bulunuyorsa ekranlara geçip ahmak kesiyor veya buldukları gazete sayfalarında yazıp çiziyor. Bu zevat hele bir cevap versin, her şeyi bitirdiniz, her konuyu çözüme kavuşturtunuz da geriye sadece Türk milleti kimdir sorusuna cevap aramak mı kaldı? Nedir meseleniz, nereye varmak emelindesiniz, nereye ulaşmaktır derdiniz? Kırdığınız ceviz kırkı geçti, kırk yıllık oduncu olduğunuzu söylerken baltanız defalarca taşa değdi. Türk milleti kimdir sorusuna cevap arayanlar, söyleyiniz bize; asıl siz kimsiniz, neye ve hangi melun heveslere hizmetle tembihlendiniz? Kıyısında köşesinde yer almadığınız bir değerle ilgili beyanat vermek, mensubiyetinden uzak olduğunuz beşeri cevheri dilinize pelesenk yapmak ne haddinize, ne hakkınızadır? Kimin ne olduğuyla ilgilenmiyoruz. Kimin neye inandığına bakmıyoruz. Herkesin aidiyet ve meşrebine, etnik ve mezhebi kabulüne saygı duyuyoruz. Ancak Türk milletini tartışmak, Türk ve Türkçülük üzerinden kara kampanyalar düzenlemek düşmana koz vermek, emperyalizme selam yollamaktır. Hiçbir milliyetçi ve Ülkücü buna razı olmaz, bu pespayeliğe onay vermez. Biz ki, 'vatanım, ha ekmeğini yemişim, ha uğruna kurşun.' diyebilen, diyebilmiş, diyebilecek cesaretteki Milliyetçi-Ülkücü Hareketiz. Onu bunu bilmeyiz, ona buna bakmayız, onunla bununla beyhude yere vakit geçirmeyiz. İşimize bakarız, mazisi binlerce yılı bulan Türk milletine mensubiyetle övünür, bununla da onur duyarız. Büyük davaların, büyük hayalleri olan adamların omuzlarında yükseldiğini idrak ve ifade eder, son tahlilde buna inanırız. Büyük başarıların büyük hedeflerin sonucunda ortaya çıktığını söyler ve bunu biliriz."
YAŞASIN TÜRK MİLLETİ, VAR OLSUN TÜRKİYE CUMHURİYETİ, KAHROLSUN BÖLÜCÜLÜK
MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Büyük hedeflerin büyük heveslerin, büyük heveslerin ise büyük düşüncelerin eseri olduğuna gönülden imza atarız." ifadesini kullanarak, şunları kaydetti:
"Tarihî bir millet olmakla, tarih olmak arasındaki temel farkı anlamayanlar, Türklüğü zamanın ve yaşanan anın dar kalıplarına sıkıştırıp ezilmesini ve erimesini amaçlayan sözde aydınlar içimize sızmış yabancı hayranlarıdır, manda ve himayenin yeni nesil varisleridir, televizyonlardan virüs aşılayan kripto ajanlardır. Türklükte ırk arayan, Türk’ü ırkla sınırlandıran, Türkçülüğü ırkçılıkla bir ve aynı gören kim varsa tarihî ve devasa bir hatanın tam ortasındadır. Türk milletinin sosyo-kültürel kimliği binlerce yılın, onlarca asrın kaynaşmasıyla oluşmuştur. Türk dili, Türk töresi, Türk kimliği, Türk kültürü etrafında 'zaman' harcı ile oluşan bu muazzam bileşenler İslam dini ile mana ve zenginlik kazanmıştır. Temelini Türk kültürü ve İslam inancının oluşturduğu, eşref-i mahlukat olan insana ve insaniyete saygıyı esas alan şuura sahip olmak bizim için şeref payesidir. Millî bekanın devamında yol ayrımına gelindiği ve çarenin tükendiği anlarda kendinden vazgeçecek ilahi fedakârlığa malik olmak bizim için fani hayatımızın yegâne anlam ve amacıdır. Türk milletinin bekası için lazım olan mücadeleyi sürdürebilecek sabır, azim, adamlık, mertlik, kararlılık, alçak gönüllülük, feragat ve cesaret gibi çok özel hasletlerle bütünleşmek bizi biz yapan, bizi hayata bağlayan temel güç kaynaklarıdır. Yüreğimiz Türk milleti için atıyor. Nabzımız vatan sevdasıyla çarpıyor. Gönlümüz aziz şehitlerimizle yanıyor. Milliyetçi-Ülkücü Hareket Türklüğün yaşama arzusudur. Milliyetçi-Ülkücü Hareket makus talihli ülkemin ümit aşısıdır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket gönderinde bekleyen al bayrağın rüzgârı, dost için kadife elli, düşman için de çelik bileklidir. Biz Türklüğümüzle övünürüz, çünkü Türk oğlu Türk’üz. Türkçülüğümüzle onur duyarız, çünkü kendimizi bildik bileli Türkçülüğün Orhun kaynağından kana kana içtik, inanç ve imanla dolarak bugünlere geldik. Türk’üz, Türkçüyüz, Türk milleti için sadece yaşamayı değil, gerekiyorsa koşa koşa ölmesini de biliriz. Türkçülük ırkçılık değildir. Andımızı okumak, okunmasını istemek, haşa ve kat’a ezanın Türkçe okunmasına çanak tutmak hiç değildir. Vesayete umut bağlamak, statükoya yaslanmak bizim harcımız olamayacaktır. Ne ezan sussun, ne vatan bölünsün, ne Türklüğümüz budansın, ne de Türkçülüğümüz buruşsun. Yaşasın Türk milleti, var olsun Türkiye Cumhuriyeti, kahrolsun bölücülük, kökün kurusun eyyamcılık."