TURGAY BAŞTUĞ'DAN TARIK BUĞRA'YA VEFA

16 Ekim 2018 12:03
Okunma
1015
TURGAY BAŞTUĞDAN TARIK BUĞRAYA VEFA

TURGAY BAŞTUĞ'DAN TARIK BUĞRA'YA VEFA
AHMET DENİZ AĞCA
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ, Tarık Buğra’nın doğumunun 100. yılı olması vesilesiyle gerek devlet kurumlarımızın, üniversitelerin, okulların ve gerekse çeşitli dernek ve vakıfların bu değerli şahsiyeti ve eserlerini milletimizle buluşturacak çalışmalara öncelik vermesini istedi.
Baştuğ, 2 Eylül 2018 tarihinin yazar ve düşünce insanı Tarık Buğra’nın doğumunun 100. yılı olması vesilesiyle yayımladığı mesajda gerek devlet kurumlarında, üniversitelerde, okullarda ve gerekse çeşitli dernek ve vakıflarda Tarık Buğra'nın şahsiyeti ve eserlerini milletimizle buluşturacak program ve yapımlara öncelik verilmesini temenni ederek, "Milliyetçi Hareket Partisi Ankara İl Başkanlığı olarak yıl boyunca bu konuda üzerimize düşen çalışmaları yapacağımızı siz değerli hemşehrilerimize duyurmaktan memnuniyet duymaktayız." dedi.
Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ'un yazılı basın açıklaması şöyle:
Anadolu’da Osmanlının son dönemlerinde başlayan Avrupai modernizm etkisini her alanda hissettirmeye başlamıştı. Edebiyatımıza yeni türlerin girmesiyle birlikte artık edebiyatta yepyeni konular, yepyeni yöntemlerle ele alınmaya başlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile bu modernizm bir anda yukarı doğru bir ivme kazanmıştır. Yeniliğe karşı gelmek insan doğasının bir parçasıdır. Bu sebepledir ki her yenilik toplumda yeni kutuplaşmalara sebep olmuş ve Türkiye, modern dünyaya uyum sağladıkça içinde fırtınalar kopmuştur.
İslamiyet’i kabul ve Anadolu’ya göç ile yepyeni bir medeniyete adım atan ecdadımız nasıl Cumhuriyet’e gelene kadar medeniyet-kültür çatışması içinde dilini, kültürünü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktıysa yeni Cumhuriyet de Batı medeniyeti ile aynı mücadeleye girmiştir. Tarihe olan hâkimiyeti ve tarih okumalarındaki maharetiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk olası tehlikelere karşı milletimizi 1 Mart 1922’de TBMM’nin açılışında çok net uyarıyordu:
'Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri eğitimin hududu ne olursa olsun, ilk önce ve her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine, millî geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gerektiği öğretilmelidir. Dünyada milletlerarası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişilere ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur.'
Tarık Buğra’yı gönlümüzde vazgeçilmez bir yere koyan, ölümsüzleştiren edebî ve insani vasıfları da tam olarak bu noktada başlıyor. “Oğlumuz”dan başlayıp “Osmancık”a dek süren hikâye ve roman serüveninde millî değerlere ve isimlere verdiği önemi bu türlerin dışındaki yazılarında da görmek mümkündür.
'Türkler şu kadar Ermeni’yi, bu kadar Kürt’ü öldürdü.' diye iftira atacak kadar hain, şerefeye balkon diyecek kadar kültüründen uzak isimlerin Türk edebiyatçısı (!) olarak Nobel ödülleri kazandığı, İstanbul’a değer katan yazarlar sıralamasında Yahya Kemal Beyatlı’yı solda sıfır bıraktığı (!) çağımızda Peyami Safa ve Tarık Buğra gibi isimlerin ölümsüzlüğü çok önemlidir.
Bir kıyas olması adına Türk Edebiyatı dergisinin 1986 yılının Kasım sayısına mülakat veren Tarık Buğra’nın “Siz istemeyi bilmiyorsunuz.” diyen Nuri Bingöl’e cevabına kulak verelim: “İstemesini iyi bilirim ama kaybolmasın diye çırpınacağım, kaybolacak diye kişiliğimden, anlayışımdan tavizler vereceğim şeyi istemem ben. Bir ödül için kendini satan adam ne yazar olabilir hatta ne de insan.”
Herhangi bir yere yaranma kaygısı taşımadan Türk milletinden olma şuuru içerisinde bağımsız kişilik ve yorumlayabilme yeteneğine sahip insanlar yetiştirmek isteyen Buğra bu sebeple yalnızlaşmıştır. Ancak bu yalnızlaşma kişiliğinin daha da sağlamlaşmasıyla birlikte onu ölümsüzleştirmiştir.
İnsanlıkta Mehmet Akif ölçüsüyle hareket edip parayı ya da ödülü değil de şahsiyetini ve milletini önceleyen güzel şahsiyetlerin eserlerindeki kişiler her çağda farklı isimlerle karşımıza çıkabilmektedir. Bugün yaşadığımız kimliksizleşme/dönüşme sorununun materyalleri farklı olsa da bu soruna karşı bir direnç noktası oluşturmak için Tarık Buğra’nın kahramanlarının bakış açısı ve hassasiyetleri geçerliliğini devam ettirmektedir.
İster çocuk olsun ister büyük Osmanlının kuruluşundan millî bağımsızlığa ve sonrasında çok partili hayata geçişe dek yaşananların merkezde olduğu ancak daima insanı önceleyen bakışı ile Tarık Buğra’nın eserleri ile tanışmalıdır.
2 Eylül 2018 tarihinin yazar ve düşünce insanı Tarık Buğra’nın doğumunun 100. yılı olması vesilesiyle gerek devlet kurumlarımızın, üniversitelerimizin, okullarımızın ve gerekse çeşitli dernek ve vakıflarımızın bu değerli şahsiyeti ve eserlerini milletimizle buluşturacak program ve yapımlara öncelik vermesi temennimizidir. Milliyetçi Hareket Partisi Ankara İl Başkanlığı olarak yıl boyunca bu konuda üzerimize düşen çalışmaları yapacağımızı siz değerli hemşehrilerimize duyurmaktan memnuniyet duymaktayız."