DOĞUTÜRKİSTANLILAR ANKARA'DA ÇİN'İ PROTESTO ETTİ
Doğu Türkistan’ın Gulca şehrinde 5 Şubat 1997'de meydana gelen olaylarda hayatını kaybeden 200 Uygur Türk’ünün anısına yaklaşık 2 bin Doğu Türkistanlı vatandaş, Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği öncülüğünde başkent Ankara’da Çin’i protesto etti.
Türkiye’nin dört tarafından gelip Ankara Kocatepe Camii’nde kıldıkları öğle namazından sonra Çin Büyükelçiliğine yürümek isteyen grup polis engeline takıldı. Grup başkanı ile görüşen polis memuru, “OHAL nedeniyle bu türeylemler yasak. Fakat hassas bir konu olduğu için size burada bir alan ayrıldı(Kuğulu Park) ve bu bölümden başka yere geçişinize izin verilmeyecektir.”demesine rağmen grubun başkanı sakinleşmeyerek grubu kontrol edemeyeceğini söyledi.
Polis engeline takılan öfkeli grup, “Bizi gerekirse öldürün veya hapse atın ama biz o Büyükelçiliğe yürüyeceğiz.” diyerek bir türlü sakinleşmemesi üzerine, Doğu Türkistan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı vegruba öncülük yapan Seyit Tümtürk’ü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu telefon ilearadı ve sakin olmalarını istedi. Bunun üzerine Tümtürk, “Biz Doğu Türkistanlılar devletimizin lafını bir emir telakki ederiz.” dedi ve ayrılan alanda basın açıklamalarını gerçekleştirip buradan ayrılacaklarını söyledi.
Kendilerine Kuğulu Park içinde ayrılan bölümde basın açıklamasını gerçekleştiren Tümtürk, şunları kaydetti:
“Çin komünist yönetimi ‘Kardeş Aile’ projesi adı altında her Doğu Türkistanlının evine bir Çinli erkek yerleştirerek bizim namus ve iffetlerimizi tarumar ediyor. 1949 yılından beri işgal edilen Doğu Türkistan’da uluslararası hukuk ihlalleri âdeta zirve yapıyor. Doğu Türkistan’a Çinli göçmen gönderilerek Doğu Türkistanlı Müslümanlar âdeta Çinlileştirilerek asimile ediliyor. Muhammed Salih Doğu Türkistanlıların dinî uleması. İslam’ın şerefi, izzeti ve Kur’an-ı Kerim’i Uygur Türkçesine çeviren büyük bir İslam âlimi Salih geçen ay hapse atıldı ve geçen hafta vefat ettiğini öğrendik. Cenazesi dahi henüz teslim edilmedi. Çin, Afrin’de PKK/PYD saflarında kahraman Türk ordumuz ile savaşmakta.”
Tümtürk, Doğu Türkistanlıların, Çin komünist devletinin karanlık zindanlarında âdeta Orta Çağ karanlığını yaşamakta olduğunu belirterek,"Ne Müslüman âlemi ne de insanlık âlemi hiç kimse Doğu Türkistanlılara sahip çıkmamakta. Bugün Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu, İslam İşbirliği ve uluslararası teşkilatlar Çin’in menfaati ve Çin’in imtiyazını gerekçe göstererek 35 milyon Müslüman Doğu Türkistanlının katliamına Çin ile ortak olmuştur." şeklinde konuştu.
Zeytin Dalı Harekâtı için Afrin’de bulunan kahraman Mehmetçiklerede değinen Seyit Tümtürk, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Kahraman Türk ordusunun şehadete ermiş olan Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Cenabı allah Mehmetçiklerimizi ve Peygamber ocağımızı melekler ordusu ile korusun. Mehmetçik’imizin ayağına taş değmesin. Onlar bu milletin ve tüm mazlumların göz bebeği. Bugün buradaki tüm Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz kahraman Mehmetçik ile birlikte Suriye’de PKK/PYD ve arkasındaki tüm emperyalistler ile savaşmaya hazırdır.”
Grup dualar ettikten sonra alandan olaysız bir şekilde ayrıldı.
Gazeteci Yazar Turgut Er'den Türk Medyasına Sitem
Araştırmacı Gazeteci Yazar Turgut Er de protesto gösterisine kayıtsız kalan ve gösteriyi izlemeyen Türk medyasına sitemde bulunarak, şu açıklamayı yaptı:
"Değerli vatan ve millet sever dostlar. Bugün yüreğimi ağrıtan bir olayla karşılaştım. Saat 13.00'te Kavaklıdere'deki restoranda bir dostumla öğlen yemeği için randevulaştık. Randevu yerine biraz erken gittim. Parkın etrafı Emniyet teşkilatımız tarafından motorlu araçlar, bariyerler, silahlı ve kalkanlı polislerle çevrilmişti. İçeri kimseyi almıyorlardı. Ben sarı basın kartımı göstererek girebildim. Parkın bir köşesinde azami 150 kişilik bir kalabalık vardı. Yanaklarının bir tarafında mavi ay yıldızlı Türkistan bayrağı diğer yanaklarını da ay yıldızlı Türkiye Cumhuriyeti’mizin bayrağı ile boyamış çocuklar, genç kızlar, delikanlı ve yaşlı insanlar ellerinde iki bayrağımızı sallayarak 'Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, Yaşasın Türkistan!' diye slogan atıyorlardı. Ellerinde Türkistan'da Çin'in yıllardır sürdürdüğü işkence, toplu katliam, idam ve yapılan gayri insani sahnelerin resmedildiği fotoğraf ve afişler vardı. Ellerinde taşıdıkları dövizlerde, 'Çin'in sahte, taklit, tüketim mallarını kullanmayın, satın almayın, Çin faşist komünist rejiminin baskılarına lanet olsun, insan haklarımız verilsin, dilimizle okumak ve yazmak, ibadetimizi serbest yapmak istiyoruz, asimilasyon istemiyoruz, Çin faşizmine engel olunuz, bize yardım edin, biz sizdeniz.' sözleri yazılıydı. Çin'in Ankara Büyükelçiliğinin karşısına gidip protesto yapmak istiyorlarmış. Ama mâni olunmuş ve Kuğulu Parkı'nda bir ağacın altına hapsedilmişlerdi.
Ben bu duruma üzülmedim ve asıl yüreğimi ağrıtan şey, cebimde 45 yıldır taşıdığım ve taşımaktan da gurur duyduğum ‘sarı basın kartı'nın bir duayen gazeteci olarak, başkent Ankara'da yüzlerce televizyon, gazete, radyo ve dergi gibi basın yayın organı var ve bu kurumlarda yüzlerce gazeteci görev yapıyor. Daha da önemlisi büyük Türk milletini temsil eden ve milletimizin vergileriyle görev yapan, devletimizin resmî yayın organının merkezi de protestonun yapıldığı Kuğulu Parkı'na yakındı. Niçin yoktular, niçin gelmemişlerdi? Bu ezilen, horlanan, yıllardır sömürülen, katledilen, asimile edilemeyip toplu katliamlara uğratılan büyük Türk milletinin bir parçası olan, aslımız,temelimiz olan Türkistan'ın Uygur Türklerinin yasalarımız çerçevesinde, kimseyi rahatsız etmeyen, edepli, seviyeli gösterilerini Türk milletine ve dünyaya duyurmuyorlardı. Bu yayın organları aylardır, daha dün Afrin'e kahraman ordumuzun girmesini kınayan Filistinlileri müdafaa eden, mitingleri saatlerce ekranlarında, sayfalarında yayımlamışlardı. Daha 15 - 20 gün önce, 11 yıl öncebir suikast sonucu ölmüş Hırant Dink'in ölüm yıl dönümünde alameti farika hâline getirilmiş olan siyah pankartlara yazılı 'Ben de Ermeni’yim.' yazan ve devletimize hakaretler yağdıran pankartlarını, siyah bezlerini sürekli sayfalarında yayımlayan, ekranlarında canlı özel yayınlarla Türk milletine ve dünyaya duyuranlar neredeydiler? Büyük Türk milletinin haklı bir protestosunda niçin orada değillerdi?
İşte benim yüreğime kara bir yılan gibi çöken ve ağrıtan dert buydu. Yaşlı gözlerim utanarak, parkın bir köşesinde iki Türkistanlı genç hanım efendinin, Türkistan bayrağını önlerine sermiş, ikindi namazını kılmalarına çakılı kaldı."