BAHÇELİ: İSLAM'IN İZİKUDÜS'TEN SİLİNMEYECEKTİR
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı DevletBahçeli, BD Başkanı Trump'ın 6 Aralık 2017'de; Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan eden skandal ve sakat kararının dünya çapında tepkilere sebep olduğunu belirterek, "İslam'ın izi Kudüs'ten silinmeyecektir. Harem-iŞerif'in manevi ışığı söndürülemeyecek, söndürmeye çalışanlar sadece 1 buçuk milyarlık İslam âlemini değil, insanlık vicdanını, tarihin haşmetini karşılarında bulacaklardır." dedi.
Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan eden Trump'a sert tepki gösteren Bahçeli, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulundaki Kudüs oylaması öncesi açıklama yaptı.
Bahçeli, BM'de uluslararası toplumun tarihî bir sınav verdiğini ve BM'den çıkacak olan kararın ABD-İsrail zulmüne darbe vuracağını kaydetti.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, ABD'nin gayrimeşru ve gayri hukuki Kudüs kararına karşı etkili, kararlı, çok yönlü siyasi ve diplomatik girişimlerle şerhini düşerek itirazını güçlü bir şekilde gösterdiğini belirten Bahçeli, bu kapsamda, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’nin13 Aralık 2017 günü İstanbul’da olağanüstü toplandığını hatırlattı.
Bahçeli, zirvede ABD'nin Kudüs komplosunu sarstığını veTürk-İslam dünyasının âdeta uyanışını sağladığını vurgulayarak, "Kudüs'üntarihî, kutsi ve manevi statüsüyle oynamaya azmetmiş çevreler elbette insanlık vicdanında şimdiden mahkûm olmaktan kurtulamamışlardır. ABD yönetiminin Siyonizm, Kabala ve Evanjelist emellerin bekçiliğine soyunması büyük bir rezalet ve hezimet olarak tescillenmiştir." görüşüne yer verdi.
Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye, doğru stratejiyle, isabetli politik hamlelerle, her türlü diplomatik imkânı kullanarak Kudüs meselesini uluslararası toplumun gündeminde sıcak tutmayı başarmıştır.Bu durum takdir edilecek bir tablodur. Kudüs'e utanmaz şekilde ambargo koyup, baştan ayağa elegeçirerek, İslam'ın ve tarihimizin kutlu miraslarını silmeye uğraşanların maskeleri birer birer düşmektedir. Kaldı ki, başka yolu ve çaresi de kalmamıştır. Ülkemizin öncülüğünde, Mısır'ın girişimiyle BM Güvenlik Konseyine getirilen ABD'nin Kudüs kararı 18 Aralık 2017 tarihinde görüşülmüştür. Söz konusu Konseyin daimî ve geçici olmak üzere toplam 15 üyesinden 14'ü lehte oykullanmasına rağmen, ABD'nin vetosuyla Kudüs kararının hukuken geçersiz sayılmasını temel alan tasarı reddedilmiştir. ABD, yanlışında gene ısrar etmiş,ibretlik yalnızlığa gömülmüş, kriz ve kaosa bağımlılığını bir kez daha alenileştirmiştir. Ancak, Güvenlik Konseyinin 14 üyesinin; ABD'nin, Kudüs'üİsrail'in başkenti olarak tanıyıp ilan eden lekeli kararını haksız ve hukuksuz görmesi tarihi değerdedir. Bu gelişme, Kudüs davasının müdafaası ve uluslararası toplum nezdinde destek görmesi açısından önemli ve özellikli bir iradedir.ABD, Güvenlik Konseyinde veto kartını kullanarak insanlık değerlerinden vize alamadığını, inançlara saygı ve demokratik hoş görüden acınası mahrumiyetini çok açıkgözler önüne sermiştir. Bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi, ABD'nin tek yanlı, tek taraflı, mesnetsiz ve çarpık vetosunu kınamaktadır.”
HENÜZ TÜM YOLLAR KAPANMIŞ DEĞİLDİR
MHP Lideri Bahçeli, Trump’ın bu kararının iptali için henüztüm yolların kapanmadığına dikkat çekerek, açıklamasında şu ifadelere yerverdi:
“Şüphesiz henüz tüm yollar kapanmış değildir. Yarın Kudüs konusu BM Genel Kurulu 'Acil Özel Oturumu'nda görüşülecek ve oylanacaktır. Bu konuda Türkiye'nin aktif diplomasisi, İslam İşbirliği Teşkilatının İstanbul ruhu ve Arap Ligi'nin kararlı duruşu belirleyici olmuştur. Hâlen BM’ye üye ülke sayısı 193'tür. Kudüs lehinde müspet bir kararın çıkabilmesi için en az üçte ikilik bir çoğunluğun, yani 129 ülkenin lehte oy kullanmasının gerekliliği ortadadır. İslam İşbirliği Teşkilatına üye 57 ülke aynı zamanda BM Genel Kurulunda söz ve oy hakkında sahiptir. Bunun yanı sıra, 54 Afrika ülkesi de BM üyesidir.İlave olarak Avrupa ve Asya ülkelerinin pek çoğunun Kudüs konusunda ABD'yi haksız bulduğu da bilinen bir gerçektir. Bu itibarla, 21 Aralık 2017 Perşembe günü yapılacak BM Genel Kurulu toplantısında ABD'nin hayâsız ve hukuksuz Kudüs kararının ezici bir çoğunlukla reddedileceği güçlü bir ihtimaldir. Nitekim uluslararası toplum tarihî bir sınavdadır. 'Barış İçin Birlik' formatında oylanacak tasarı, BM Güvenlik Konseyinin 1980 tarihli 478 sayılı Kararı’nı hiçe sayan ABD korsanlığını, inanıyorum ki, buruşturup atacaktır. Her ne kadar, BM Genel Kurulundan çıkacak kararın hukuken bir bağlayıcılığı yoksa da ahlaken,vicdanen, siyaseten ve fiilen ABD-İsrail ortak zulmüne ağır bir darbe vuracağı kesindir. Bölgesel ve küresel huzur için böyle de olmalıdır. BM’ye üye ülkelerin, insanlığı felakete götürecek ABD-İsrail ortaklığının Kudüs inadını kırması vazgeçilmez bir sorumluluktur. ABD'nin, Kudüs'ün nihai statüsüne, demografik yapısına şiddetle etki edecek gaflet ve zorlamasından geri adım atması insanive inanç değerlerine saygının gereğidir. Türkiye ve diğer İslam ülkeleri, güçlübir dayanışma ruhuyla, iş birliği ve ikna süreçlerini işleterek Kudüs'e yürekten ve yüksek bir şuurla sahip çıkmalı, ABD-İsrail komplosunu boşa çıkarmalıdırlar. 21 Aralık'ta insanlığın gözü BM Genel Kuruluna çevrilecektir.Dua ve desteğimiz Kudüs'ün haklı davasının; kör gözlere sokulması, sağır kulaklara duyurulması, inançlara saygının ABD zulmüne hem gösterilmesi hem de öğretilmesine yöneliktir. İslam'ın izi Kudüs'ten silinemeyecektir. Harem-iŞerif'in manevi ışığı söndürülemeyecek, söndürmeye çalışanlar sadece 1 buçuk milyarlık İslam âlemini değil, insanlık vicdanını, tarihin haşmetini karşılarında bulacaklardır. Dinler arası kutuplaşma, inançlar arası kavga ve ihtilaf insanlığa herhangi bir şey kazandırmayacak, tam tersine büyük bedeller ödetecek, korkunç badirelere kapı açacaktır. Filistinli kardeşlerimizin haklı taleplerinin karşılanması, başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin Devleti’nin 1967 öncesi sınırlarıyla kabul ve tasdiki uluslararası toplumun önündeki kritik ve kaçınılmaz bir görevdir. Bölgesel ve küresel istikrarın temin yollarından birisi de Kudüs'ün hak ettiği biçimde yönetilmesinden, tarihî müktesebatına bağlı şekilde statüsünü korumasından geçecektir. Bu düşüncelerle BM Genel Kurulundan çıkacak tarihî kararın yeni bir dönemin umut meşalesi olacağına inanıyor, Türkiye'yi temsil eden siyasetçilerimize ve diplomatlarımıza başarılar diliyor, tüm ülkelerin aklıselimin çizgisinde hareket etmelerini yürekten temenni ediyorum."