MHP, ZİYA GÖKALP'İ TBMM'NDE ANDI
MHP Osmaniye Milletvekili Doç. Dr. Ruhi Ersoy, "Gökalp'ı önemli kılan etkenlerin başında 'yerli ve millî'bir karakter olması ve Türk milliyetçiliği fikriyatını 'ırka' değil 'kültür'temeline dayandırması gelmektedir." dedi.
YENİ DÜŞÜNCE -Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) MYK Üyesi ve Osmaniye Milletvekili Doç. Dr.Ruhi Ersoy, vefatının senei devriyesi sebebiyle Türk milliyetçiliğinin simge isimlerinden olan ünlü yazar, şair ve siyasetçi Ziya Gökalp'ı TBMM Genel Kurulunda yaptığı bir konuşma ile andı.
Cumhuriyet’in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Ziya Gökalp ile ilgili olarak "Fikir Babam" dediğini hatırlatarak konuşmasına başlayan Ersoy, Ziya Gökalp'ın içinde doğduğu zaman dilimin Türk devlet açısından sorunlarla dolu olduğuna dikkati çekti.
Ersoy, Gökalp'ın, Cumhuriyet’in kuruluş aşamasında referans kaynağı olarak görüldüğünü, vefatının üzerine de Mustafa Kemal Atatürk'ün duyduğu derin üzüntüyü hatırlatarak, Gökalp'ı önemli kılan etkenlerin başında "yerli ve millî" bir karakter olması ve Türk milliyetçiliği fikriyatını "ırka" değil"kültür" temeline dayandırması gelmektedir dedi.
Gökalp'ın Diyarbakırlı bir Türk aydını olduğunu belirten Ersoy, Ziya Gökalp'ın Diyarbakır'daki evinin ve müzesinin yakılmak istendiğini hatırlatarak, "Türkçülüğün Esasları"yla anılan kitabın hiçbir yerinde ırktan bahsedilmediği gibi bir çalışmasında ırkların hikâyesini anlatırken "Atların ırkı olur; atların dişine bakılır, yaşı, ırkı ve onun hikâyesini belirmek için." der veyahut da diğer anlamda "Tohumların ırkları olur; insanın kültürü olur, insanın ait olduğu bir medeniyet olur."dediğini belirtti.
Bugün Gökalp'ın memleketi Diyarbakır'ın daha üzücü olaylarla anıldığını söyleyen Ersoy, ne oldu da bu duruma geldi sorusunu sorarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulduğu günden bugüne küresel güçlerin emperyalist planları ile güçsüz düşürülmeye çalışıldığını ifade etti.
Ziya Gökalp, Mustafa Kemal Atatürk gibi Türk milliyetçiliğini ırka değil aynı dili konuşanların bir arada yaşama iradesine dayandıran değerlerimizde buluşmalıyız diyen Ersoy, millete rağmen devletçilikten ziyade milletin devleti olma yolunda çalışmalıyız diyerek konuşmasını sonlandırdı.
ZİYA GÖKALP KİMDİR?
Ziya Gökalp, 23 Mart 1875'te Diyarbakır'da dünyaya geldi ve 25 Ekim 1924'te de İstanbul'da yaşamını yitirdi. Diyarbakır’da yerleşik bulunan Karacadağ Türkmenlerinden bir aileye mensuptur. Asıl ismi Mehmet Ziya. Babası yerel bir gazetede çalışan memurdu. Eğitimine Diyarbakır'da başladı. Amcasından geleneksel İslam ilimlerini öğrendi. 18 yaşında intihara teşebbüs etti. Bir yıl sonra 1895'te İstanbul'a gitti. Baytar Mektebine kaydını yaptırdı. Buradaki öğretimi sırasında İbrahim Temo ve İshak Sukûti ile ilişki kurdu. Jön Türklerden etkilendi. İttihat ve Terakki Cemiyetine katıldı. Muhalif eylemleri sebebiyle1898'de tutuklandı. Bir yıl cezaevinde kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra1900'de Diyarbakır'a sürgüne gönderildi. 1908'e kadar Diyarbakır'da küçük memuriyetler yaptı. İkinci Meşrutiyet'ten sonra İttihat ve Terakkinin Diyarbakır şubesini kurdu ve temsilcisi oldu. "Peyman" gazetesini çıkardı.1909'da Selânik'te toplanan İttihat Terakki Kongresi'ne Diyarbakır delegesi olarak katıldı. Bir yıl sonra, örgütün Selânik'teki merkez yönetim kuruluna üye seçildi. 1910'da kurulmasında öncülük yaptığı İttihat Terakki İdadisinde sosyoloji dersleri verdi. Bir yandan da "Genç Kalemler" dergisini çıkardı. 1912'de Ergani Maden'den Meclis-î Mebusana seçildi, İstanbul'a taşındı. Türk Ocağının kurucuları arasında yer aldı. Derneğin yayın organı "Türk Yurdu" başta olmak üzere Halka Doğru, İslam Mecmuası, Millî Tetebbular Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası,İçtimaiyat Mecmuası, Yeni Mecmua'da yazılar yazdı. Bir yandan da Darülfünun-ı Osmanide(İstanbul Üniversitesi) sosyoloji dersleri verdi.
Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlının yenilmesinden sonra tümgörevlerinden alındı. 1919'da İngilizler tarafından Malta Adası'na sürgüne gönderildi. İki yıllık sürgün döneminden sonra Diyarbakır'a gitti, Küçük Mecmua'yı çıkardı. 1923'te Maarif Vekâleti Telif ve Tercüme Heyeti Başkanlığına atandı, Ankara'ya gitti. Aynı yıl İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisine Diyarbakır mebusu olarak girdi. 1924'te kısa süren bir hastalığın ardından İstanbul'da yaşamını yitirdi.
Osmanlı Devleti'nin parçalanma sürecinde yeni bir ulusal kimlik arayışına girdi. Düşüncesinin temelinde, Türk toplumunun kendine özgü ahlaki ve kültürel değerleriyle, Batı'dan aldığı bazı değerleri kaynaştırarak bir senteze ulaşma çabası yatıyordu. "Türkleşmek, İslamlaşmak,Muasırlaşmak" diye özetlediği bu yaklaşımın kültürel öğesi Türkçülük,ahlaki ögesi de İslamcılıktı. Uluslararası kültürün yapıcı öğesinin ulusal kültürler olduğunu savundu. Saray edebiyatının karşısına halk edebiyatını koydu.Batı'nın teknolojik ve bilimsel gelişmesini sağlayan pozitif bilim anlayışını benimsedi. Dini, toplumsal birliğin sağlanmasında yardımcı bir öge olarak değerlendirdi.
Toplumsal modeli, Emile Durkheim'ın teorik temellerini kurduğu "dayanışmacılık" temelinde şekillendi. Bireyi temel alan liberalizm ile çatışmacı toplumu temel alan Marksizme karşı mesleki örgütleri temel toplum birimi olarak kabul eden sol idarizmde karar kıldı.
Toplumsal ve siyasi görüşlerini anlattığı sayısız makale yazdı. "Türkçülük" düşüncesini sistemleştirdi. Millî edebiyatın kurulması ve gelişmesinde önemli rol oynadı.
GÖKALP’IN ESERLERİ
"Kızıl Elma (1914) - Türkleşmek, İslamlaşmak,Muasırlaşmak (1929) - Yeni Hayat (1930) - Altın Işık (1927) - Türk Töresi(1923) - Doğru Yol (1923) - Türkçülüğün Esasları (1923) - Türk Medeniyet Tarihi(1926, ölümünden sonra) - Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler(ölümünden sonra) - Altın Destan - Üç Cereyan - Limni ve Malta Mektupları."