ÇANAKKALE’DE MUAVENET-İ MİLLİYE’NİN İNANILMAZ BAŞARISI

17 Ekim 2017 13:43 Özen TOÇU
Okunma
1992
ÇANAKKALEDE MUAVENET-İ MİLLİYENİN İNANILMAZ BAŞARISI

ÇANAKKALE’DE MUAVENET-İ MİLLİYE’NİN İNANILMAZ BAŞARISI

 

 

ÖzenTOPÇU

 

 

Giriş

Çanakkale’de birçok gemimiz görev almıştır. 18 Mart öncesi Boğaz’a, Kepez Burnru’ndan Çanakkale önlerine kadar on sıra hâlinde üç yüz yetmiş yedi mayın döşeyen Selânik, İntibah, Nusrat ve Samsun adlı dört gemimizin hizmeti büyüktür. Hele de Nusrat’ın, 7/8 Mart 1915 gecesi Karanlık Liman’a döşediği mayınlar 18 Mart Zaferi’nin omurgasını oluşturmuştur. Yine,800 tonluk bir Fransız deniz altılısını batıran 97 tonluk küçük Sultanhisar torpitomuz1, Nara bölgesinden aşırtma atışlarla Arıburnu’ndaki düşman çıkarmasını aksaklığa uğratan ve karaya ayak basmayı bir saat geciktiren Barbaros ve Turgut Reis gemilerimiz2,korkusuzca, abluka altındaki Boğaz’dan çıkıp, düşman nakliye gemilerine büyük zararlar verdiren Dumlupınar torpidomuz3unutulmazlığı hak ederek tarihe geçmişlerdir. Ama bir gemimiz var ki, onun başarısının yeri başkadır. Yzb. Ahmet Saffet komutasındaki 765 tonluk Muavenet-i Milliye muhribimizin 13.150 tonluk İngiliz Goliath zırhlısını 12/13 Mayıs 1915gecesi Seddülbahir önünde batırması, tüm Çanakkale Seferi boyunca İngiliz donanmasının maruz kaldığı en büyük tehlikedir.413.150 tonluk ve 750 personeli bulunan gemi sulara gömülmüştü. Bu geminin batışı ile verilen zayiat büyük olmuştu, ama asıl önemlisi bu felaketin doğurduğu olaylardır. Muavenet’in bu başarısı İngiltere’de hükûmet krizi doğuracak kadar yankı yapmıştır.5 Anlamı,ulusal yardım manasına gelen Muavenet-i Milliye’nin bu başarısının kara muharebelerine yardımı ölçülemeyecek kadar fazla olacaktır.

 

Muavenet’in Göreve Çağrılışı

1915 Mayıs’ının ilk günlerinde Seddülbahir Cephesinde Türk kuvvetlerinin devamlı taarruzuna uğrayan Fransız kuvvetlerinin yardım isteği üzerine Morto Koyu’nda devamlı yer alan iki İngiliz muharebe gemisi (Goliath veCornwlls) yaptıkları destek atışlarıyla Türk kuvvetlerine hayli kayıplar verdirmekteydi.6 Gemiler, gündüzleri ağır bataryaları ile Türk mevzilerini döverken, geceleri de kuvvetli ışıldakları ile etrafı aydınlatıyor ve gece karanlığından yararlanarak yapılmak istenen asker ve malzeme sevkiyatını zorlaştırıyordu.7 Kelimenin tam manası ile karadaki Türk askerlerine göz açtırmıyor, elini kolunu bağlıyor, ağır zayiatlar veriyordu. Bunu önlemek üzere, 5’inci Ordu Komutanlığının müracaatı ve Boğazlar Genel Müffettişliğinin aracılığıyla Donanma Komutanlığı tarafından, Mamara’da denizaltı kovalayan Muavenet-i Milliye muhribi görevlendirildi.8

Dz.Yzb. Ahmet Saffet Bey’in komutasındaki Muavenet muhribi,1910 yapımı 765 tonluk, hızlı, kıvrak bir gemiydi. Üç torpido taşıyordu. Her gemide Amiral Souchon’un emriyle bir Alman danışman bulunmaktaydı. Muavenet’teki danışman, iyi bir silah arkadaşı olan Yzb. Rudolf Firle’ydi. Mürettebat 94 kişiydi.

 

Muavenet’in Görev Hazırlığı

Kaptan,Yzb. Ahmet Saffet görevi öğrenir öğrenmez bol kömür, yağ ve yeterli kadar torpil alarak Çanakkale yolunu tuttu. Mürettebat yine denizaltı kovalamaya gideceklerini sanıyordu. 10 Mayıs günü Çanakkale Boğazı’na girdiler. Gemi,Çimenlik tabyasının iskelesine yanaşıp sessizce durdu. Her gün taşıt ve hastane gemileri, torpidobotlar, motorlar geliyor, gidiyordu. Bu nedenle dikkati çekmediler. Kaptan ve Yzb. Firle’ye görev, harita üzerinde, ayrıntılı birbiçimde anlatıldı. Görev, imkânsıza yakın zorlukta bir görevdi.9

Boğaz Komutanlığında gerekli emirleri aldıktan sonra, Muavenet12 Mayıs akşamı Soğanlıdere önünde demirledi. (Morto Soğanlıdere arası 7 mil) Bir gün önce de Yzb. Firleile Dz. Yzb. Ahmet Saffet akşam karanlığında Güney Grubu muharebe idare yerine giderek, etrafı tetkik ederler. O geceyi Firle hatıra defterinde şöyle anlatıyor:

Gece10.00’da Ahmet’le birlikte üstü kapalı dehlizlerden geçerek gözetleme yerine gittik. Bütün Boğaz panoraması ihtişamı ile gözümüzün önündeydi. Boğaz girişi düşman gemilerinin ışıkları ile parlıyordu. Bu ışıkları görünce insan kendini Kiel’de yelken haftasında zannediyordu. Hedefimiz olan Morto Koyu altımızda idi. Koy girişinde yatan bir zırhlı, ışıldakları ile sahili aydınlatıyor ve arada bir ağır topları ile mevzilerimize ateş ediyordu. Koruma olarak bir muhrip zırhlının açığında dururken, ikinci bir muhrip de zırhlı ile kıyının arasında yatıyordu. Saat 03.00’te yorgun argın gemimize döndük.10

Saldırının gece yarısından sonra yapılması kararlaştırılmıştı. O saatlerde İngiliz gözcülerinin dikkatsiz ve uykulu olacakları düşünülmüştü.

Son mayın hattının bulunduğu yer ile Goliath’ın arasında 10 km bir mesafe bulunuyordu.Muavenet’in burayı sürekli denetleyen muhrip ve torpidobotlara yakalanmadan geçmesi ve Goliath’a, nöbetçilerini kuşkulandırmadan yaklaşması gerekiyordu. Sonra da geri kaçacaklardı.

Yzb.Ahmet ve Firle gece yarısı Kilitbahir’e döndüler. Yayan gidip gelmiş, 50 km yol yürümüş, haklı olarak yorulmuşlardı. Karşıya, Çanakkale’ye geçtiler ve bu yorgunlukla iyi bir uyku çektiler.

9 Mayıs’ta Queen Elizabeth gemisinde amirallerin katıldığı bir toplantı yapılmıştı. Bu toplantıya de Robeck, Wemyss, Thursby ve Keyes katıldılar. Konuyu her açıdan değerlendirdiler ve Çanakkale Boğazı’nın en yakın zamanda donanma ile bir daha zorlanmasını kararlaştırdılar. Bu çok önemli karar onaylanması için Donanma Bakanlığına sunuldu. Denizcilerin bu kararı Bakan Churchill’i çok sevindirdi. Bu öneriyi bütün gücüyle destekleyerek ilk toplantıda Savaş Kuruluna sunacaktı.11

12Mayıs Çarşamba günü mayın Grup Komutanı Yzb. Nazmi Akpınar Muavenet’e geldi. Akşam gemiyi mayın hatlarından o geçirecek ve dönüşlerini bekleyecekti.

Gemi son mayın hattını geçtikten sonra iyice kıyıya yakın gidecekti. Geminin dibe değmemesi için kömür ve yağın yarısı gemiden alındı.

90 kilo ağırlığındaki üç Schwarzkopf torpido kovanlara yerleştirildi. Torpiller 1.200 metre mesafeye, 50 km hıza ve iki metrederinliğe ayarlandı. Bütün bataryalara, ışıldaklara ve birliklere bilgi verilmişti. Işıldaklar bu gece kullanılmayacak, bataryalar bir terslik hâlinde Muavenet’i korumak için hazır bekleyeceklerdi.

 

Muavenet’in Görev Yolculuğu

Muavenet olağan bir göreve gidiyormuş gibi saat 18.40’da iskeleden ayrıldı. Yzb. Nazmi Bey de birlikteydi. Onun kılavuzluğunda mayın hatlarının içinden geçilerek karşı yakaya yaklaşıldı. Sola dönüldü. Son mayın hattını da gizli geçitten geçtiler. Mayın hatları geride kalmış, İngiliz denetimi altındaki kesime gelinmişti. Muhrip, kıyıdaki bir girintiye sokularak demir attı. Kaptanla Nazmi Bey sarılıp helalleştiler. Nazmi Bey gemiyi izleyen motora geçti. Son mayınhattının hizasında Muavenet’in dönüşünü bekleyecek, mayın hatlarını güvenle geçmesini sağlayacak önlemleri alacaktı.12

Bütün batarya ve ışıldak gözcüleri gözlerini dört açmış Boğaz’ı gözlüyorlardı. İki düşman muhribi Rumeli, iki muhrip de Anadolu kıyısında nöbetteydi. Beşinci bir muhrip Boğaz ağzına yakın, ortada dolaşıyordu.

Muavenet makinelerini susturmuş, açıkta sigara içmeden, gece yarısına kadar bekleyeceklerdi. Kaptan ambara topladığı mürettebata görevi açıkladı. Beyaz peynir ve ekmekten ibaret olan akşam yemeğini kahraman ve cefakâr personeli ile yedikten sonra, görevin başarılması için birlikte dua ettiler.13

Geceyarısı oldu. Seddülbahir’i sarmış olan savaş gemilerinin ateşi kesildi.Işıldaklar söndürüldü. Savaş uykuya çekiliyordu. Muavenet’in ise hareket saati yaklaşmaktaydı. Alçak sis bulutları denize sürünerek Boğaz ağzına doğru akmaya başladı. Yıldızlar sönükleşti. Bu hareketli sis bulutları ve karanlık hava, Muavenet’i saklayacak gibi görünüyordu.

 

Saat 00.30’da demir aldılar. Muavenet akıntıya kapılmış gibi çok düşük bir hızla, Rumeli kıyısına değercesine hedefe doğru ilerlemeye başladı. Bacadan kıvılcım çıkmaması için muhribin hızı 8 mile ayarlandı.14Çeyrek saat sonra sol yanda, ağır yolla yaklaşan iki muhrip belirdi. Arada 600 metre vardı. Muavenet’tekiler de tüm batarya gözcüleri de titrediler. Kaptan makineleri durdurttu. Nefesler tutuldu. Muhripler akıp geçen sis bulutlarının içindeki Muavenet’i farketmeden geçtiler.

Makineler yeniden çalıştırıldı. Usulca ilerlediler. Goliath’a 300 metre kaldı.Zırhlının gözcüsü sis içinde hayal gibi görünen Muavenet’e pırıldakla parola sordu. Muavenet’in işaretçisine bu durumda ne yapacağı öğretilmişti. Aynı işareti tekrarladı, yani o da Goliath’a parola sordu. Bu anlamsız yanıt İngiliz gözcüyü şaşırttı. Alarm vermedi.

On saniye kazanmışlardı. On saniye yetti. Anında fırlatılan üç torpido 50 km hızla, suyun 2 metre altından dev zırhlıya doğru yol alırken, Muavenet büyük bir hızla çark etti, uzaklaşmaya başladı. Makineler son güçleriyle çalışıyor, gemi zangır zangır titriyordu.

Saat01.15’i gösterirken torpidolardan biri Goliath’ın komuta köprüsüne, ikincisi baş baca altına ve üçüncüsü de kıç tarafına vurdu. Korkunç bir patlama oldu.Gökyüzüne alevler, dumanlar, buharlar, demir ve insan parçaları fışkırdı. Kısa zamanda batan Goliath, yedi yüz elli kişilik mürettebatından, gemi komutanı dâhil,beş yüz yetmişini de birlikte götürdü.15

Boğaz kıyısındaki birliklerden, bataryalardan, gözcülerden tebrikler ve sevinç çığlıkları yükseldi. Kara bela yok olmuştu.16Bulunduğu yerden her gün tonlarca mermi savurarak Kereviz Deresi’nden oluk oluk Türk kanı akıtan ve buranın adını Kanlı Dere’ye çeviren düşman zırhlısının hesabı görülmüştü.17

İki muhrip Muavenet’in peşine düştü. Dardanos ve Baykuş bataryaları, muhripleri anında ateş altına aldılar. Muavenet mayın hattına ulaştı. Nazmi Bey’in yaktırdığı kırmızı fenere dikkat ederek ilk mayın hattını geçti. Çanakkale adlı küçük bir motor, kırmızı fener göstererek öne düştü, Muavenet’i mayın hatlarındaki gizli yollardan geçirerek havuzlar koyuna getirdi. Muavenet demir attı. Nazmi Bey arkadangeliyordu. Yetişip gemiye çıktı. Kaptanla sımsıkı kucaklaştılar. Mürettebat dasıraya girip kaptanın elini öperek kutladı. Muavenet, sabah Çanakkale’ye geldi.Gemi büyük sevinç gösterileriyle karşılandı.

Goliatholayı savaşı derinden etkileyecekti. İlk etkisi o gün görüldü: Seddülbahir’içevreleyen savaş gemilerinin sayısı yarıya indi. Gen.Hamilton haberi alınca günlüğüne şunları yazmıştı:

Düşman madalyayı hak etti. Kahrolsunlar.18

Goliath’ınbatırılışını Alan Moorehead şöyle aktarıyor:

Biri denizci, öteki sivil iki insan (Churchill ve Fisher) görüşmelerinin tam ortasında iken –belki buna tartışma demek daha yerine olur, çünkü her ikisinin fikirleri gittikçe birbirinden ayrılıyordu- Çanakkale’den bir haber geldi.Goliath zırhlısı batırılmıştı. Türkler hesabına parlak bir zaferdi bu. 12 Mayıs sabah erken saatlerde bir Türk muhribi, Çanakkale’den çıkmış, Morto Koyu’nda sahilden yüz metre kadar açıkta demirli duran savaş gemisine sokulmuştu.Goliath’taki nöbetçi subay, karanlıkta yabancı gemiye seslenmiş, İngilizce karşılık alınca da alarm vermemişti. Birkaç saniye sonra, üç torpil gemiye isabet etti. Gemi iki dakika içinde devrilip batmıştı. Sahildeki Fransız askerleri sularda çırpınan mürettebatın haykırışlarını duymuşsa da beş yüz kişiden çok insan boğulmuştu. Türk muhribi başarısını telsizle ilan ederek Boğaz’dan içeri kaçıp kurtulmuştu.19

 

Zaferin Yankıları

Alan Moorehead, Muavenet’in bu başarısının Londra’daki yankıları hakkında da şunları yazar:

Amiral Fisher (Dz. K. K.) istifa etti. Fisher’in bütün cevabı, Çanakkale serüvenine ta başından beri karşı olduğunu söylemek oldu.

Fisher’in istifa haberini alır almaz Bonard Law ve muhalefet liderleri Başbakan Asguith’ebir muhtıra vererek, Avam Kamarasında gensoru açıp, güven oylamasına gideceklerini açıkladılar. Yeni kabine nihayet 26 Mayıs’ta bildirildi.

Churchill,Koloniler Bürosundaki bir görevi kabul etmedi. Duchy of Lancester’de küçük bir dairenin başına getirildi. Bu onun Avam Kamarasına girişinden bu yana geçen on yıllık politik hayatının en büyük düşüşü oldu. 26 Mayısta Deniz Kuvvetlerini terk ederek, ta İkinci Dünya Savaşı başlayıncaya kadar, 24 yıl ortada görünmedi.20 Böylece, Muavenet’in bu inanılmaz başarısından iki gün sonra,15 Mayıs 1915’te İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Fisher, ardından da17 Mayıs’ta, Çanakkale Seferi’nin fikir babası Churchill’in istifalarını sundular.21

13Mayıs’ta Amiral de Robeck’e gönderilen telgrafta şu görüşlere yer veriliyordu:“Çanakkale Boğazı’nın donanma ile yalnız başına geçmek için zorlama zamanının geçtiğini ve bunun şimdiki koşullarda asla geri gelmeyeceğini düşünüyoruz. Ordu karaya çıkmıştır. Ona büyük takviyeler gönderilmektedir ve zamanla, sabırla Kilitbahir Platosu’nun ele geçirileceğine inanıyoruz. Sizin bundan sonraki göreviniz orduyu ilerlerken desteklemek ve daha sonra meydana gelecek durumları karşılamak için hazır bulunmak olacaktır.”22

AmiralFisher, İngilizlerin en büyük gemisi Queen-Elisabeth’i daha fazla tehlikeye maruz bırakmak istemediğinden, Lord Kitchener’in sert muhalefetine rağmen gemi13 Mayıs’ta İngiltere’ye dönmek üzere emir aldı.23 Müttefik askerleri Queen-Elisabeth’in ayrılmasını ağlayarak seyretti. Denizin üzeri öylesine tenhalaştı ki, kendilerini yalnız bırakılmış bir öksüz gibi hissetmeye başladılar. Artık gemi güvertelerinde, ağızlarında sigara, ellerinde dürbünle Türk geri bölgelerini gözetleyen adamlar görünmez oldular.

Gazeteler Muavenet’in zaferini ve İstanbul’a geleceğini yazmışlardı. Halk Boğaz’ın iki yakasında yer yer toplanmış, Muavenet’i bekliyordu. Halk Muavenet’i candan gösterilerle karşıladı.Muhribin mürettebatı ise bembeyaz üniformaları ile güverteye dizilerek İstanbul halkını selamladı. Boğaz’dan alkışlar arasında geçerek demir yeri olan İstinye Koyu’na yöneldi. Yavuz zırhlısından çalınan donanma bandosu ve koyda bulunan bütün savaş gemilerinden yükselen ”Yaşa!” sesleri arasında İstinye Limanı’na demir attı.24

Yüzbaşı Ahmet Saffet binbaşılığa yükseltilecek, o ve Yzb. Firle altın madalya,mürettebat gümüş madalya ile onurlandırılacaklar, padişah da cuma selamlığında Kaptan Bnb. Ahmet Saffet, Firle ve bütün mürettebatı kutlayacaktır.25

 

Sonuç

Çanakkale Muharebelerinde deniz kuvvetlerimizin zafere katkısı halkımız tarafından sadece Nusrat Mayın Gemisi’nin girişimiyle hatırlanır. Hâlbuki daha başka kahramanlıklar ve başarılar da vardır. İşte onlardan birini yukarıda detaylarıyla anlatmaya çalıştık. Çanakkale’deki Müttefik Kuvvetler Komutanı İngiliz Orgenerali Sir Ian Hamilton’dan bile madalyayı hak eden bu kahraman gemi ve onun şanlı personelini bizler de tebrik etmeli, bu inanılmaz başarıyı gelecek nesillere aktarmalıyız.

Goliath’ı batıran Muavenet-i Milliye gemimiz, 1909’da,(24 Mart1909) Padişah V.Sultan Reşat’ın öncülüğünde kurulan Donanma-i Osmanî Muavenet-iMilliye Cemiyetinin halktan topladığı yardımlarla 1912 yılında Almanya’dan alınmıştı.26 Türkçe okunuşu Golyatolan ve adını, Kitabı Mukaddes’te (Tevrat), Musa Peygamber’in öldürdüğü Filistinli Dev’den alan Goliath’ı batıran kovan, Muavenet i Milliye’nin bir hatırası olarak Çanakkale Çimenlik Müzesi’ni süslemektedir.27

 

 

FOTOĞRAFLARIN ALT YAZILARI

 

1. Muavenet-i Milliye’nin kahraman denizcileri

2. Muavenet-i Milliye’nin Kaptanı Dz.Yzb. Ahmet Saffet Bey

3. Muavenet-i Milliye Muhribi

 

 

 

 

 

 

 



1 İhsan Ilgar, Çanakkale 1915, Baha Matbaası,İstanbul, 1969, s. 62.

2 Tahsin Çelebican, Çanakkale’de Nasıl kazandık, Vakit Gazetesi Matbaası, İstanbul, 1937, s. 112. Liman von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl, Cumhuriyet Gazetesi Yenigün Haber Ajansı, Ankara, 1999,  s.92.

3 İ. Ilgar, age., s. 61.

4 Muzaffer Taşyürek, Şehitler Destanı Çanakkale, BireyYayıncılık, İstanbul, 2007, s. 28.

5 İbrahim Halil Er, Ümmetin Yeniden Dirilişi Çanakkale, MGVYayınları, Ankara, 2015, s. 105.

6 Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi C: V., Çanakkale Cephesi, 2 nci Kitap,  Gnkur Basımevi, Ankara, 1978, s. 427.

7 Erol Mütercimler, Gelibolu 1915, Alfa Yayınları, 5.Baskı, İstanbul, 2005, s .431.

8 Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi C: V., Çanakkale Cephesi 2 nci Kitap,s. 427.

9 Turgut Özakman, Diriliş, Çanakkale 1915, BilgiYayınevi, 13. Basım, Ankara, 2008, s. 371.

10 Erol Mütercimler, Gelibolu 1915, s. 433.

11 S. Murat Hatipoğlu,“Muavenet-i Milliye’nin Harekâtı”,Çanakkale Muharebelerinin 75’inci Yıl Armağanı, ATESE Bşk.lığı Yay., Gnkur.Basımevi, Ankara, 1990, s.110.

12 T. Özakman, age., s. 374.

13 Erdoğan Şimşek, Çanakkale’de Batırılan Umutlar, AlpYayınevi, Ankara, s. 16.

14 Vahdettin Ergin,Muzaffer Albayrak, Tarihin AkışınıDeğiştiren Savaş Çanakkale 1915, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., İstanbul,2016, s. 115.

15 İ. H. Er, age., s. 106.

16 T. Özakman, age., s. 375-376.

17 Muhittin Okan,“Goliath Zırhlısını Nasıl Batırdık”, Tarihve Edebiyat Mecmuası, Sayı: 169, Yıl: 15 (Ocak 1979), s. 62.

18 T. Özakman, age., s. 376-377.

19 Alan Moorehead, Çanakkale Geçilmez; Çev.: Günay Salman,Milliyet Yay., İstanbul, 1972, s. 217.

20 A. Moorehead, age. s.221-222.

21 “Muavenet-i Milliye” www.canakkale.gen.tr/bilinmeyenler

22 E. Thomazi, Çanakkale Deniz Savaşı, çev.: E. Korg.Hüseyin Işık, ATESE Bşk.lığı Yay., Ankara, 1977, s. 79.

23 Fikret Günesen, Çanakkale Savaşları, Çanakkale  Geçilmez’in Belgesel Öyküsü, Kastaş Yay.,İstanbul, 1986, s. 179.

24 E. Mütercimler, age., s. 434.

25 T. Özakman, age., s. 378.

26 Murat Duman, Çanakkale Destanı, Akis Kitap,İstanbul, 2009, s. 60.

27 Turhan Seçer, Destanlaşan Çanakkale, Deniz, Hava, KaraSavaşları, Kastaş Yay., İstanbul, 2005, s. 391.