Dünyanın önümüzdeki dönemde ekonomik ve siyasi sistemi değişecek ÇAĞATAY TELLİ: TEK KUTUPLU DÜNYADAN İKİ KUTUPLU DÜNYAYA DÖNECEĞİZ

23 Şubat 2019 16:45
Okunma
8043
Dünyanın önümüzdeki dönemde ekonomik ve siyasi sistemi değişecek ÇAĞATAY TELLİ: TEK KUTUPLU DÜNYADAN İKİ KUTUPLU DÜNYAYA DÖNECEĞİZ

Dünyanın önümüzdeki dönemde ekonomik ve siyasi sistemi değişecek
ÇAĞATAY TELLİ: TEK KUTUPLU DÜNYADAN İKİ KUTUPLU DÜNYAYA DÖNECEĞİZ
Ekonomist Çağatay Telli, küresel ticaret savaşlarının gündemde olduğuna dikkat çekerek, dünyanın önümüzdeki dönemde ekonomik ve siyasi sisteminin değişeceğini belirtti.
Telli, “Kısacası benim iyi tahminim şu: Tek kutuplu bir dünyadan iki kutuplu bir dünyaya döneceğiz. Dünyanın iki farklı Asya ve Pasifik merkezi ile Batı merkezi arasında yine bir stabil denge yakalanabileceği senaryosu söz konusu. Bu ihtimalin en iyi ihtimal olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Aydınlar Ocağı Ankara Şubesinde “Küresel Ticaret Savaşları” konusunda konferans veren Çağatay Telli, gerek dünyanın gerekse Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumla ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Telli, ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın 8 Mart 2018 tarihinde televizyonlardan dünyayı sarsan bir açıklamada bulunduğunu hatırlatarak, “Trump, ‘Amerika'nın Çin merkezli alüminyum ithalatına ek %10, demir çelik üretimi ithalatını da ek %25 vergi koyacağım.’ dedi. Dünya Ticaret Örgütünde ikili ticaret anlaşmalarında bu konu çok ciddi bir uluslararası bir mesele hatta savaş hâline geldi.” diye konuştu.
Bu konunun ekonomik ve siyasi gündemin merkezinde olan bir konu olduğunu ifade eden Telli, şöyle devam etti:
“Bu konuya iktisat tarihi perspektifi açısından şöyle bir yaklaşırsak eğer, ticaret aslında bütün imparatorlukların ve insanlık tarihinin ticari mübadele icadından bu yana en önemle meselesinden birisi. Her büyük ülkenin, bir medeniyetin, bir ekonominin ihdasında, kurulmasında, genişlemesinde bir siyasi birim olarak devletlerin ve imparatorlukların yaşamlarında ticaret, tüccar, ticaret rotaları çok çok önemli kavramlardır. Tarih boyunca buna pek çok örnekler verebiliriz. Örneğin; İpek Yolu'ndan ve  Roma'nın bir ticari imparatorluk olduğundan bahsedebiliriz. Osmanlının temel stratejilerinden birisinin sadece kalkan kılıç olmadığı aslında ticaret yollarını ve limanları ele geçirmek, ticareti kontrol altına almak olduğunu söyleyebiliriz. Fakat modern tarih kapitalist sistemle birlikte özellikle İngiliz kapitalist devletinin icadı olan bir ticari imparatorluğun da biz bugün bütün etkilerini yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü modern kapitalist sistemin doğuşu ve genişlemesi, hatta iktisat teorisinde bile bu ticaretin, ticaret yönetiminin ve kontrolünün bununla birlikte meydana gelen yapının çok büyük bir önemi var. Bir karşılaştırma yapacak olursak eğer 8 Mart 2018'de ABD Başkanı Trump'ın dünyaya ilk kez korumacı bir önlem olarak ilan ettiği bu ek tarife aslında dünya tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bundan önce acaba ilk ilan edilen korumacı önlem ne zamandı diye soracak olursanız eğer, 1930'lar. İkinci Dünya Savaşı'ndan önce 1929 Bunalımının ortasında yaşandı. Tam harbin ortasında Amerika'nın 900'e yakın gıda ürününe bir tarife uygulandı. O günden bugüne yani 1930 ile 2018 tarihleri arasında dünyada hep ticari genişleme söz konusu olmuştur. 1945'ten sonra özellikle de yenidünya sisteminde ticaret her zaman ve her zaman yurt içi hasıladan daha fazla olmuştur. Her zaman ticaret daha fazla büyümüştür. Ticaretin İkinci Dünya Savaşı sonrasında bu hızlı büyümesine eşdeğer olarak daha önce görmediğimiz bir diğer olgu daha görüyoruz. Ben bunu şöyle adlandırıyorum: Esasen tedarik zincirlerinin sofistikasyonu diye bir mesele bu. Yani ticaretin klasik imparatorluk dönemlerinde Roma Dönemi'nde Kartaca'dan maden cevheri getiriyordu. Bunu Roma'da işleyerek silah yapıyor ve başka bir yere satıyordu. Eskiden ticaret bu şekilde idi. Belirli merkezler arasında sanki sıradan bir mübadeleye benzeyen bir cereyan idi.”
DÜNYA EKONOMİSİ NETWORK BİR HÂLE GELDİ
Çağatay Telli, “Fakat modern dönemde teknolojinin gelişmesi, ekonomilerin ülke sınırlarını aşması, küreselleşme dediğimiz hadise, sermaye birikiminin uçakların ve hızlı erişimin her tarafa yayılması ile birlikte tüm bu eklemlerin içerisinde dünya ekonomisi çok daha sofistike, karmaşık birbirine bağımlı bir NetWork bir sistem hâline geldi.” dedi.
Dolayısıyla bugünkü ticaretin 1930 ve 1880'den farkının işte bu meydana gelen ve korkunç derecede de karmaşık olan NetWork ağı olduğuna dikkat çeken Telli, analizlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün herhangi bir tüketim mamulünün ya da sermaye malının muhtevasına baktığınız takdirde bunun 1000 dolarlık bir değeri söz konusu olsun. Ancak üzerinde yazan etiket çok da bir şey ifade etmiyor. Niçin? Çünkü o modern dünya ekonomisinde yalnızca tüketicilere sevk edildiği son istasyonu göstermektedir. Bugün herhangi bir yerden herhangi bir malı adresinize üç gün içinde sevk etmeniz mümkündür. Buna ara mallar dâhildir. Bugün dünyada ticaret dediğimizde çok sofistike ve kompleks bir hadiseden bahsediyoruz. İç içe geçmeden, eklemlenmeden bahsediyoruz. Bu 1930'daki tarife artışı veya korumacı önlemle bunun getirdiği dünya ekonomisindeki ve iç piyasadaki sıkıntı ile bugün yapılan bir korumacı önlem arasında çok ciddi bir fark vardır. 2008'den bu yana Trump'ın bu korumacı çığlıklarını açıklamadan önce dünya ticaretinin zirve yaptığı dönem %60.9 dünya tarihinde yurt içi hasılaya oranladığınızda dünyada 100 birimlik üretiliyorsa, 2008 gösterge itibarıyla bunun 61 birimi ticarete konu olmuştur. Bu çok yüksek bir oran dünya tarihinin rekorudur. 2008 krizinden bu yana dünya ticareti toplam dünya üretimine oranla gerilemeye devam etmektedir. Bugün %50'ye düşmüştür. Aslında 2008'den bu yana çöküyor. Trump ve Amerikan politikası korumacı önlemlerle bu kadar karmaşık bir ticari dünyanın, kapitalist ekonominin merkezini karıştırmadan evvel 2008 krizinden mütevellit bu finansal krizden dolayı dünya ticareti büyük bir kriz içerisinde idi. Ben kısaca şöyle söyleyeyim: Kredi ve finansman çöküşü, hane halklarının tüketim yetersizliği, gelir yetersizliği, genişleyici para politikasının tam olarak çalışmayışı, efektif olarak bunun talep yaratamaması vs. gibi sorunlar. Kısacası Trump'ın bu ticaret savaşını ilan etmesi ile birlikte hadise daha karmaşık hâle gelmiştir. Bugün cin şişeden çıktıktan sonra nerede tutulacağını kimse bilmiyor. Bu toz duman içerisinde karşılıklı olarak ülkeler birbirlerine cephane atışları yapıyorlar. Ben senin 100 milyar dolarına şu kadar vergi koyuyorum a zaman ben de sana oy veren seçmenleri hedef alıyorum. O seçmenlerin bağımlı olduğu ürün ve hizmetlere yönelik vergi geliştiriyorum. Fakat özellikle dünyanın entegrasyonundan yana olan güçlerle, ekonomilerle, Trump yönetimin temsil ettiği Amerikan Devleti arasında büyük bir mücadele yaşanıyor.”
TÜRK TOPLUMU TÜKETİM TOPLUMU OLDU
Çağatay Telli, dünyanın entegrasyonundan yana olan güçlerle, ekonomilerle, Trump yönetimin temsil ettiği Amerikan Devleti arasında yaşanan bu mücadelenin Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğini anlattı.
Geçen ağustos ayında dolarda yaşanan aşırı yükselişe dikkat çeken Telli, şunları kaydetti:
“Dolardaki bu aşırı yükselişin getirdiği sıkıntılar oldu. Bu da bir yönüyle hem siyasi bir mesele idi hem de Tramp yönetiminin bu genel korumacı politikalarının neticesi idi. Türk toplumu olarak tüketim toplumu olduk. Ben bu kriz dönemlerini bir uçağın türbülansa girmesine benzetiyorum. Hem yolcular açısından rahatsızlık verici ve korkutucu hem de pilotun kendisi açısından. Böyle bir ekonomiyi yönetmek böyle bir ekonomik organizasyonu ayakta tutmak da çok zor. Bu tür dönemlerde gösterge sistemleri daha önce olduğu gibi çalışmıyor. Pilot, daha önceki dönemlerde uçağı çok rahat yönetirken bu tür beklenmedik türbülanslarla karşılaştığında ekonomi daha önce alışageldiğimiz şeylerin hiçbirisi işe yaramıyor. Korkunç olan da bu. Yönetim politikaları açısından. Dolayısıyla bu tür durumlarda şu ülkeler daha başarılı, şu şirketler daha başarılı. Örneğin şirketler de türbülanslara düşüyor, sadece ülke ekonomileri düşmüyor. Cep telefonları çıktığı zaman herkesin cebinde uzun yıllar biz NOKİA kullandık. Güzel telefonlardı. Herkesin hayali idi. Nereye gitti o NOKİA’lar? Bir gecede yok oldu. Stephen Allen sendromu geçti literatüre. Adamcağız şirketi devrederken ağladı ve şunu dedi: Hiçbir şeyi yanlış yapmadık ama bir şekilde kaybettik. Hiçbir şeyi yanlış yapmamak bile NOKİA'yı kurtaramadı bu rekabet ortamından. Hiçbir şeyi yanlış yapmamak bile yetmiyor rekabet ortamında. Hiç kimse Nokia'nın gözünün yaşına bakmadı dokunmatik telefonlar çıktıktan sonra. Hemen geçiverdik ve baş aşağı gidiverdi. Doğru politikaları uygulamanızın bile uçağı kurtaramıyor. Ne yazık ki içinde bulunduğumuz çağın böyle bir problemi var. Yani kaos, değişim, transformasyon güçlü bir şekilde vurup gemiyi dövmeye başladığında o daha dikkatli şekilde yönetilmesi gereken bir süreç. Bence bu statik planların ve normal paradigmaların çalışmadığı zamandır. Burada bana göre şu önemli: Konuşmalar. İnsanların birbirini dinlemesi. Özel sektörün kamuyu, kamu sektörünün özel sektörü dinlemesi ve konuşması gerektiği bir dönem. Burada da bu tür kuruluşlar ve düşünce kuruluşları bence çok çok önemli. Çünkü bu süreçler ancak ortak akılla ve kafa kafaya verilerek aşılabilir.”