YENİ DÜŞÜNCE’DEN

25 Şubat 2017 11:15
Okunma
960

Değerli okurlar, özellikle bölgemizde önemli gelişmeler olmaktadır.Bu günlerde yaşadıklarımız, esasında Dünyanın ya bir genel savaş sonrasında yada büyük bir ekonomik kriz sonrasında yaşananlara benzemektedir. Berlin Duvarı’nın yıkılışı ile birlikte Soğuk Savaş’ın sona ermesi Dünya’da bütün siyasi, ekonomik, sosyolojik dengeleri değiştirmiş, Dünya yeniden şekillenmeye başlamıştır.

Bugün yaşadıklarımız işte bu yeni düzenin, yeni yapılanmanın sancılarını içermektedir. Özellikle Orta Doğu coğrafyasında, Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki küresel sistemin oluşturup, İkinci Dünya Savaşı sonrası küresel sistemin de büyük ölçüde muhafaza ettiği yapılar (siyasi-sosyal düzen)yıkılmakta, bölgemiz yeniden yapılandırılmaktadır.

Türkiye, bu yapılanmanın tam da ortasında, bazen oyun kurucusu,fakat çoğunlukla da hedefi/mağduru pozisyonundadır. Bu yeni değişim düzenini milli değerlerimiz, Cumhuriyetin temel esasları doğrultusunda belirleyici,başat aktör veya onlardan biri olarak mı yönlendireceğiz; yoksa küresel sistemin bize biçtiği rolü mü oynayacağız? Temel soru budur. Ve bu sorunun cevabı, Türkiye’nin “beka”sını da belirleyecektir.

Doğrusu, Türkiye’nin kendi kaderine sahip çıkarak, belirleyici bir rol üstlenmesidir. Soğuk savaş döneminin nüfuz mekanizmalarını süratle tasfiye ederek, müttefiklik ilişkisini de iki egemen gücün karşılıklı işbirliği çizgisine oturtarak yolumuza devam etmeliyiz. Elbette dış dünyadan bağımsız değiliz. Fakat artık Anadolu insanının deyişi ile “kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz.”

15 Temmuz’dan sonra yaşananları ve son anayasa değişikliği teklifini bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir. Türkiye, özellikle 1952’de NATO’ya girişimizden sonra başlayan ve 1961 Anayasası ile hukuki bir zemine oturtulan küresel sistemin nüfuz mekanizmalarını artık tasfiye etmek, milletin iradesi önündeki engelleri kaldırarak devleti yeniden yapılandırmak, nihayet devletle milleti buluşturmak zorundadır.

“Kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi” de bunu başarmaya bağlıdır.Bu iradenin güçlü bir şekilde oluştuğu görülmektedir. Bu da sevindiricidir.

Önümüzdeki sayımızda devletimizin ve demokrasimizin yeniden yapılanması manasına gelen anayasa değişikliği teklifini masaya yatıracağız.Her yönüyle değişikliğin ne getirdiğini konunun uzmanlarından sizlere aktarmaya çalışacağız.

Tüm okurlarımıza güçlü bir Türkiye dileklerimizle saygılar sunuyoruz efendim. 

Yrd. Doç. Dr.Ali GÜLER