CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, seçim konusunda Türkiye’de büyük bir güven probleminin yaşandığına dikkat çekerek “Ortada demokrasinin içselleşmiş bir hâli olsaydı bugün bu güven problemini konuşmuyor olacaktık. Türkiye'deki 1960-70'lerdeki devlet ile millet arasındaki güven problemi ne kadar varsa bugün de o kadar var.” dedi.
Oy kullanılırken daha önce uygulanan ancak daha sonra kaldırılan parmak boyama işleminin yeniden getirilmesini isteyen Aksünger, bunun gerekçesini şöyle açıkladı:
“Çok ilkel bir yöntem olduğu gerekçesiyle kaldırıldı. Neden boyanıyordu? Çünkü ortada bir mükerrerlik söz konusuydu. Şu anda mükerrer hikâyesinin kalkmadığı ileri sürülüyor. Rakamlar önemli değil ama bir mükerrer olabilme ihtimali her zaman mevcut. Mükerrerlik sandığa gelmeden önceki safhadan kaynaklanıyor. Parmak boyası kalktı ama yerine bir şey konulamadı. Parmak izi mi yapıyorsunuz, avuç içi mi okutuyorsunuz, retina mı okutuyorsunuz? Bunlar da yok ortada. Bugün TİB, YSK ve buna benzer yargının bir kısmında bir güven problemi yaşıyorsam problem burada başlıyor zaten. Şimdi biz önlem almaya çalışıyoruz. Bu da bu ülkede demokrasinin ne kadar çok paramparça olduğunu gösteren hikâyedir. İktidar kendini devlet zannediyor. Esas problem buradan kaynaklanıyor. Çok hararetli şekilde TİB'i savunuyorlardı. Aslında TİB gibi kurumlar, modern devlet kurumları içinde yeri olan kurumlardır. Avrupa’da onun bir denetim mekanizması var. Oysa bizde bu tür kurumları denetmeyen bir mekanizma sistem yok.”
“Benim sandığa hâkim olabilmem için 850 bin kişiye ihtiyacım var.” diyen Aksünger, seçim güvenliği ile ilgili şu görüşleri ifade etti:
“ Bunun 625 bininin sandığın başında olması gerekir. YSK'nin bu tutanaklarını tarayıp hemen anında yanlışı tespit edebileceği bir teknolojiye sahip değiliz. İnsan kaynağına ihtiyacımız var. 625 bin kişiyi sandık başına oturtsak dahi güven konusundaki problemimiz hâlâ devam ediyor. En büyük problem, devletle siyasi partiler ve insanlar arasındaki güven problemidir. 174 bin sandıktaki gelecek verilerin YSK verileri ile karşılaştırması gerekir. Sandığın başındaki insan problemini çözüyorsanız çoğu şeyi çözersiniz. Ancak sandığın güvenliği seçimin güvenliğine eşit demek de doğru değil. Çünkü ondan önce seçim güvenliğine darbe vuracak bir sürü olay var. Sandığın güvenliği konusu normal bir demokraside siyasi partilerin görevi değil, devletin görevidir. Esas yanlış buradan kaynaklanıyor. Sandık müşahitliğine hiç gerek yok. Sadece oy çalmak değil, oyları kaydırmak ve dağıtmak da mümkün olabilir. AKP oylarını seçilecek bölgelere kaydırmak da seçim hilesidir. Elektrikler kesilince siz bu tür kötü niyetli kişilere imkân vermiş olursunuz. Ankara'da meydana gelen elektrik kesintisinde bunu yaşadık. 60 bin oy tutanakta görünmediği için YSK tarafından geçersiz sayıldı. Teknolojiyi kullanırken namuslu olmamız lazım.”