YAZAR: TÜRK EVLATLARINA DÜŞEN EN BÜYÜK GÖREV 2023 SEÇİMLERİNDE CUMHUR İTTİFAKINDAN YANA TAVIR KOYMAKTIR

22 Ağustos 2022 15:20
Okunma
169
YAZAR: TÜRK EVLATLARINA DÜŞEN EN BÜYÜK GÖREV 2023 SEÇİMLERİNDE CUMHUR İTTİFAKINDAN YANA TAVIR KOYMAKTIR

Yazarımız Nihat Yazar’la Yeni Kitabı “TÜRKÇE Yazıyorum” Üzerine Söyleşi
YAZAR: TÜRK EVLATLARINA DÜŞEN EN BÜYÜK GÖREV 2023 SEÇİMLERİNDE CUMHUR İTTİFAKINDAN YANA TAVIR KOYMAKTIR
Evin GÖKTAŞ


Dergimizin yazarlarından Nihat Yazar, Türkiye’nin gerek içten gerekse dıştan büyük bir emperyalist kuşatma altında olduğuna dikkat çekerek, “Bu durumda Türk evlatlarına düşen en büyük göre, gerçekleri görüp 2023 Seçimlerinde Cumhur İttifakından yana tavır koymaktır.” dedi.
Daha önce kaleme aldığı ve yayımlandıktan sonra büyük ilgi gören “KISKAÇ” isimli kitabı ile adından söz ettiren Nihat Yazar’ın, yine Berikan Yayıneviden çıkan ikinci kitabı “Türkçe Yazıyorum” da raflardaki yerini aldı. Yazar, toplam 365 sayfadan oluşan kitabının “Ön Söz” bölümünde geçen yıl yayımladığı Kıskaç’ta ABD ve dünya tarihi açısından önemli bir milat olan 11 Eylül 2001 tarihinden 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen kanlı işgal girişimine kadar Türkiye’nin ve Türk milletinin karşı karşıya kaldığı emperyalist kuşatmayı ve yerli iş birlikçilerini anlattığını belirtti. Yazar, bu kitabı ile ilgili olarak da özetle şunları kaydetti:
“Bu kitabımda da Türkiye ve Türk tarihi açısından çok önemli bir milat olan 15 Temmuz 2016’dan günümüze kadar yaşanan bazı siyasi gelişmeleri ve önemli olayları Türkçe bakış açısıyla yorumlamaya çalıştım. Türkiye’nin ve Türk milletinin temel meselelerini ele aldığım bu kitapta, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tehdit ve kuşatmalara da dikkat çektim.”
Nihat Yazar’la ikinci kitabı “Türkçe Yazıyorum” üzerine konuştuk.  
Sayın Yazar bu ikinci kitabınız oluyor değil mi?
Evet, bu ikinci kitabım oluyor KISKAÇ’tan sonra. Kıskaç kitabım yayımlandıktan sonra beklediğimizin çok üzerinde olumlu müspet tepkiler aldık.  Kıskaç’ta Türkiye’nin son yirmi yılı ile ilgili önemli siyasi gelişmeleri, yaşanan önemli sosyal olayları derlemiştik. Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu’da Yeni Amerikan Yüz Yılı kapsamında Orta Doğu’da yaptığı emperyalist kuşatmayı ve Türkiye’ye yansımalarını ele almıştık. Gerçekten bizi memnun eden tepkiler aldık.
Bu kitabı yazmaya ne zaman karar verdiniz?
Bu kitabın hazırlığını Kıskaç’tan önce yapmıştım. Çünkü bu kitapta 15 Temmuz’dan itibaren yazdığımız makaleleri bu kitapta derleyip topladık. Ancak büyük emek verdiğimiz Kıskaç öne geçti. Belki 20-30 yılın birikimi ile hazırlanmış olan ciddi manada bir araştırma kitabı da denilebilir. Çünkü orada olayların perde arkaları somut delilleri ile birlikte irdeleniyor. Bu kitapta ise makaleleri derlemiş oldum.
Bu kitaptaki makaleler genelde Türkiye ile ilgili oysa Kıskaç uluslararası boyutu olan bir kitap değil mi?
Evet. Bu kitap Türkiye ilgili ancak sadece siyasi olaylarla ilgili makaleler yer almıyor. Bazı sosyal, kültürel olayları da yorumlamaya çalıştık. Sayın Genel Başkan’ımızın sıklıkla vurgulamış olduğu bir söz vardı. ‘Olayları ve dünyayı Ankara’dan Türkçe okumak Türkçe yorumlamak.’ Burada Sayın Genel Başkan’ımızın kastettiği bütün olaylara ve gelişmelere millî bir bakış açısıyla yorum getirmek, gelişmeleri takip etmek ve okumak anlamında. Kitabın ismi de oradan kaynaklanıyor. Biz de buradaki bazı siyasi, sosyal ve kültürel olayları Türkçe bir bakış açısıyla daha doğrusu millî bir bakış açısıyla yorumlamaya çalıştık.
İlk kitabınız Kıskaç’ı da Devlet Bey’e sundunuz mu?  
Aslında Kıskaç’ı da Sayın Genel Başkan’ımızı sunmuştuk ancak o günlerde Kovit-19 şartlarından dolayı fotoğraf çektirme imkânımız olmamıştı. Bugün bu kitabı takdim ederken fotoğraf çektirme imkânı elde ettik ve çok da anlamlı oldu.
Ön Söz’de kitabınızla ilgili çok güzel değerlendirmelerde bulunmuşsunuz, Eklemek istediğiniz bir hususlar var mı?
Burada eklemek istediğim husus şu: Biz toplum olarak millet olarak okuma ve araştırma noktasında oldukça zayıfız. Az kitap okuyoruz, az araştırıyoruz. Ama bizi bu anlamda kitap yazmaya teşvik eden her ne kadar toplum olarak az okusak da toplumun iç erişinde ciddi anlamda Türkiye’nin meselelerine kafa yoran Türkiye’nin geleceğinin sorumluluğunu omuzlarında hisseden ciddi manada idealist bir zümre de var. Dolayısıyla o zümrenin varlığı bizi motive ediyor. Yazma noktasında bize güç ve heyecan veriyor. Bu kitaptan sonra da yazmaya gücümüzün yettiği ölçüde devam edeceğiz.
Bu kitapla ilgili gerek Ülkücü ve milliyetçi camiaya yönelik olarak vermek istediğiniz mesajları biri kez daha sizden rica edebilir miyiz?
Vermek istediğimiz buradaki temel mesaj Sayın Genel Başkan’ımızı da buyurduğu gibi her Türk milliyetçisi hatta Türk milletinin her ferdi etrafında olup biten olaylara, siyasi gelişmelere, dünyada yaşanan olaylara Türkçe yani millî bir bakış açısıyla bakmalı. Tarih bize yarım asırlık şahitlik ettiğimiz tarih ve öncesi bize somut bir şekilde Türk milleti olarak gösterdi ki millî yorumlanmayan, millî düşünülmeyen, millî okunmayan her türlü fikir, düşünce Türk milletinin aleyhinde sonuçlar doğurdu. Türk milleti ve devleti olarak yaşadığımız sıkıntıların birçoğu olayları ve fikirleri Türkçe yorumlayamamaktan kaynaklanan sebeplerden dolayı hem Türkiye’nin geleceği için hem 2023 ve 2071 hedefleri Lider Ülke Türkiye idealini gerçekleştirebilmenin yegâne yolu millî bakış açısıyla, millî şuur ve millî bilinçle olayları yorumlamak. 15 Temmuz’dan sonra altı yıllık dönem de bize somut olarak onlarca kanıtı ile gösterdi. Millî yorumlanan ve millî uygulanan her politika Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni daha da güçlendirdi ve önünü açtı. Buna örnek olarak Karabağ hadisesini, Maraş’ı, Ayasofya’nın açılışını, Mavi Vatan’ı gösterebiliriz. Daha birçok örnek verebiliriz. Yani bu kitapta vermek istediğimiz temel mesaj, millî bir bakış açısıyla olayların yorumlanması gerekir.
Siz dünyayı da okuyan ve Avrupa’da da uzun yıllar kalmış bir yazar ve siyasetçisiniz. Bu anlamda Türkiye’ye ve Türk milletine içinde bulunduğumuz gerek uluslararası gerek ulusal anlamda içinde bulunduğumuz konjonktürde ne gibi görevler düşüyor?
Bana göre kısa vadede en önemli düşen görev şu:  Kıskaç isimli kitabımda belirtmiştim. Türkiye’nin nasıl bir kuşatma altında bulunduğunu. Tabii bu kuşatma hiçbir zaman bitmeyecek. Bitmesi de mümkün değil. Anadolu coğrafyasında bu Türk milleti var olduğu müddetçe Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olduğu müddetçe bu emperyalist kuşatma Türkiye’ye ve Türk milletine yönelik hiç bitmeyecek. Biz bu kuşatmaya karşı millî bir mukavament, millî bir direnç göstermeliyiz. Emperyalist iş birlikçilerin oyununa, tezgâhına gelmemeliyiz. Bu konuda millet olarak uyanık olmalıyız. Kısa vadede mesela Cumhur İttifakı 1+5 Temmuz’dan sonraki süreçte hakikaten her anlamda somut olarak Türkiye’nin ilerlemesi 2023 ve 2071 hedeflerine uygun bir devlete yapısı ortaya koyması ve altyapısı oluşturması konusunda çok önemli politikalar geliştirdi. Ama öbür tarafta da başta ABD olmak üzere emperyalist batı, Cumhur İttifakının şahsında Türkiye’nin bu ilerlemesinden ve millî hamlelerinden rahatsızlık duydu. Şu an itibarıyla dört koldan başta Yeni CHP olmak üzere Türkiye’deki bilumum terör örgütlerini PKK, YPG, DHKPC, FETÖ gibi yan yana konuşlandırdı. Siyasi olarak da Gelecek Partisi, DEVA, İP, CHP orada açıkça bunu belirtiyorlar. Bu konuda yayımlanmış birçok rapor var yabancı menşeli.  Tüm bunlar Cumhur İttifakını devirebilmek için yoğun bir gayret içerisindeler. En son da bu yaşadığımız ekonomi olaylarını kullanmaya ve istismar etmeye başladılar. Burada Türk evlatlarına düşen görev bu gerçekleri iyi görüp ve 2023’te yine Cumhur İttifakından yana tavrını ve tercihini koymalı. Çünkü Cumhur İttifakından yana tavır koyarken aynı zamanda emperyalist saldırılara karşı da set çekmiş oluyor. Emperyalist saldırı ve kuşatmaya karşı bir duruş göstermiş oluyor aynı zamanda.