Devlet Bahçeli: GENEL BAŞKANLIK GÖREVİNİ ŞAHSIMA BİR KEZ DAHA TEVDİ EDEN AZİZ DAVA ARKADAŞLARIMA ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM

07 Ağustos 2024 11:36
Okunma
22
Devlet Bahçeli: GENEL BAŞKANLIK GÖREVİNİ ŞAHSIMA BİR KEZ DAHA TEVDİ EDEN AZİZ DAVA ARKADAŞLARIMA ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM

Devlet Bahçeli: GENEL BAŞKANLIK GÖREVİNİ ŞAHSIMA BİR KEZ DAHA TEVDİ EDEN AZİZ DAVA ARKADAŞLARIMA ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM

Ahmet Deniz AĞCA
Milliyetçi Hareket Partisinin (MHP), 14. Olağan Büyük Kurultayı 17 Mart 2024 Pazar günü Ankara Spor Salonu'nda yapıldı. Slogan ve teması "Ülke için var olduk, bir ülküye yar olduk. Ülkeye sevda, ülküye yemin" ve "Ülkümüz ömür boyu candan öte" olarak belirlenen kurultayda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kurultaya katılan tüm delegelerin oyunu alarak 11'inci kez Genel Başkan seçildi. Kurultaya, AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Belgin Uygur, BBP Genel Başkan Yardımcısı Bülent İspir, İYİ Parti Genel Sekreteri Ayfer Yılmaz, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi ile bazı siyasi parti temsilcileri ve milletvekilleri katıldı. Kurultayda salonu hıncahınç dolduran coşkulu bir kalabalığa hitap eden Bahçeli, "Şahsıma Genel Başkanlık görevini bir kez daha emanet ve tevdi etmelerinden dolayı aziz dava arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum." dedi. Tribünlerde, "Bir ülkü bir ömürden uzun her sevdadan büyük", "İlk günkü azim ve kararlılık bitmeyen gurur ve onurla", "Devir artık Türk devridir", "Cumhur bizim Türkiye hepimizin" ile "Geçmişin gururu yarının umudu" yazılı pankartlar yer aldı. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Semih Yalçın'ın da sunuş konuşmasının ardından büyük kurultayda, Genel Başkanlık seçimi için oy verme işlemi yapıldı. Kurultayda, parti tüzüğünün 30 maddesinde, 2017'deki Anayasa değişikliği referandumuyla getirilen düzenlemeler dikkate alınarak yapılan değişiklikler ile "Millî Yükseliş İradesi" isimli yeni parti programı kabul edildi. Merkez Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu ile Mali Raporlarının onaylanmasının ardından, Genel Başkanlık seçimine geçildi.  Hazırlıkların tamamlanmasından sonra üst kurul delegeleri, Genel Başkanlık seçimi için oy kullandı. Kurultayda Genel Başkanlık için tek aday gösterilen Devlet Bahçeli oyunu, 1 numaralı sandıkta kullandı. Kurultaya tek aday olarak giren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, toplam 1295 delegenin tamamının oyunu alarak yeniden Genel Başkanlığa seçildi. Genel Başkanlık seçiminin ardından, Merkez Yürütme Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu üyelikleri için seçim yapıldı. Program öncesinde kolunu inciten MHP Lideri Devlet Bahçeli, kürsüye kolu bandajlı çıktı. Bahçeli kurultay salonuna saat 10.10'da geldi. Partililer Bahçeli'yi ayakta, karşılarken, hep bir ağızdan "Hareketin Lideri Devlet Bahçeli!" sloganını attı.
SEMİH YALÇIN SUNUŞ KONUŞMASI YAPTI
Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın'ın açılış konuşmasının ardından, divan başkanlığına delegelerin önerisi üzerine Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya oy birliği ile seçildi. Divan başkanlığının oluşmasının ardından da kurultay çalışmalarına başladı.
"AYRILAMAZSIN, TÜRK MİLLETİNİ YALNIZ BIRAKAMAZSIN"
MHP Lideri Devlet Bahçeli, kurultayda yaptığı konuşmada, "Bu benim final seçimim." diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "Buradan Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan'a diyorum; ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın. Cumhur İttifakı olarak yanındayız."  ifadelerini kullandı. Konuşması zaman zaman sloganlarla kesilen Bahçeli, kurultayda şunları söyledi:
“14’üncü Olağan Büyük Kurultayımızı 55 yıllık mazimize yakışan bir olgunluk,  muhteşem bir katılım, göğüs kabartan bir heyecan, emsalsiz bir sağduyu, hayranlık uyandıran bir vakarla gerçekleştirilmiştir. Şahsıma Genel Başkanlık görevini bir kez daha emanet ve tevdi etmelerinden dolayı aziz dava arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Bu mübarek ramazan ayında Allah’tan niyazım her dava arkadaşımın bahtını ve yolunu açık etmesidir. İlk günkü azim ve sadakatle bir elimde üç hilalli sancak, diğer elimde al bayrak, dilimde dua, yanımda dava arkadaşlarım, arkamda şehitlerimizin hatıraları, gönlümde vatan ve millet sevgisi eşliğinde davamızın ve partimizin yükselişine sonuna kadar hizmet edeceğim. Ne mutlu bizlere ki, kurultayımız şölen havasında ve imrenilecek demokratik bir ortamda yapılmıştır. Türk milliyetçilerinin demokrasiye bağlılığı çok güçlü şekilde teyit edilmiştir.
ÜLKÜMÜZ ÖMÜR BOYU, CANDAN ÖTEDİR
Kurultayımızda kaybeden yoktur, tam tersine kazanan Milliyetçi-Ülkücü Harekettir, tüm dava ve gönül insanlarımızdır. Biriz, diriyiz, kardeşiz, ülküdaşız, hep birlikte Kızılelma’nın izinde, İlayikelimetullah davasının peşindeyiz. Bilinmelidir ki, 'Ülke İçin Var Olduk, Bir Ülküye Yar Olduk.'
'Ülkümüz ömür boyu, candan öte.'dir. Bugüne kadar Milliyetçi Hareket Partisi pek çok ayrılık ve bölünme yaşamıştır. Yola çıktıklarımız ilerleyen zamanlarda yoldan çıkmış, hafif bir sallantıda yolunu değiştirmiş, çıkarlarının istasyonunda yeni yol arkadaşları bulmuşlardır. Her seferinde, tıpkı bir Anka kuşu gibi partimiz küllerinden yeniden doğmasını bilmiştir. Gönülden ve gözden düşeceğimizi, zayıflayıp marjinalleşeceğimizi zanneden gafiller sayısız defa sukutuhayale uğramışlardır. Davasını omuzlamak yerine, davanın omuzlarına basıp kendilerini ve nefislerini yükseltmeye niyetlenen bedhahlar mahcup olmuşlar, başları önünde aramızdan ayrılıp gitmişlerdir.
DAVA ARKADAŞLIĞININ ŞAN VE ŞEREFİNDEN KESİNLİKLE ÖDÜN VERİLMEYECEKTİR
14’üncü Olağan Büyük Kurultayımız münasebetiyle diyorum ki, davamız ve partimiz insanla kaimdir, ancak o insan ki, fazilet, fehime, feragat ve fedakârlık timsalidir. Ben diyen, ortak akla, ülkü ve hedef birliğine, tek ses ve tek yürek hâlinde ilerleyişe özüyle kefil olamayanlar kurumuş yapraktan farksızdır. Milliyetçi Hareket Partisinde hizip yoktur, adamın adamı yoktur, dar kadroculuk yapan yoktur, dedikodu şantiyesi işleten yoktur,  fitne tezgâhı açan yoktur, nitekim olmasına da asla ama asla göz yumulmayacak, izin verilmeyecektir. O devirler geride kalmıştır. Eski çamlar bardak olmuştur. Gidenler gitmiştir, geride kalan imanlı ve Ülkücü yüreklerle, davamızın ahlak ve onurundan, dava arkadaşlığının şan ve şerefinden kesinlikle ödün verilmeyecektir. Türkiye gibi, Milliyetçi-Ülkücü Hareket de kurşun gibi ağır günlerden geçerek bugünlere gelmiştir. Türk milliyetçileri, vatanı ve milleti için hiçbir hesap yapmadan canını bile seve seve veren bir ruhun ve inancın temsilcisi olmuşlardır. Bugün dönüp arkamıza baktığımızda yaşanan acıları, katlanılan zorlukları hatırlamamak mümkün değildir. Yüce Allah'tan en büyük dileğim, bu ülke ve milletin yürek yaralayan durumlarla bir daha karşı karşıya kalmamasıdır. Bizler, geçmişte yaşananların her açıdan paha biçilmez birer tecrübe olduğunun farkındayız. Tarihî bir davanın bugünkü mensupları olarak, emaneti en güzel şekilde  koruyup geleceğe taşımak asli vazifemizdir.
ÖNCE ÜLKEM VE MİLLETİM DEMEKTEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ
Önce ülkem ve milletim demekten asla vazgeçmeyeceğim. Özellikle ifade etmek isterim ki, bu can bu tende durduğu müddetçe, davamızın hisarlarına konmaya çalışan baykuşlara, yarasalara, akbabalara müsaade etmeyeceğim. Önce ülkem ve milletim demekten asla vazgeçmeyeceğim. Haklı ve haysiyetli mücadelemizi inançla sürdüreceğim. Hep birlikte, Türk ve Türkiye sevdamızdan en ufak sapma göstermeyeceğiz. İlkeli, dürüst, temiz ve pirüpak duruşumuzla milletimizin çarpan kalbi, duyan kulağı, hisseden vicdanı, haykıran nefesi olacağız. Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu üyeliğine yapılan çok sayıda müracaat memnuiyet vericidir ve partimizin gücüne güç katmıştır. 14’üncü Olağan Büyük Kurultayımız, açılış konuşmamda da değindim üzere, yeni yüzyılın ilk kurultayıdır. Bu nedenle hem şevkimiz hem de sorumluluğumuz elbette büyüktür. 14 gün sonra yapılacak Mahallî İdareler Seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisinin ve Cumhur İttifakının başarısı için tüm imkân ve irademizle çalışacağız. Merkezî yönetimle uyumlu yerel yönetimlerin demokratik tecellisi Türk ve Türkiye Yüzyılının gücüne güç katacaktır. Türk devrinde zillete yer yoktur. Türk devrinde emperyalizme yakasını kaptıran iş birlikçi muhalefet anlayışına fırsat yoktur. Türk Devri’nde,  DEM’lenenlerin esamisi okunmayacaktır. Türk ve Türkiye Yüz yılının mimarı Cumhur İttifakıdır. Türk Devri’nin koçbaşı da büyük Türk milletidir. Kalbi Türk milleti için atan, gönlü aziz şehitlerimizle yanan ve kucaklaşmak için tek bilek olan ülküdaşlarımla övünüyorum. Türkiye sevdalısı Milliyetçi Hareket Partisi mensupları; Türklüğün varoluş beyanıdır. Makûs talihli ülkemin aydınlık yüzleri, milletin övünç nişanlarıdır. Bu nedenle gözler hep üzerimizdedir. Suskun muyuz, yoksa vakur mu? Uyuyor muyuz, yoksa uyanık mı? Tarttıkları budur, sorguladıkları bunlardır. Geride bıraktığımız yüzyılın başında millî kurtuluş mücadelesi verenler bizim ceddimizdir. Bugün de ihtiyacımız olan inanç ile yüksek karakterin torunlarında yaşamaya devam ettiğine inanıyorum. Aynı şuur ve heyecanla tarihî, sosyal, kültürel, potansiyel dinamiklerimizi harekete geçirerek Türkiye’yi ayağa kaldıracağınızdan eminim. Şayet aziz milletimizi kapı kapı gezerek uyarabilirsek, Yaklaşan tehdidin anlaşılmasına yardımcı olabilirsek,
ÜLKE İÇİN VAR OLDUK, BİR ÜLKÜYE YÂR OLDUK
Millî ve manevi değerlerimizi çıkış noktası olarak sunabilirsek, çağları aşarak gelen Orhun Anıtı’na nüfuz eden üslupla ifade etmek isterim ki, 'Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe Türk milletinin ilini, töresini kim bozabilir?' Biliyor ve inanıyorum ki, dava arkadaşlarım; Tertemiz Türk ailelerinden feyzalarak karanlık içinde bir güneş gibi parlayan meşaledir. Teslim olmaz ve eğilmez başın temsilcileridir. Yabancılaşmaya karşı millî duruşun, başkalaşmaya karşı öze dönüşün abideleridir. Kimlik ve kişilik bunalımının tırmandığı günümüzde Türk ve İslam değerlerinin alemdarlarıdır. Küresel güçlerin biçtiği kefeni bir kez daha yırtarak, yazılan senaryoları aşacak, engelleri yıkacak cesur bozkurtlardır. Ancak bu kutlu yolculuk ve sonunda ulaşılacak başarı mukadder bir son ve kendiliğinden gelecek bir hedef değildir. Yapacağımız daha çok iş vardır. Çünkü merhum Taşer’in dediği gibi 'Biz çadırımızı sırtlanların yolu üstünde kurmuşuz.' Kucakladığım emanetin onuruyla bütün dava arkadaşlarımın gözlerinden öpüyorum. Milliyetçi-Ülkücü Hareket var oldukça millette korku olmayacaktır. Biz büyük bir aileyiz. Biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz. Biz Cumhur İttifakıyız. Biz büyük Türk milletiyiz. Bu vesile ile 14’üncü Olağan Büyük Kurultayımıza katılan herkese yürekten teşekkür ediyorum. Bütün misafirlerimize, iradenin gerçek sahibi aziz dava arkadaşlarıma, fedakârca çalışan medya mensuplarımıza, kurultayın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, gösterdikleri ilgiden, verdikleri katkı ve destekten dolayı şükranlarımı sunuyorum. Milliyetçi Hareket Partisi sevdalılarına daha nice büyük kurultayları aynı heyecan ve coşkuyla gerçekleştirmelerini temenni ediyorum. Kurultay sonuçların kutlu davamıza,  partimize, demokrasimize, milletimize hayırlar getirmesini diliyor; Merkez Yönetim Kurulu ile Merkez Disiplin Kuruluna seçilen arkadaşlarımı kutluyor, ramazan ayımız mübarek olsun diyorum. Bu duygu ve düşüncelerle her kardeşimi Cenabıallah’a emanet ediyor, saygılarımla selamlıyorum. 'Ülke İçin Var Olduk, Bir ÜlküyeYâr Olduk.' 'Ülkümüz Ömür Boyu, Candan Öte'dir. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene!"
RAMAZAN AYININ BEREKETİYLE FİLİSTİN HALKININ GÖZYAŞLARI SİLİNMELİDİR
MHP Lideri Devlet Bahçeli,  4 Mart 2024 Pazartesi günü sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "Ramazan ayının bereketiyle Filistin halkının gözyaşları silinmelidir. Mescid-i Aksa’nın hüzün ve ıstırap devri kapanmalıdır." dedi. Bahçeli, açıklamasında şunları kaydetti:
"Filistin halkı ve işgal atındaki yurt toprakları zulmün pençesinde, hunhar saldırı ve operasyonların odağındadır. Sayıları 30 bini aşan sivil ve masum Filistinli kardeşimiz hayatını kaybetmiştir. İnsani felaket hazmetme ve tahammül kapasitesini geçmiştir. İsrail, Filistinlilerin hayat ve varlık haklarına karadan ve havadan ölüm yağdırmaktadır. Haysiyet ve hürriyet gibi temel insan hakları yok sayılmaktadır. Soykırım trajedisi artık son bulmalıdır.11 Mart 2024 tarihinden itibaren karşılayacağımız Mübarek ramazan ayında, İsrail ile Filistin arasında ara çözüm değil, kalıcı ve kesin çözüm vasatı oluşturulmalıdır. 10 Mart 2024 tarihinde ilk sahurla birlikte hukuki, siyasi, insani, vicdani ve İslami ölçüler kapsamında muhkem ‘Barış Projesi’ tezahür ve tedarik etmeli, Türkiye bu konuda öncü rol oynamalıdır. İslam âlemi ilk sahura kalktığı anda barış havasının huzur ve güveniyle müşerref olmalıdır. Ramazan ayında kırılgan ve geçici değil, mütekâmil ve mütemadi ateşkes kararıyla birlikte onurlu barış ve uzlaşma iklimi ilk sahurdan iki devletli çözüme kadar kökleşerek vücut bulmalıdır. Türkiye ve tüm İslam ülkeleri ortak iradeyle kenetlenip; dökülen kanların durması, Gazze yıkımının sonlanması; aksi hâlde siyasi, ekonomik ve askerî her türlü insani müdahalenin devreye alınmasıyla ilgili tavır ve tutumu dünyaya ilan etmelidir. Gazzeli mazlumlara havadan yapılan ve göstermelik olmasından başka bir manaya gelmeyen yardımların yerine, ramazan ayı münasebetiyle temel insani ihtiyaçların temini hususunda elbette seferberlik ruhuyla harekete geçilmeli, petrol zengini ülkeler manevi sorumlukların vecibesiyle inisiyatif üstlenmelidir. Ramazan ayının bereketiyle Filistin halkının gözyaşları silinmelidir. Mescid-i Aksa’nın hüzün ve ıstırap devri kapanmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı'mızın diyalog çabaları ve diplomatik temasları çok değerlidir. Sonuca ulaşması samimi dileğimizdir. Ancak gerekirse Türkiye her ihtimali masaya koyup restini çekmeli, bunun da siyasi eylemini planlayıp fedakârlık ve kahramanlık içinde icra etmelidir. Bıçak kemiğe dayanmıştır. Boşa geçecek zaman kalmamıştır. Ramazan; barış, bereket, bolluk ve kardeşlik mevsimidir. Önümüzdeki ramazan, barışın kurumsallaşıp kökleşmesi için müstesna ve muazzez bir fırsattır. Şayet bu fırsat kaçarsa, bölgenin ve dünyanın bacasını ateş saracak, Türk milleti de bu tehdit ve tehlike karşısında tarafsız kalmayacaktır. Ahlaklı insan ve toplumun sorumluluk duygusu yüksektir. Sorumluluklarımızın şuurundayız, zulme karşıyız, mazlumun da yanındayız. Eski dönemlerde var olan ve toplumsal hayatımızı çepeçevre kuşatan ahlaki safiyetin ve toplumsal duyarlılığın müteakip dönemlerde buharlaşıp bireyselleşmesi Kur’an-ı Kerim’in Cuma suresinin 11’inci ayetini çok daha haklı ve geçerli hâle getirmektedir. Nitekim şahsi servetler yığılırken bir emriazim olan infak yoluyla paranın, hayır kanallarını zorlayarak, vahye uygun düşecek şekilde, yukarından aşağıya doğru toplum hayatına akmaması, hem sosyal hem ekonomik hem de siyasal çarpıklıklara neden olmaktadır. Bu çarpıklığın önüne geçmek için kim zordaysa elinden tutalım, ekmeğimizi bölüşelim, hayır ve hasenatta yarışalım, şer ve şirret emeller karşısında tek yürek olalım. Zekât-fitre-sadakalarımızı ihtiyaç sahibi insanlarımıza muhakkak ulaştıralım. Diyorum ki, Allah bes, baki hevestir. Galip olan yalnızca Allah’tır. Zalimlerin ve zulümlerin akıbeti mahvı perişanlıktır. Aziz milletimizin ve Türk-İslam âleminin
Ramazan-ışerifini bugünden kutluyor; Allah’tan insanlığın barış ve huzur içinde yaşamasını niyaz ediyor, tutacağımız oruçların ve yapacağımız duaların kabulünü diliyorum."

DEVLET BEY'DEN TURGUT ALTINOK'A TAM DESTEK
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Turgut Altınok’un Keçiören’deki seçim çalışmalarına sürpriz bir destek verdi. Altınok, Bahçeli’nin verdiği bu sürpriz destekten dolayı teşekkürlerini iletti. Yerel seçimlere sayılı günler kala MHP ve Cumhur İttifakı, çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı'nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Turgut Altınok'a destek olmak üzere sahaya indi. Bahçeli ve Altınok, seçim otobüsü içerisinde Keçiören’de halkı selamladı. Selamlama, Kızlarpınarı Caddesi üzerinde başlayarak Keçiören Belediye Başkanlığında sona erdi. Vatandaşlar da Bahçeli ve Altınok'a büyük ilgi gösterdi yoldaki bazı vatandaşlar bozkurt işareti yaparak selamlarını iletti. Her iki ismi de Keçiörenliler bağırlarına bastılar. Ardından Bahçeli, Turgut Altınok’un daveti üzerine belediyeye geçerek başkanlık makamında ağırlandı. Bahçeli’nin burada kendisinin makama oturmayarak, Altınok ve hem AK Parti hem de MHP il başkanlarını makama oturtması da dikkatlerden kaçmadı. Altınok’un Bahçeli’ye “Efendim” şeklindeki hitabı,  duruşu ve mütevazı tutumu ise takdir topladı.
Turgut Altınok, Devlet Bahçeli'ye olan destekleri için şunları söyledi:
"Ankara’daki ve Keçiören’deki çalışmalarımıza sağladığınız destek, şeref ve güç için çok teşekkür ederim. Şahsınızla MHP teşkilatlarına ve Ülkü Ocakları'na da teşekkür ediyorum. İnşallah sizi mahcup etmeyeceğiz. Ankara'da son beş yıl boşa geçti, kayıp yıllar oldu. Bu nedenle Ankara, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olarak büyük eserler ve hizmetler bekliyor. Trafik Ankara'da ciddi bir sorun haline geldi. Altyapıyla ilgili ciddi problemler var, hatta ızgara ve mazgalların temizliği bile yapılmıyor. Bu nedenle Ankara'da maalesef yedi vatandaşımız hayatını kaybetti. Ankara'nın ışıkları sönüyor, başkentimiz hayalet bir kente dönüşüyor. Ancak Ankaralılar buna izin vermeyecekler. Ankara Büyükşehir, bir baş köye dönüşmemeli. Yeniden Ankaralıları, ülkemizin devletinin ve cumhuriyetinin kalbi olan başkentimizi eserlerle ve hizmetlerle buluşturacağız. Ankaralıların çektiği zorlukları sonlandıracağız ve başkentimizi layık olduğu yere taşıyacağız. Herkesin verdiği oyları ve emekleri boşa çıkarmayacağız. Kadim başkentimizi hak ettiği konuma getireceğiz.”
Keçiören’deki programa AK Parti Ankara İl Başkanı Hakan Han Özcan ve MHP Ankara İl Başkanı Alparslan Doğan’da katıldı.