TARİH, TÜRK’ÜN YÜKSEK KÜLTÜRÜ VE DÜNYA LİDERLİĞİ

“ “Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” Mustafa Kemal ATATÜRK „

18 Şubat 2017 13:38 Dr.Selim YILDIZ
Okunma
1411

 

Kişileri koşullandıran okuduğu tarih kitaplarıdır. Hiçbir bilim hiçbir çocuğun ruhuna, gönlüne ve yaşamına tarih kadar dokunamaz.Toplumun öncüleri, siyasi liderler ve komuta kademesinin değerli subayları hep tarihle işe başlamışlardır. Çünkü tarih tecrübe, hakikat ve birikimlerle doludur. Bu doluluk insanı sosyal bir varlık konumuna yükseltir ve var eder. Bu yüzden tarih bütün bilimlerin anası olmuştur. Tarih, toprağa ruh ve şekil veren en değerli bilimdir.  Geçmişte yaşamış insan topluluklarını millet seviyesine çıkaran ve milletin varlığını değerli ve anlamlı kılan tarih olmuştur.  Tarihin arkasında ünlü Alman filozofu Nietzsche’nin tespitiyle güçlü kişilikler vardır. Güçlü kişilik sahibi olabilmek için de yüksek ruhlara sahip olmak gerekir. Bu yüksek ruhun inşası kişinin kendisini bilmesi ve tanımasıyla başlar. Bu noktada günümüzde ve bundan sonra bütün medeni toplumların güç aldığı tarih, Türk insanının da dayandığı en büyük güç olmalıdır. Politik söylem ve siyasi malzeme olmaktan arınmış bir tarih, Türk tarihinin ihtişamını ve medeni yönünü dünyaya daha iyi açacak ve belirleyici olacaktır.

Türk tarihinin büyüklüğü, Türk tarihinin bünyesinde barındırdığı sağlam ve bozulmadan günümüze kadar gelebilmiş yüksek kültür sayesinde daha iyi anlaşılır. Almanların Nibelungen Destanı Hun-Burgond mücadelesini anlatır. Rusların “İgor Destanı”, Kıpçak-Rus mücadelesini anlatır. İran’nın millî destanı, “Şehname” Türk-Fars mücadelesi sonucu doğmuştur. “Dâhiler göklere bakar.” denilir. İstikbal bu yüzden göklere bakar söylenmiştir. Türk kurtuluşu, ümidi, varoluşu, kökleri, doğuşu ve yaratılışı gökte arayıp bulur keninsanlık en karanlık ve en geri zamanlarını yaşıyordu. Türkler esasında dünyanın ilk filozoflarıdır. Dünyayı ve kendilerini aramışlardır. Bu arayış onları sınırdan sınıra, ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya sevk etmiştir. İbrahim Kafesoğlu’nun ifade ettiği gibi bu bozkırlı “dünyayı dar gören bir tip”tir. O yüzden bozkırlı için öteki âlem de diğer toplumlara göre daha güçlü olmuştur.  Türk destanlarında birtakım dış ruha sahip kahramanların sürekli diğer âlemlerde de dolaşır bir güce sahip olmaları bunun eseridir. Türk destan kahramanı tanrısal kaynaktan beslenirdi. Tanrı’dan gelen hiçbir şey kötü olamazdı. İyi, doğru, güzel, faydalı yanlarını gördüğümüz kişilerin ruhlarının zaman zaman bize yardım ettiğine inanmamız bu yüzdendir.Şehitlerin, velilerin, erenlerin içimizde dolaşıyor olduğuna inanmamız bu yüzdendir.