BABIÂLİ YOKUŞU VEYA ÇIKMAZ BİR SOKAK OLARAK YAYINCILIK

24 Temmuz 2015 13:58 Prof. Dr. Temel ÇALIK
Okunma
3211
BABIÂLİ YOKUŞU VEYA ÇIKMAZ BİR SOKAK OLARAK YAYINCILIK


Temel ÇALIK 
 
Bir zamanlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetildiği merkezin adı Babıali’ydi. Devletin Babıali’den yönetilmesi nedeniyle basın yayın kuruluşları burayı mesken tutmuş ve Türk gazeteciliği deyince akla hep Babıali gelmiştir. Aynı zamanda yokuş bir sokak olma özelliği nedeniyle (bugün ise cadde) Babıali Yokuşu ifadesi Türk yayıncılığında önemli bir yere sahip olmuştur. Bugün ise Babıali’de ne devlet yönetimi ne de eskisi gibi gazete ve gazetecilerin bulunduğu bir sokak olma özelliği kalmıştır. Babıali de zamana yenik düşmüştür.  
Zamanımızda, demokrasi ile yönetilen ülkelerde; yasama, yargı ve yürütmeden sonra dördüncü güç olarak basın yayın kuruluşları kabul edilmektedir. Söz konusu kuruluşlar; haber verme, eğitim ve eğlendirme olmak üzere üç temel görevi yerine getirmektedir. Dördüncü güç olarak kabul edilme nedenleri de bu temel görevleri yerine getirmelerindendir.
  “Haber kutsal, yorum hürdür.” şeklinde herkesçe bilinen bir söz vardır. İnsanlar her zaman çevrelerinde meydana gelen olay ve gelişmeleri öğrenmek ve izlemek istemişlerdir. Bunun birçok nedeni vardır. Öncelikle insan sosyal bir varlık olarak toplumda meydana gelen her olaydan etkilenmektedir. Bu olayları ve gelişmeleri öğrendiği zaman, yaşantısını buna göre düzenlemesi ve olumsuz etkilenmemesi söz konusu olacaktır. En basitinden seyahate çıkacak olan kişi hava durumunu öğrenmek ister; çünkü buna göre hazırlık yapacaktır. Diğer yandan bir tüccar piyasada meydana gelen değişmeleri bilmek ister; çünkü ticari ilişkilerini buna göre şekillendirecektir. Ayrıca insan etkilenmese bile, merakı yüzünden çevresinde meydana gelen olayları ve gelişmeleri bilmek ister. Bu nedenlerle basın yayın kuruluşlarının önemli görevlerinden birisi olarak haber verme öne çıkmaktadır.
  Basın yayın kuruluşlarının bir diğer görevi ise, toplumun eğitimiyle ilgilidir. Gerek yazılı gerekse sözel ve görsel basın yayın kuruluşları, çeşitli eğitici programlarla toplumda yer alan her kesimin eğitimine katkı sağlamak zorundadır. Bunlar; sağlık konusunda halkın bilinçlendirilmesi, tarım kesimine yönelik eğitici programlar, çocukların eğitimine katkı amacıyla yapılan yayınlar, yine halkın genel kültürünü artıracak yayınlar gibi oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır.
  Üç temel görevden bir diğeriyse halkın eğlenmesine yani zamanını daha huzurlu ve mutlu geçirmesine katkı sağlamak amacıyla yapılan eğlenceye yönelik yayınlardır. Çeşitli müzik yayınları, diziler, özellikle çocuklara yönelik çizgi filmler, yarışma programları, bulmacalar bunlara örnek olarak gösterilebilir.
  Gerçekten de basın yayın kuruluşlarının bu görevleri gereği gibi yerine getirmesi toplumun barışı, huzuru ve geleceği açısından çok önemlidir. Doğru bilgilendirilen toplumun, kendisini bu bilgilere göre düzenlemesi ve geleceğe hazırlaması söz konusudur. Yine eğitici konularda yapılan yayınların, insanların kendini geliştirmesi ve yetiştirmesi açısından çok önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Diğer yandan, televizyon seyretmek, radyo dinlemek ve gazete okumaktan başka bir eğlencesi olmayan, geniş toplum kesimlerine yönelik eğlence programlarının seviyeli olması ve toplumun değerlerine saygılı bir şekilde yürütülmesi, toplumun geleceği açısından önem taşımaktadır.
  Türkiye’de basın yayın organlarının azımsanamayacak bir bölümünün görevlerini layıkıyla yerine getirdiğini söylemek oldukça zordur. Haber programlarına baktığımızda halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi noktasında hiçbir katkı sağlamayan; hırsızlık, soygun ve gasp gibi konular, alabildiğine işlenerek toplumun olumsuz etkilenmesine yol açılmaktadır. Yine eğlence programları, seviye olarak halka hiçbir şey kazandırmayacak boyutlara indirgenmiştir. Özellikle, cinsel konular ön plana çıkartılarak çocukların ve gençlerin ruh sağlıklarının bozulması yönünde yıkıcı etkiler meydana getirilmektedir. Öte yandan kendisini büyük olarak adlandıran basın yayın kuruluşlarının birçoğu, eğitici programlardan kendini uzak tutmaktadır. Bazı televizyon kanallarının yasal sorumlulukları olmasına rağmen, eğitici programları gece yarısından sonraki saatlere koymaları dikkate değer bir konudur.
  Son yıllarda çocuklar ve gençler arasında şiddetin yaygınlaşması, uyuşturucu ve alkol kullanımın artması, kapkaç olaylarının gündelik hâle gelmesi konusunda birçok faktör yanında, çeşitli yayınların da önemli ölçüde etkili olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Şiddet içeren, cinselliği ön plana çıkaran, toplumsal gerilimi artıran, çocukların ve gençlerin ruh sağlıklarının bozulmasında etkili olan unsurların, gerek haber programlarında gerekse eğitici ve eğlendirici programlarda yer almamasına özen gösterilmelidir.
  Aile ve öğretmenlerin, çocukları ve gençleri olumsuz yayınlar konusunda uyarmaları, bu tür yayınları izlememeleri konusunda gerekli önlemleri almaları gerekir. Hepimize bir vatandaş, bir veli ve bir büyük olarak görevler düşmektedir. Millî ve manevi değerlerimizi dikkate almayan, toplumu olumsuz yönde etkileyen yayınlardan uzak durmak ve uzak tutmak, bunun yanında sağlıklı ve doğru yayıncılığı ilke edinen yayınları izlemek; çocukları ve gençleri onlara yönlendirmek her Türk vatandaşına düşen millî bir görevdir. Ancak bu yolla millî ve manevi değerlerimizi koruyarak, çocuklarımızı ve gençlerimizi geleceğe sağlıklı bir şekilde hazırlayabiliriz.