OSMAN BATUR

11 Ağustos 2020 17:26 Murat Gedik
Okunma
2473
OSMAN BATUR

OSMAN BATUR
Murat GEDİK
“Batur” ismi kahraman, yiğit, cesur, bahadır anlamlarına gelmektedir. Kökeni Türkçe olan Batur; cengâver, dilâver anlamlarını da taşımaktadır. Türk tarihine adını altın harflerle yazdıran Kazak Türk’ü Osman Batur da, Altay bölgesinde göstermiş olduğu kahramanlıklardan dolayı Batur unvanına layık görülmüştür. O, Altay Dağları’nda yaşayan halkların ümidi hâline geldi ve 1943 yılında yapılan bir şölende kendisine Batur unvanı verildi, büyük bir beyaz keçe üzerinde havaya kaldırılarak Han ilan edildi. 
Altay Kazaklarından olan Osman Batur, 1899 yılında Altay Dağları’nda dünyaya gelmiştir. Babası İslambay, annesi Ayça Hanım’dır. Halkının hürriyeti için genç yaşlarda mücadeleye başlayan Osman Batur, Rus ve Çin işgalcilerine karşı çetin mücadeleler vermiştir. Asıl aktif direniş mücadelesi 1930 yıllarından itibaren başlar. Tek gayesi Altay topraklarının ve Türkistan’ın Rus ve Çin işgallerinden kurtulması ve böylece ezilen Türk topluluklarına hürriyet kazandırmaktı.
1944’te Osman Batur’un teşkilat mensuplarına yapmış olduğu hitabında inanmışlığı ve özüne bağlılığı özetlenmektedir: “Muhterem Türkistanlılar, bizim düşmanımız büyüktür ve çoktur. Biz bunun büyüklüğünden ve çokluğundan korkmayacağız. Bizim Allah’ımız var. Asırlardan beri Türk kahramanları hiçbir savaştan korkmamışlardır. Türklerde ölmek var dönmek yok. Asırlardan beri Türk kahramanları savaştan dönmemiştir. Bizde savaştan dönmeyeceğiz. Bizim inancımızda ve dinimizde - ölen şehit kalan gazi - inancı vardır. Biz birinin namusuna, toprağına mülküne tecavüz için savaşmıyoruz. Kendi namusumuzu, dinimizi, milletimizi, toprağımızı savunmak için, bizi tamamen yok etmeyi düşünen, toprağımıza göz atan ve dünyanın hiçbir yerinde olmayan, bizi askeri kuvvet ile bastırmak isteyen rejime karşı olarak savaşıyoruz. Biz Türk evladıyız, Türk kahramanıyız. İstiklalimizi alana kadar yolumuzdan dönmeyeceğiz.”
Altay vilayetinin kurtarılmasında Osman Batur’un büyük rolü ve kahramanlığı olmuştur. Türkistan’ın bağımsızlığı için mücadele eden Uygur Türkleri de ona büyük hürmet ve hayranlık göstermekteydiler. Aydın Uygur Türk’ü ve Lideri İsa Yusuf Alptekin, Batur’un Kazak Türk’ü olduğu ve Türklerin tek bir millet olduğu bilinci ile hareket etmiştir. Alptekin, Osman Batur’un kendilerini ziyarete geleceği için hazırlıkları yaparken Uygur Türkleri önde gelenlerine şu sözlerle hitap eder: “Arkadaşlar, bu kabilecilikten Ruslar ve Çinliler çok yararlandı. Biz, Batı ve Doğu Türkistan’da olan Türk kabileleri henüz tek milletlik fikrine erişemedik. Cehaletimiz gereği bazılarımız kendilerimizi birbirimizden ayrı millet olarak kabul ediyor. Kalbi dayanışmamız yok. Bizi parçalayıp idare ettiler. Çinlilerde barbarları barbarlar vasıtasıyla idare et diye bir politika vardır. Bu ayrılıktan çok zarar gördük. Bunu ortadan kaldırmak lazım. Çoktan beri ben bu gaye için mücadele ediyorum. Şimdi elimize bir fırsat geldi: Osman Batur’u biraz mükâfatlandırmak ve aynı zamanda Kazak kardeşlerimizi memnun etmek istiyorum. Çünkü, Kazak kardeşlerimizin arasından çıkan bir mücahit. Birçoğu onu seviyor. Onun için biz Uygur Türkleri olarak Osman Batur’a iyi karşılama yapalım.”
Osman Batur’un Doğu Türkistan’ı ziyareti büyük yankı getirir ve binlerce Türkistanlı tarafından karşılanır. Bu tanışmada Osman Batur İsa Yusuf Alptekin’e şu sözleri söyler: ”Dağ milliyetçiliğini silah ile ben yürütürüm. Şehir milliyetçiliğini zaten yürütüp gelen bir insansınız. Bundan sonra da size güveniyoruz.” 
Osman Batur Altay’da çeşitli ayaklanmalarda bulunmuştur. Pes etmemiş ve Çinlilerin hilelerini iyi bildiği için silahlarını da teslim etmemişti. Bu sebepten bir dönem Dış Moğolistan sınırında dolaşmak mecburiyetinde kalmıştı. 
Osman Batur’un Altay’da vermiş olduğu mücadeleler Doğu Türkistan’ın çeşitli yerlerinde de Türklere cesaret veriyordu. Ali Han Töre liderliğinde İli’de (Kulca) büyük bir ayaklanma başlamıştı. Bu ayaklanma neticesinde Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulur ve Ali Han Töre, Cumhurbaşkanı olarak göreve getirilir. Osman Batur bu Cumhuriyet’i ilk tanıyan olur. 7 Ekim 1944’te Kulca hükûmeti Osman Batur’u Altay Valisi olarak tayin eder. Osman Batur’un iki çocuğu annelerinin gözü önünde Çinliler tarafından katledilir ve iki çocuğu da derin bir kuyuya atılır. Kulca hükûmetindeki karışıklıklar Osman Batur’un bu hükûmete karşı mesafe koymasına sebep oldu. Eyalet hükûmetinin başına Mesut Sabri Baykoz geçince, Batur Urumçi’ye davet edildi ve tekrar Altay Valiliğine atandı. Doğu Türkistan Komünist Çin tarafından işgal edilince (1948), Batur valilik görevinden alındı. Komünist birlikleri ile mücadelesini sürdüren Batur Şubat 1951’de esir düştü. Urumçi’ye götürülüp ağır işkenceler gördü. Urumçi sokaklarında dolaştırılan Osman Batur, 29 Nisan 1951’de idam edildi.