MHP Lideri Devlet BAHÇELİ: KILIÇDAROĞLU, ÖLÜ TERÖRİSTLERE NASIL SAYGI DURUŞUNDA BULUNDUKLARINI AÇIKLAYACAK YÜREĞE SAHİP MİDİR?

16 Mart 2020 12:48 Arif ŞAHİN
Okunma
2455
MHP Lideri Devlet BAHÇELİ: KILIÇDAROĞLU, ÖLÜ TERÖRİSTLERE NASIL SAYGI DURUŞUNDA BULUNDUKLARINI AÇIKLAYACAK YÜREĞE SAHİP MİDİR?

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli; PKK’nın yan kolu, Kandil’in siyaset ucubesi olan HDP’nin yaptığı 4. Büyük Olağan Kongresine dikkat çekerek, bu kongrede yaşanan rezilliklerin, izleyen her vicdan sahibini rahatsız ettiğini söyledi.
Bahçeli, “Üstü HDP, altı PKK olan bu kongre ortamında, İstiklal Marşı okunmamış, sözde devrim şehitleri kılıfıyla teröristlere saygı duruşunda bulunulmuştur. Alçaklık bununla sınırlı kalmamış, bebek katili lehine sloganlar atılmıştır. Üzerinde durulması gereken diğer bir noktanın CHP’nin bölücü kongreye üst düzey temsilci göndermesidir. Kılıçdaroğlu, ölü teröristlere nasıl saygı duruşunda bulunduklarını açıklayacak yüreğe sahip midir? İstiklal Marşı’nın neden okunmadığını, bunu nasıl sineye çektiklerini Türk milletine anlatacak cesaret ve basirete haiz midir?” diye sordu.
Viyana Büyükelçiliğine atanan Ozan Ceyhun’la ilgili tepkisini de dile getiren Bahçeli, “Bizim Viyana Büyükelçiliğine atanan şahısla ilgili ortak hiçbir noktamız yoktur. Geldiği yer bellidir, hüviyeti bellidir, mazisi bellidir. Sorumluluk elbette hükûmetindir.” diye konuştu.
MHP Lideri Bahçeli, partisinin 25 Şubat 2020 Salı günü yapılan TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin deprem felaketiyle bir kez daha yüzleştiğini belirten Bahçeli, İran’ın Hoy şehri yakınlarında Türkiye sınırına yakın bölgede yaşanan 5,9 büyüklüğündeki sarsıntının acı ve yıkıma neden olduğunu, Van’ın Başkale ve Saray ilçelerinde hissedilen depremde 4’ü çocuk olmak üzere 9 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 39 kişinin de yaralandığını bildirdi.
Bahçeli, deprem anında çamaşır asmak için bahçesine çıkan Nebahat Fırat’ın evinin yıkıldığını, eşi ve biri 8 aylık 3 çocuğunun enkaz altında kalarak hayatlarını kaybettiğini ifade ederek “Bir yuvanın üstü toprakla örtülmüş, geriye gözyaşı ve feryat kalmıştır. Yürekleri kavuran bu hazin ve müessif olay bizleri de derinden üzmüştür.” dedi.
Türkiye’nin, doğudan batıya, kuzeyden güneye deprem tehdidine karşı kalıcı ve etkili tedbirleri acil alması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Depremle yaşamayı öğrenmek durumundayız. Buna diyecek bir şey yok ancak depreme teslimiyeti, felaketlere boyun eğmeyi, atıl ve hareketsiz kalmayı da aklımızdan dahi geçirmemeliyiz.” diye konuştu.
Devlet Bahçeli, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diledi.

BATI AVRUPA’DA YAYGINLAŞAN IRKÇI SALDIRILAR KAYGI VERİCİ BOYUTA ULAŞTI
Almanya’nın Hanau şehrinde Neonazi hayranı bir caninin kafe ve büfede bulunanlara ateş açarak 5’i Türk vatandaşı olmak üzere 10 kişiyi katlettiğini hatırlatan Bahçeli, son yıllarda Batı Avrupa’da yaygınlaşan ırkçı saldırıların kaygı verici boyutlara ulaştığını bildirdi.
Bahçeli, uzunca bir süredir Türk ve İslam düşmanlığının azgınlaştığının gözlendiğini ifade ederek, Almanya’da bugüne kadar 30’a yakın Türk vatandaşının acımasız saldırılara maruz kaldığına, camiler, evler, dernek binaları ve iş yerlerinin kundaklandığını belirtti.
“İnsan hakları, düşünce ve ifade hürriyeti, demokrasi ve hoşgörü konularında lafa gelince mangalda kül bırakmayan Avrupa ülkelerinde ırkçı damarın kabarması, faşist eğilimlerin kamçılanması hakikaten de büyük bir çarpıklıktır.” ifadesine yer veren Bahçeli, kendi ülkelerindeki milliyetçi eğilimleri güçlendirip başka ülkelerdeki milliyetçiliği şeytanlaştıran sözde gelişmiş devletlerin amaçlarının belli olduğunu kaydetti.
Bahçeli, “Biz insanlığın en gelişmiş ve demokratik formu olan milleti biyolojik analizlerde, laboratuvar araştırmalarında, kafatası ölçümlerinde bulmadık. Bizim kökümüz hamdolsun sağlamdır, sağlıklıdır, ta derinlere kadar tutunmuştur. Irkçılık ise bu kökü kurutacak baldıran zehridir. Türk milleti zehir imalatçılarıyla her zemin ve sahada hesaplaşmaya, bunların şer oyunlarını bozmaya hazırdır, çok şükür buna da muktedirdir.” şeklinde konuştu.

İDLİB, FOKUR FOKUR KAYNADIKÇA TAŞAN KANLI BİR KAZANA DÖNÜŞTÜ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin olağanüstü bir süreçten geçtiğini, İdlib›in fokur fokur kaynayan, kaynadıkça taşan kanlı bir kazana dönüştüğünü bildirdi.
Rusya destekli rejim güçlerinin hain ve hunhar saldırılarının devam ettiğini, bu ayın başından beri İdlib›de verilen şehit sayısının 16’ya ulaştığını anlatan Bahçeli, şehitlere Allah’tan rahmet diledi.
“Dökülen şehit kanlarının yerde kalmayacağını biliyor ve sabırsızlıkla bekliyoruz.” diyen Bahçeli, “Rusya, Soçi Mutabakatı’na vurgu yaparken taciz ve tahriklerini ısrarla sürdürmektedir. Karadan Esad güçleri, havadan Rus jetleri ölüm yağdırmaktadır. Yüksek yakıcı ve yıkıcı özelliğe sahip, patladığı yerde geniş bir alanda her canlıyı oksijensiz bırakan termobarik bombalarla belirlenmiş hedefleri vuran Rusya’dır.” ifadesine yer verdi.
Türk askerinin İdlib›de tek taraflı, işgal amaçlı ve dayatmacı bir anlayışla değil, Astana ve Soçi ruhuna müzahir şekilde bölgede koordinasyon ve gerginliğin azaltılması hedefiyle bulunduğunu anımsatan Bahçeli, “Her ne kadar iradesi ve inandırıcılığı kalmamışsa da İdlib›de ateşkesin sağlanabilmesi, çözüm yollarının aralanması, Soçi kararlarının tatbikine bağlıdır. Aksi takdirde İdlib patlayacak, zalimler ve katiller kaçtıkları yere kadar kovalanacaktır. Bu şartlar altında Türkiye’nin geri adımı düşünülemeyecektir. Zalim Esad döktüğü kanların bedelini damla damla ödeyecektir.” değerlendirmesini yaptı.

ÖNDE ERDOĞAN’A SARILAN PUTİN’İN, ARKADA DA ESAD’I KUCAKLAMASI ÇELİŞKİDİR
Bahçeli, İdlib›de ateşkesin tesisi için zulmün bitmesi, saldırıların durması, masumlara yönelik acımasızlıkların son bulması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Rusya’nın Türkiye’ye karşı Suriye’nin arkasında durması, Suriye’yi Türkiye’ye tercihi akla ziyandır ve stratejik hesaplarla bile izah edilemeyecektir. Dahası Putin’in ikili oynaması, önde Sayın Erdoğan›a sarılırken arkada Esad›ı kucaklaması, tam bir çelişkidir. Türkiye ile Rusya stratejik ortak değildir, müttefik değildir ama iki ülke arasında siyasi, ticari, ekonomik ve diğer ilişki ağları gelişmiş ve güçlenmiştir. Ne var ki İdlib›deki sıcak çatışma ve gerilim ikliminin varlığı, domates yüklü tırlarımızın Rusya sınırında bekletilmesine neden oluyorsa, samimiyetsizlik ve güvensizlik zirve yapmış demektir. Aynı zamanda bu sorunlu tablo adil ve hakkaniyetli bir tavır sayılamayacaktır. Türkiye›nin İdlib›deki varlığı hakkıdır, haklıdır. Bu varlığımızı sorgulayanların önce işe Rusya’dan başlamaları, mazlumların katledilmesine kafa yormaları isabetli ve tutarlı bir yaklaşım olacaktır.
Esad rejimi ile Rusya’nın İdlib ile Hama bölgesinde ocak ayından bugüne kadar 369 sivilin ölümüne neden olmaları hangi vicdana sığacaktır? Ülkemizin sınırında büyük bir sığınmacı yığılması varken, Rusya’nın bunu inkâr etmesi hangi akla hizmettir? Şunu herkes bilmelidir ki bizim haklarımıza, egemenlik ilkelerimize, güvenlik ve bekamıza saldıran ve kumpas kuran hangi güç veya ülke olursa olsun karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır. Biz kuzu olup baş eğmeyiz, bozkurt olur zalimleri tepeleriz.”

KILIÇDAROĞLU, ÖLÜ TERÖRİSTLERE SAYGI DURUŞUNU NASIL AÇIKLAYACAK?
Devlet Bahçeli, ismini dile getirmeden Doğu Perinçek’i ima ederekaklı evvelin tekinin MHP’nin duruşunu yargıladığını ve zaman zaman vatanseverlikten kopup ABD yörüngesine girdiğini söylediğini hatırlatarak, “Bunu söyleyen şahıs daha düne kadar İmralı canisiyle sarmaş dolaştı, birbirlerinden gül alıp veriyorlar, dostluk pozuna giriyorlardı. MHP’nin yörüngesini tayin mercii, orak çekiç sevdasıyla yıllarını israf etmiş çevrelerin haddi ve harcı değildir.” dedi.
Hafta sonunda PKK’nın yan kolu, Kandil’in siyaset ucubesi olan HDP’nin yaptığı 4. Büyük Olağan Kongresi’ni dikkat çeken Bahçeli, bu kongrede yaşanan rezilliklerin, izleyen her vicdan sahibini rahatsız ettiğini söyledi.
Bahçeli, “Üstü HDP, altı PKK olan bu kongre ortamında, İstiklal Marşı okunmamış, sözde devrim şehitleri kılıfıyla teröristlere saygı duruşunda bulunulmuştur. Alçaklık bununla sınırlı kalmamış, bebek katili lehine sloganlar atılmıştır. Malum bir eş başkan da kurucu meclis çağrısı yaparak tüm kimlik ve inançların kendisini güvende hissedeceği bir Anayasadan bahsetmiştir.” diye konuştu.
Üzerinde durulması gereken diğer bir noktanın CHP’nin “Serok partisinin, bölücü kongreye üst düzey temsilci göndermesi; parti kurup kurmayacağı, ha bugün kurdu ha yarın kuruyor hikâyesiyle taktik manevralar yapan eski bir bakanın mesaj iletmesi” olduğunu belirten Bahçeli, şunları kaydetti:
“Demek ki Gezi kalkışmasıyla örtülü olarak Soros çocuklarıyla gurur duyan eski Cumhurbaşkanı’ndan onay almıştır. Demek ki HDP’nin CHP’ye yönelik ‘Cesur olun, kuytuda buluşmayalım, kapalı kapılar arkasında el ele gezmeyelim, siyasi nikâhımızı ulu orta ilan edelim.’ dayatması karşılık bulmuştur.
Kılıçdaroğlu, ölü teröristlere nasıl saygı duruşunda bulunduklarını açıklayacak yüreğe sahip midir? İstiklal Marşı’nın neden okunmadığını, bunu nasıl sineye çektiklerini Türk milletine anlatacak cesaret ve basirete haiz midir? Sorosçuların dümen suyuna girmiş İP›in, bu olan biten iğrençliklere diyecek bir şeyi var mıdır?
Serok Ahmet’in PKK özlemi, Babacan’ın HDP sevdası, Kılıçdaroğlu’nun bölücülük merakı, siyasette üçüncü bir blok arayışı falan değil, düpedüz vatana ihanettir. HDP’li Temelsiz, ‘Halklarımızı AKP-MHP faşizminden kurtarmak ve üçüncü yolu örgütleyerek demokratik iktidarımızı kuracağız.’ diyor. Hıyanet kadrosunun üçüncü yolu uçurumun dibidir, Türkiye düşmanlarının ana kucağıdır. Bunlardan bırakınız iktidar olmayı ne köy olur ne de kasaba.”

SAVCILAR HDP’NİN KONGRESİNE MUTLAKA CEZAİ TAKİBAT BAŞLATMALI
MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Cumhuriyet savcılarının HDP’nin bölücü kongresi hakkında mutlaka cezai takibata başlamalı, gecikmeksizin soruşturma açmalıdır.» diyerek konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye muz cumhuriyeti değildir, çadır devleti değildir, etnik koalisyonun mecmusu değildir. Herkes aklını başına alsın, bu ülke sahipsiz ve savunmasız değildir. HDP, ‘Türksüz Anayasa.’ diyor, aynı şeyi CHP de istiyor. HDP ‘demokrasi ittifakı’ diyor, aynı tekerlemeyi CHP de söylüyor. HDP ‘PKK/YPG.’ diyor, aynı çıkmazda CHP de patinaj yapıyor.
Ha HDP ha CHP ha Serok ha Babacan, alayı birdir, hepsi aynı alçak ve karanlık yolun yolcularıdır. Bunlara karşı cumhur ittifakı da Türk milletinin bayraklaşmış ve anıtlaşmış iradesidir. Zillete düşmüş siyasi çürümüşlerin akıl hocaları zalimlerdir, emperyalistlerdir, rantçılardır, Sorosçulardır, kuzenleri Osman Kavalı’dır, FETÖ’cülerdir, Gezicilerdir, 6-7 Ekim olaylarının senaristleridir. Bunlar kirli üst aklın figüranlarıdır, bizim aklımız da tarihî Türk aklıdır, büyük Türkiye vizyonudur. Koronavirüs neyse bunlar aynısıdır. Bu virüs nedeniyle İran sınırımız geçici olarak kapatılmıştır, siyasi zillet kafilesine de Türk milleti gönlünü hepten kapatmıştır.
CHP’nin bir genel başkan yardımcısı diyor ki ‘Millet olarak askerlerimizin nasıl şehit olduğunu bilmek istiyoruz.’ Sen kim, millet kim? CHP’nin çok konuşan bu sözcüsüne diyorum ki kitaptan araştırayım diyorsan, hemen Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde inşa edilen, takdir ve tebrik ettiğimiz muazzam millet kütüphanesine gidip kitapları karıştırabilirsin. Belki bir şeyler öğrenirsin, bir hakkı da Sayın Cumhurbaşkanı’na teslim edersin. Her kitabın bir âlim her âlimin de bir medeniyet olduğunu belki özümsersin. Oraya gitmeye gözün kesmiyorsa tavsiyem, bu soruyu hükûmete sorma, ya git silah tutup mücadele ederek yerinde müşahede et ya da HDP’li kardeşlerine bir zahmet müracaat edip öğrenmeyi dene. Çünkü şehitlerimizin katilleri yanı başınızdadır, görüş menzilinizdedir, hemen kol mesafenizdedir.”

ŞEHİDİMİZİN ŞÜHEDAMIZIN HAKKINI HUKUKUNU KORUMAK NAMUS MESELEMİZDİR
MHP’nin TBMM’de denge ve denetleme görevini üstlendiğini, hükûmet ortağı olmadığını, Türkiye’nin yönetiminde siyasi sorumluluğunun da bulunmadığını vurgulayan Bahçeli, idari tasarrufların tamamıyla hükûmetin tekelinde olduğunu dile getirdi.
Viyana’ya büyükelçi atamasının kamuoyuna yansımasıyla büyük bir eleştiri sağanağının başladığını; MHP’yi itibarsızlaştırmak, cumhur ittifakını baltalamak için ahlaksız bir sürecin devreye alındığını dile getiren Devlet Bahçeli, Avusturya Cumhuriyeti’ne görevlendirilen büyükelçinin, “bir Ülkücü katili olduğu” iddiasının yaygın bir şekilde gündeme taşındığını hatırlattı.
Bahçeli, şunları söyledi:
“Ancak merhum şehidimiz Mustafa Erol’un katilinin kim ya da kimler olduğu belgeli, berrak ve resmî olarak tam bilinmeden, hatta mahkeme tutanakları iddiaları doğrulamazken, sosyal medyada provokasyon yapan, pusu kuran, ajitasyona yeltenen, bize dava öğretmeye, şehitlerimizi hatırlatmaya, MHP’yi yargılamaya çalışan art niyetli kişilerin varlığı da teker teker açığa çıkmıştır. Say desem beş şehidimizin ismini ve bunların katillerini tereddütsüz sayamayacak olanların fitne ateşini tutuşturmaları namertlik ve sahtekarlıktır.
Şehidimizin şühedamızın hakkını hukukunu korumak bizim için namus meselesidir. Bu konuda hiç kimseden öğrenecek bir şeyimiz yoktur. Herkes işine bakmalıdır. Fakat bunun üzerinden istismara yeltenip MHP›yi töhmet altında bırakmaya, suçlamaya, karalamaya, sanki katil bulunmuş da buna göz yumuyormuşuz gibi bir algı oluşturmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Buna alet olan arkadaşlarımız da karanlık kampanyayı servis etmişlerdir. Bizim Viyana Büyükelçiliğine atanan şahısla ilgili ortak hiçbir noktamız yoktur. Geldiği yer bellidir, hüviyeti bellidir, mazisi bellidir. Sorumluluk elbette hükûmetindir. Bu atamayı maske yaparak cumhur ittifakına husumet kusanlar, bilip bilmeden, partimizin resmî görüşü teşekkül etmeden akıntıya kapılanlar yanlış yapmışlar, ters köşeye yatmışlardır. Üzülerek ifade etmeliyim ki bu tuzağa bazı milletvekillerimizin ve parti yöneticilerimizin düşmesi de hazin ve ibretlik bir vakıadır.
Biz şehidi de biliriz, katili de biliriz. Söyleyeceğimiz sözü de biliriz, atacağımız taşı da biz seçeriz. İplisinin ipsizinin, arlısının arzısının, MHP’ye kefen biçenin, döneğinin devşirilmişinin, Ülkücüye kem gözle bakanın, çakalının çukalının, çıkarcının yardakçının, mikser gibi karıştırıcıların yalan, iftira ve aldatmalarına itibar etmek bizim kitabımızda yazmaz, yazamaz, yazmayacaktır. MHP’ye sosyal medyadan istikamet çizilemez.  Bize sosyal medya yolcusu değil, davanın hancısı lazımdır, bu ayrımı da yapmak tarihe, şühedaya, Türklüğün vicdanına karşı mükellefiyet ve mesuliyetimizdir. Siyasi irademizi, davamızın ilke ve istikbalini çöplüğe dönen, beşinci sınıf dedikodu mekânından farksız olan sosyal medya belirleyemez. Dilerdim ki asılsız haberlerin peşine düşen bazı arkadaşlarımız partimize ve davamıza saldırılar olurken de aynı hassasiyet içinde hareket edebilselerdi. Sosyal medya cengaverlerine ve görevli Twitter, Facebook nöbetçilerine değil dava adamlarına, şehidinin ve gazisinin hakkını adam gibi temsil edenlere, üstlendiği görevleri şuurla yerine getiren ülkü arkadaşlarımıza ihtiyaç vardır. Gerisi fuzuli laf kalabalığıdır. Kuyuya taş atıp arkasından baktıranların kimler olduğunu biliyoruz. Biz bu bulanık kuyudan su içmeyiz, içilmesini hoş görmeyiz, gereğini de vakti saati geldiğinde kararlılıkla yaparız. Milletvekili arkadaşlarımın daha hassas, daha dikkatli, daha uyanık, daha ferasetle hareketleri elzemdir, sosyal medya oyunlarına gelmemeleri, ricam ve talimatımdır.”