BAHÇELİN'DEN, KILIÇDAROĞLU'NA FETÖ VE BYLOCK RESTİ "KİM BUNLAR KARDEŞİM? CHP'NİN DE MHP'NİN DE İÇİNDE VARSA ÇIKARTIN"

15 Şubat 2020 10:39 Arif ŞAHİN
Okunma
2561
BAHÇELİNDEN, KILIÇDAROĞLUNA FETÖ VE BYLOCK RESTİ KİM BUNLAR KARDEŞİM? CHPNİN DE MHPNİN DE İÇİNDE VARSA ÇIKARTIN

Bahçeli'den,Kılıçdaroğlu'na FETÖ ve Bylock Resti

 

"KİMBUNLAR KARDEŞİM? CHP'NİN DE MHP'NİN DE İÇİNDE VARSA ÇIKARTIN"

 

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) GenelBaşkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2017'deyaptığı "AKP'de 120-180 arasında ByLock kullanan vekil var."şeklindeki açıklamasını hatırlatarak, "Şu ByLockçuları İstanbulBaşsavcılığı'na götür ver. Eğer vermiyorsan hakkında suç duyurusundabulunacağız, gel tıpış tıpış ayaklarınla bunların isimlerini ver diyeceğiz. Kimbunlar kardeşim? CHP'nin içinde varsa çıkartın MHP'nin içinde varsaçıkartın." dedi.

Bahçeli, Ankara'da Kaşıbeyaz Restorandadüzenlenen yemekte MHP'yi takip eden gazetecilerle bir araya geldi.Gazetecilerin sorularını cevaplayan Bahçeli, muhalefete yüklenirken, dışpolitikaya ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Yemekte MHP Lideri Devlet Bahçeli'yeyöneltilen sorular ve cevapları şöyle:

 

-Kasım Süleymani ile ilgili hafta sonu partinizin kurmayları ile yaptığınıztoplantıda çok net bir şey ifade ettiniz. Süleymani’nin öldürülmesiyle ilgilikonunun uluslararası boyutuna değindiniz. Bu durumun bir uluslararası hukukagöre yaptırımı olabilir mi?

 

- Konu hâlâ tartışılıyor. İleriki günlerdene şekil alacağı belli olmadığı için bugün bir yorum yapmak çok zor. Amabilinen bir gerçek var. ABD, İran Devrim Muhafızlarının komutanı niteliğindekiresmî bir görevliyi Irak’ta öldürdüğünü beyan etti. İran da “Bizim önemli birpersonelimizdir. Devrim Muhafızlarının komutanıdır, dolasıyla ona yapılmış olansaldırı doğru olmamıştır.” diyor. Diğer taraftan İran yanlısı veya ABD yanlısıolanlar, konuyu Süleymani üzerinden açmaya çalışıyor. Açarken de Orta Doğu veona yakın çevrelerde meydana gelmiş terörist faaliyetlerle ilişkisini kurmayaçalışıyorlar. Henüz bu netleşmiş değil. O sebepten dolayı ABD’nin yaklaşımıdoğru olmamıştır. Yani siz kalkar bir ülkenin yetkilisini öldürmeyeyeltenirseniz ve bu bir alışkanlık ve uygulama alanı bulan bir anlayış hâlinedönüşürse o zaman dünya ne olacak? Her terörist faaliyet içerisinde bulunanlarıayıklama kabiliyetiniz de yoksa o zaman bir devletin mensuplarının bir başkaülke tarafından öldürülmesi çok farklı bir uluslararası tartışmayı meydanagetirir. Buraya dikkat edilmesi gerektiğini vurguladık. Ama henüz bu konudakitartışmalar netleşmiş değil. İran biraz ketum kalıyor. ABD ilk söylediğindeısrarcı oluyor fakat olayın birçok yönüyle açılması, değerlendirilmesi vesonuca bağlanması noktasında bir gelişme henüz görünmüyor.

 

TÜRKİYE,LİBYA’DAKİ ATEŞKESİ DE BAŞARACAKTIR

 

-Türkiye'nin Libya'da “emperyal hedeflerle bulunduğunu” iddia edenler var. Bununasıl değerlendiriyorsunuz? Hafter’in ikili bir tavrı bulunuyor. Ateşkesi sıcakbakacağına dair sinyaller verdi. Sisi ve Hafter ile istikrarın olacağınıdüşünüyor musunuz?

 

- Son günlerde, bazı tartışmalarda, “Nasılokuyorsunuz?” sorusu ile sohbete başlanıyor. Nasıl okunduğu sorusunu başlangıçkabul edersek, bugün çok yetersiz gördükleri, dış politikada tecrübesi çokolmayan, uluslararası alanda fazla dikkat çekmeyen bir ülke olarak Türkiye,gelişmiş ülkelerin Orta Doğu’ya müdahale şekillerini, amaç ve hedeflerini doğruokuyan bir siyaset takip etmiştir. Bu siyaset takibinde Türkiye’nin bugünekadar edindiğimiz bilgiler ışığında başarılı olduğunu da ifade etmek isterim.Çünkü hem Fırat Kalkanı hem de Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekâtlarıylaemperyal anlayışın Türkiye’nin hududunda bir terör devleti kurmak gayelerineson veren bir cesaretle hareket etmiştir. Böylece Orta Doğu’nun muhtelifülkelerinde meydana gelen tartışmalara da yol gösterici, itidal tavsiye eden vezaman zaman da çözüm arayışına giren bir ülke konumunda olmuştur. Bunlardan birtanesi de son günlerde Libya meselesidir. Libya meselesi çok önemlidir. Bunuçok değerli bir bilim insanımız bizim hafta sonu yaptığımız toplantıda çokgüzel izah etmiştir ve orada Türkiye’nin bugünü ve geleceğiyle ilgili önemlitedbirlerin alınmasını, çok hazırlıklı bir politikanın önemini belirtmiştir.Yani şu anda Kuzeydoğu Akdeniz bölgesindeki her türlü çıkarları olan ve birçokyabancı devletin müşterek hareketinin Türkiye üzerindeki baskılarına son verenbir davranışla, Türkiye-Libya arasında bir koridor oluşturmak suretiyle, oradabazı ekonomik menfaatlerin peşinde koşan ülkelere, “Türkiye’nin müsaadesiolmadan hiçbir şey yapamazsınız.” mesajını ortaya koymuştur. Bu tabii bazıçevreleri rahatsız etmiştir. Kimleri rahatsız etmiştir? Başta Mısır’ı, diğeryandan Batı Avrupa ülkelerini rahatsız etmiştir. ABD’yi rahatsız etmiştir.Şimdi de orada, Libya’nın üzerinde Türkiye’nin oluşturduğu zemini bozmak için,darbeci bir generalin arkasına takılarak, Türkiye’yi mahkûm etmeyeçalışmaktadırlar. Türkiye, hem Moskova, hem İstanbul, hem Ankara’da yapmışolduğu başta telefon diplomasisin çok başarılı sonuçlarını elde etmiştir. Şu aniçin Moskova’dan kaçan ama Berlin’de yakalanan bir Hafter ile Türkiyezannediyorum Libya’daki ateşkesi de başaracaktır. Oranın huzur içerisindeolmasını, Libyalıların birlikte yaşadıkları, ülke bütünlüğünün korunduğu birLibya’nın oluşmasına katkı sağlayacaktır.

 

ABDASKERLERİNİN ORTA DOĞU’DAN GİTMESİ GEREKİR

 

-Irak, ABD askerlerinin gitmesi için bir karar aldı ve onaylandı. Komşu ülkeleride kapsayacak şekilde bölgede istikrarsızlık biter mi, biterse nasıl biter?

 

Bu, sürekli devam edecek bir olay değildir.Süreklilik kazanırsa Orta Doğu’da çok daha tehlikeli olaylar yaşanır. Onun içinbazı kararların alınmasında Rusya, ABD oradaki istikrar, huzur ve demokrasiningelişimi konusunda tutarlı davranışlar içerisine girmelidir. Yani bir ülke, birzamanlar, “Biz çok kötü durumdayız. ABD gelin, Saddam rejimini devirelim.”diyor. ABD’liler geliyor. Orada 14 yıl kalıyor, çok değişik olaylar yaşanıyor.Şimdi ise yaşanan olaylar karşında Irak Meclisi, “ABD artık sen git.” diyor.Böyle bir durum karşısında bir millet meclisinin, yani Irak Meclisinin almışolduğu bir karara ABD eğer her ülkedeki iradeye saygı göstermeyi prensip kabuleden bir anlayışla davranıyorsa, çekip gitmesi lazım. Ama “Ben gitmem, çıkmamburadan.” diyor. Böyle bir sakat anlayışı hiçbir ülkenin kabul etmemesigerekir. Bugün Irak’ta bunun sonucunu alırsa her gittiği yerden çıkmamaanlayışında olur. O zaman ne yapacağız, dünyayı bir ülke mi yönetecek? Böylebir şeyi kabulümüz mümkün değildir. Onun için Irak halkının alacağı kararlarıdikkate almakta ve bazı çalışmaları artık sonuçlandırmakta yarar vardır. Bununbaşlıcası Irak Anayasasının gözden geçirilmesi, yeni bir Anayasa çerçevesindeIrak’ın toprak bütünlüğü, siyasi düşünceleri bir araya getirecek olandemokratik yaklaşımları ele alarak, halka dayalı bir yönetimin teşekkülünegidilmesidir. Ve Irak halkının da “Bu hükûmeti ben kurdum, bundan sonra dasahibiyim.” demesi lazım. Bazı etnik ve mezhep tartışmalarının dışında hareketetmelerinde yarar var. Bunun aynı şekilde Astana toplantıları çerçevesinde de düşünülmesigerekir. Yani İran, Rusya ve Türkiye’nin katılımıyla başlatılmış ve 11.’sigerçekleştirilen Astana toplantılarındaki gelişmeleri dikkate alırsak ilkyapılması gereken: Cenevre toplantılarında anayasal zeminin oluşmasınoktasındaki mutabakata bir an evvel varmaktır. O mutabakat çerçevesindeSuriye’de yeni bir Anayasa’nın yazılması ve o Anayasa’ya göre de baştaSuriye’nin toprak bütünlüğü olmak üzere, orada yaşayan halkın temsilkabiliyetinin olduğu bir demokratik seçimle Esad’ı göndermek yerine halkıgetirmek lazımdır.

 

ESADCANİSİYLE AKŞENER’İN GÖRÜŞMESİ İSABET OLUR

 

-CHP ve İYİ Partinin Esad ile doğrudan görüşme ve temas kurma gibi çağrılarıvardı. Doğrudan temas olmasa da MİT Başkanı Hakan Fidan’ın istihbarat düzeyindebir görüşmesinin olduğu bir sürecin başladığı iddia ediliyor. Bunu nasıldeğerlendiriyorsunuz?

 

- Tabii Türkiye’nin takip etmiş olduğupolitikalar, o politikaları hayata geçiren yöntemler açısından ayrıntılı birbilgiye sahip olduğumuz söylenemez. Ama Türkiye büyük bir devlettir. Önemlikurumları vardır. Bu kurumlarda yetişmiş çok güçlü elemanları vardır, bunlarınTürkiye’nin geleceği açısından, bekası açısından, muhtelif temaslar içerisinegirmeleri, bir başka devletle ilişkiye girmek yerine Türkiye’nin çıkarlarınıplanlayan bir anlayışa sahip olduklarını ifade ederek, kabul etmek lazımdır. Bukonuda hükûmetin direkt temas kurmasa da birçok yerlerle temasa geçebilecek birdurumda olması lazımdır. Bu görüşmelerde mahzurlu bir taraf yoktur. Ama “İllede siz görüşünüz” gibi bir inada bindirilerek, bir başka siyasi amaçhedefleniyorsa, benim şu an için gördüğüm, tanıdığım Sayın Recep TayyipErdoğan’ın bu çağrılara uyarak Esad denilen cani ile oturup görüşeceğineihtimal vermiyorum. İdlip meselesi çözülmelidir. Rusya rejimin yanındaki gücünüçekmelidir. Türkiye ile olan diyaloglarını olumlu geliştirmeye gayretgöstermelidir. Esad ile bir yere varması mümkün değil.

 

-“Detaylı malumatımız yok.” dediniz ama önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanıile bir görüşme bekleyelim mi?

 

- Her zaman görüşme ihtimalimiz söz konusuolabilir. Çünkü cumhur ittifakının iki önemli kanadıyız. Yeri gelir görüşürüz,yeri gelir birbirimizi dinleriz, yeri gelir biraz sabırlı hareket ederiz.Siyasi iktidarın takip ettiği politikaları biz de yakından izleriz ve ona görede Türkiye’nin geleceği hakkında birtakım kanaatlere sahip olabiliriz. Ama herzaman görüşeceğiz diye bir kural yok. Görüşmenin sınırını ve kapsamınıplanlayarak, görüşme de olmaz. O bakımdan bu başka türlü anlayışlara dasebebiyet verebilir. Biz ittifaktayız koalisyonda değiliz.

 

-Akşener, Esad ile görüşür mü? Erdoğan’a, ‘Sizi barıştırırım.’ demişti...

 

- Valla isabet olur. Bu kadar heveslibirisini de görmedim yani. Esad’a da çok yakın, yani gidebilirler. Çok uzakdeğil Reyhanlı’dan sonra Halep, sonra Şam. Esad orada.

 

MECLİSTENE SAVCILIK MI YAPACAĞIZ, HÂKİMLİK Mİ?

-FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılmasına vurgu yaptınız. CHP’den biraraştırma komisyonu kurulması önerisi geldi. Bunun yöntemi ne olmalı, nasılortaya çıkarılmalı?

- Araştırma komisyonunda ısrar etmek veherkesi oraya da davet etmek, eğer çok kuşku verici davranışlarının üzeriniörtmek gibi bir çabaları yoksa bir anlamı olmaz. Kalkıp 5 partiyi bir arayagetirdik Mecliste, ne yapacağız hepimiz? Savcılık mı yapacağız, hâkimlik mi?Kolluk kuvvetlerinin mensupları mı olacağız? Birtakım olayları yakındanizleyecek tarzda, geçmişte olduğu gibi dinleme falan, bu tür işler miyapacağız? Böyle şey olmaz. Bir de bunu çok saptırıyorlar. İşte zaten bizidüşündüren, CHP’ye olan güvenimizi sarsan nokta burasıdır. Bu konuyutelevizyonlara çıkan değerli bilim insanları ve gazeteciler, CHP lehinesaptırarak değerlendirmeye çalışıyorlar. Şimdi hep birlikte düşünelim: 15Temmuz gecesi bir grup TRT’yi ele geçirmiş, orada görevli bir spiker hanımefendiyizorla kameranın karşısına oturtmuş, Yurtta Sulh Konseyi’nin bildirisiniokutuyorlar. Böyle bir düşünceye sahipseniz, demek ki 15 Temmuz’un arkasındabir Yurtta Sulh Konseyi var. Konsey kavramını ele aldığınızda, bu bir tek kişianlamına gelmez. Konsey kavramının içine neyi dâhil etmek istiyorsanız onlaroradadır. Bunların içerisinde darbeyi yapan askerler olduğu gibi darbecilerlehareket eden siviller, bürokratlar olabilir. Darbe başarılı hale gelirse deülkeyi yönetecek bir yönetim kadrosunun bulunması lazım. Şimdi böyle bir durumubiz araştırıyoruz.  15 Temmuz… Şu anmüebbet cezası almış Silivri ve Sincan Cezaevi’nde bulunanlar, eğer başarılıolsaydı ne olurdu? Şunu soruyoruz: Hükümeti kimle kuracaklardı? Cumhurbaşkanlarıkim olacaktı, başbakanları kim olacaktı? Yurtta Sulh Konseyi’nin unsurlarıkimler olacaktı? Bunlar hangi partide varsa, ortaya çıkartın diyoruz. FETÖ’nünuzantısı, siyasi ayağı bunlar olsa gerektir diyoruz. Yoksa şunlar şunlar vardı,bunları açıklayınız gibi ifadeler var. Biz nereden açıklayacağız polis miyizbiz? Siyasi ayağı öğrenebilmek için 15 Temmuz’daki darbeyi başarılı kılabilecekbir geri dönüş mü yapalım? Yurtta Sulh Konseyi kimlerden oluşuyor, görmek içinTürkiye’deki siyah-beyaz filmi geriye çevirip, yeniden mi oynatalım? Amadiyoruz ki kim bunlar kardeşim? CHP’nin içinde varsa çıkartın, MHP’nin içindevarsa çıkartın, bürokraside varsa çıkartın, sağdan soldan görevlendirilmişlervarsa, çıkartın. Bazılarını ABD görevlendirmiş adı “bağımsız…” Biz bunusoruyoruz. Yoksa CHP’nin kuracağı komisyonun üç üyesiyle bu iş olmaz. Ama bu 15Temmuz’un ruhuna inmiş, onlarla geçmişte münasebetleri olan insanlar YurttaSulh Konseyini benden çok daha fazla tanıyor olsa gerektir. Biz de diyoruz kibunu çıkartın. Ama istismarından artık vazgeçin. Çorbacıyla, tatlıcıyla artıkuğraşmayın. Bunlarla uğraşın. Bunların hepsini geçmişteki olaylara bakaraksöylüyoruz.  Bugüne kadar 3 yılgeçmiştir. 15 Temmuz gecesinden itibaren Yurtta Sulh Konseyini oluşturan,Yurtta Sulh Konseyinin propagandasını yapan, sık sık tekrar eden, baştatelevizyondaki konuşmacılar, ondan sonraki komutanlar… Bize soracağınıza şuanda Sincan’da yatan 40’ın üzerinde orgeneral, tuğgeneral, korgeneral var,onlara sorun. Bunların içerisinde Güneydoğu Anadolu’da sıkıyönetim komutanı olarakgörevlendirilme listesinde yer alanlar var. Bu insanlara neden sormuyorsunuz,“Siz darbeyi yaptınız ama devleti yönetecek halde misiniz, değil misiniz?Yönetemeyeceğinizi anladığınız an sivil kadrodan yararlanacak mıydınız? Var isebunlar kimdi?” Daha açık bir soru soruyorum: Yurtta Sulh Konseyinin askerkesimi bugün Silivri’de, Sincan’da. Burada bir itiraz var mı? Peki sivil bölümünerede? Çankaya’da mıdır, Bahçelievler’de midir, İstanbul’da mıdır? Neredeysebulun diyoruz. Tarih böyle diyor. Siz darbe yapacaksınız, adını konseykoyacaksınız, konseyin elemanlarından dört paşayı içeri alacaksınız, diğerleri?Şimdi bunlar kendilerini kurtardılar, sessiz kaldılar belki ilerde işimizeyarar diye yanınıza alacaksınız, bu nasıl bir iştir? Yurtta Sulh Konseyininasker kanadı 15, 16 Temmuz ve sonrasında yakalanmış, cezaevine girmiş,mahkemeleri devam etmiş. Peki Yurtta Sulh Konseyi sadece askerlerden oluşmuşolsaydı adına acaba Yurtta Sulh Konseyi mi derlerdi? Yoksa Millî BirlikKomitesi mi derlerdi, Silahlı Kuvvetler Gücü mü derlerdi, Silahlı KuvvetlerKonseyi mi derlerdi? Yurtta Sulh Konseyi dediğinize göre, bu kavramı ilkkullananın arkasına saklanmayı bana anlatın bakalım. Bu tabir Mustafa KemalAtatürk’e aittir. Konseyin ismini böyle koyarak, bir ‘vaiz’in Atatürk’ünarkasına saklanarak orduyu, sekiz ayağı nasıl mahvettiğini niyeanlatmıyorsunuz? Söylemek istediğimiz konu budur. Bu konu iyi anlaşılmalı vearaştırılmalı. Yoksa televizyona çıkmış, sabitleşmiş bazıları var ki isminidahi anmak istemiyorum. Günü geldiği zaman bunların hepsinin televizyonprogramlarını ortaya koyarak suç unsuru nedir, onları göstereceğiz. 8 ayağınbaşında siyasi ayak var. Onun hemen arkasında askerler var. Yurtta Sulh Konseyiolarak bunu nitelendirdiğinize göre ilki yok ortada ama ikincisi Sincan veSilivri’de. Bazı konuları yavaş yavaş olgunlaştırmaya, yavaş yavaşanlaşılmasına katkı sağlamaya çalışıyoruz. Yoksa bir siyasi parti olarak,rekabetçi anlayışla rakip olduğumuz unsurları karalamak ve kötülemekistemiyoruz.

 

KILIÇDAROĞLU,“DEMİRTAŞ’IN HAPİSTE NE İŞİ VAR?” DİYOR

 

Şu gördüğünüz dosyada CHP Genel BaşkanıKemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet başsavcılarına suç duyurusu olabilecekkonular üzerindeki ifadeleri bulunuyor. Mesela demiş ki “YPG ve PKK bize misaldıracaktı?” Ne demek bu? Sana saldırmayacaksa, devlete saldırmasını makul mügörüyorsun? Sonra Kılıçdaroğlu, “Demirtaş’ın hapiste ne işi var?” demiş. Doğruhapiste ne işi var. Tiyatro dururken orada ne işi var. Sonra bunun tiyatrosunahanımları gönderiyorsunuz da sizler niye gitmiyorsunuz? Kemal Kılıçdaroğlu,Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş... Demirtaş cezaevinde, bari tiyatroyagittiğinizde değerli bir artistle yan yana otursaydınız da hanımlar evde siziseyretseydi. Güzelce sormuş Kılıçdaroğlu, “Demirtaş’ın ne işi var hapiste.”“Askerin ne işi var Libya’da”, “Askerin ne işi var Suriye’de”, “Askerin ne işivar Kandil’de”, “Demirtaş’ın ne işi var hapiste.” Bu nasıl bir üsluptur? 5Aralık 2016, CHP Adana mitingi. Kılıçdaroğlu şöyle diyor: “Bir grup gazetecininismini okuyacağım, hep beraber burada diyelim tamam mı?” Bu nasıl bir üsluptur?Burası Harp Okulunun birinci sınıfı mı, Harp Okulu’nun açılış töreni midir?Harp Okulu öğrencilerinin hep beraber “Buradayız.” dediği isim Mustafa KemalAtatürk’tür. Kemal Kılıçdaroğlu bunlar hiç mi aklına gelmiyor, bunları sana kimsöyletiyor? İsimlerin okunmasının ardından, “Onlar şimdi hapiste ama onlar aynızamanda Adana meydanında. Yüreklilerin bulunduğu meydanda. Mustafa Kemal’inmeydanında şimdi.” Adana’da mitingin yapıldığı meydan İstasyon Meydanı’dır,Mustafa Kemal Meydanı değildir. “Burada!” diye yanıt vermişler, kimmiş bunlar?Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Atilla Taş, Ali Bulaç… Bir siyasipartinin genel başkanı olarak bazı konularda bilgiler ışığında birhukuksuzluğa, adaletsizliğe muhatap olmuş olanları hatırlatabilirsin. Ama HarpOkulu’nda yeni öğrenciler Atatürk’ün numarası okunduğu zaman kalkıp “Burada!”derler. Bunların hangisi buradadır? Bunların içinde kimleri burada kabuledeceğiz, Ali Bulaç’ı mı kabul edeceğiz? Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Nisan 2017tarihinde, İstanbul’daki medya temsilcileriyle yaptığı konuşmada şunlarısöylüyor: “ByLockçu vekiller açıklansın. AKP’de 120, 180 arasında ByLockkullanan var. 15 Temmuz kontrollü bir darbe girişimidir. Saat 20.00’de darbe miolurdu? ByLockçu vekillerin açıklanmaması kontrollü darbe tezinigüçlendiriyor.” Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu, 120 ile 180 arasındaki ByLockçularıİstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na götür, ver. Eğer vermiyorsan biz sana suçduyurusunda bulunacağız. “Gel, tıpış tıpış ayaklarınla, bunların isimlerini ver.”diyeceğiz. Bu rapor o rapordur arkadaşlar. Bir başka örnek: “Türkiye’de birkarşı darbe girişimi ile karşı karşıyayız. Karşı darbe girişimiyle yazarın,çizerin ne günahı var? Televizyonları kapatıyorlar, hepsinin üzerinde baskılarvar.” demiş Sayın Kılıçdaroğlu. Bu cümlenin arkasına ben televizyonda konuşmacıolarak çıkan gazeteci ve bilim insanlarının söylemlerini yan yana koyduğumzaman savcı olarak bunları derleyip, “Gelin Sayın Kılıçdaroğlu.” dediği zaman necevap vereceksin, o insanlar ne cevap verecek? Bu dosyanın içerisinde birçokkonu var. Kılıçdaroğlu, “Piknik yapan teröristleri niye vuruyorsunuz?” demiş.Bunların sofralarında kalaşnikof mu var, mermi mi var? Yoksa bizim talebelikdönemimizde öğretmenlerimiz, mayıs ayı başında, bizi pikniğe götürürdü.Giderken yanımıza bir haşlanmış yumurta, peynir alırdık, üç zeytin, çökelekalırdık. Ama gidip, “Piknik yapan teröristi niye vuruyorsunuz” dediğinizde,bunların oturduğu sofraya baktığınızda, 40 bine yakın insanımıza çoluk çocukdemeden canilerin kullandığı mermileri bulursunuz. Bunları kalk savcıya anlat.Kılıçdaroğlu, “YPG vatanını kurtarmak isteyen oluşum.” demiş. Bu lafDemirtaş’ın kullandığından çok mu hafif? Şu da en son verdikleri FETÖ içinönerge. Atatürk ile HDP’yi birbirine karıştırmış bir metin. Buna MHP destekvermez, böyle bir metni kabul etmez. Ama biraz önce söylediğim gibi artık illede “Adil Öksüz bulunsun.” demeye gerek yok. Savcılar gidecek cezaevindekikomutanlara, “Biz sizleri biliyoruz. TSK’de FETÖ’nün esiri olmuşkomutanlarsınız. Yurtta Sulh Konseyini kurarak bir darbe teşebbüsündebulundunuz. Askerî kanat burada, sizlersiniz. Bize sivilleri anlatın kimlerbunlar?” denilmelidir. Bunu niye sormuyorsunuz? TRT spikerine o metni okutanınkim olduğunu niye sormuyorsunuz? İşte bizim bu gibi konularda siyasi ayağısormamızın maksadı bu. Yoksa Mecliste bulunan herkes iki ayaklı. Ama 15Temmuz’un siyasi ayağı herhalde iki ayaktan fazladır. CHP aklını başına alıpYurtta Sulh Konseyinin araştırılması için önerge verirse daha anlamlı olur.

 

-Mecliste de ayrıca bir denetim mekanizması açacak mısınız? Soruşturma komisyonugibi.

 

- Hayır efendim, bizim komisyonla ne işimizvar? Bunlar savcıların işi. Suç duyurusunda bulunacağız, bunlar doğru mu,savcılar ona bakacak. Doğruysa ne zaman yayımlandı ona bakacak ne maksatlasöylendi ona bakacak. “Bunu sen mi söyledin?” diye ona soracak. Bizim işimizyol göstermek.

 

-2015 yılındaki konuşmaları galiba ağırlıklı...

 

- Evet. Ondan evvel ana muhalefetti. Şimdisıradan bir muhalefet partisi, bizim gibi. Bunları sormak lazım, niyesormayalım?

 

SİZİNBENİM ARKAMDAN GELME ŞANSINIZ YOK

 

- Tutuklukomutanlara ‘Siyasi ayak kim diye sorulsun.’ diyorsunuz. Bu komutanlarınvereceği isimlere güvenebilir miyiz?

 

- Güvenemeyiz, araştırılması lazım. Bizörnek veriyoruz. Yurtta Sulh Konseyi diye bir konsey var. Sözlüğü açacağız,konsey ne demek? Konsey oluşabilmesi için kaç kişi olmalı? Bir kedi severlerderneği kuruyorsunuz, diyor ki en az yedi kişiyle gel yanıma. Konsey kim? Bu konseyiniçinde hepiniz askersiniz. Asker olarak toplumu nasıl yöneteceksiniz? Yarındemokrasiye de geçeceksiniz. (Darbeden sonra bunlar yaşanıyor).Cumhurbaşkanı,başbakan kim olacak, bunları soracak. Bunlar siyasi ayaktır. Söz ettiklerinizTSK’nin komutanları. Bunlar eğitim kurumlarının öğretmeni değil, polisin,istihbaratçının bir elemanı değil. Onların üzerinde de bir siyasi kadro var.Biz o kadroyu soruyoruz. Yurtta Sulh Konseyini araştırmaları lazım. CHP aklınıbaşına alıp da Yurtta Sulh Konseyinin araştırılması için önerge veriyoruz demişolsa çok daha anlamlı olur. Ama, “Siyasi ayağı kimdir, bunu Sayın Bahçeliimzalasın biz de arkasından gidelim…” Sizin benim arkamdan gelme şansınız yok.Sizin arkamda dolaşmanıza ben zaten müsaade etmem. Böyle bir önerge ile kalkıpişin üstünü örtüyorlar. Önergeyi araştırdığınız zaman sende şu var, danışmanınşu, gazeteci bu diye diye işi sulandıracaklar. Ama ben bir basit sorusoruyorum: Yurtta Sulh Konseyi’nin askerî kanadı Sincan’da, Silivri’de bazılarıda kaçak. Şimdi bu konseyin sivil kadrosu var mı yok mu, var ise kimlerdir.Bunu araştırın diyoruz. 12 Eylül’ün sivil kadrosunun içinde şu an için bizi ençok eleştiren Faik Öztrak’ın amcası mı babası mı bilemiyorum bir İlhan Öztrakvar. Demokrasi dururken orayı neden tercih etti? Milletvekili olarakTekirdağ’dan seçilmesi gerekirken Ankara’da bir bakanlığa niye oturdu, bunusoran yok. CHP’nin içinde de soran yok.

 

-Atatürk’ün sözüne atıfta bulundunuz. Yurtta sulh cihanda sulh… Buradan“FETÖ’nün siyasi ayağının daha çok CHP içinde olduğunu” mu ima ettiniz?

 

- Türkiye’de birçok çevreyi içinealabilecek ortak isim Mustafa Kemal Atatürk’tür. Yurtta Sulh Konseyi dediğinizvakit hepimizin aklına ne gelir, Yurtta sulh cihanda sulh. Söyleyen kim MustafaKemal Atatürk. Üstünü örtüyorlar. Yağmurluk gibi onu geçirmişler. 12 Mart’a, 27Mayıs’a 12 Eylül’e bakıyorsun, öyle bir slogan yok. Bizim anlatmak istediğimizkonular anlaşılabilir ve araştırılması gereken konulardır. Ben diyorum kisiyasi ayak kim ise çıkarılsın. Herkes diyor ki partilerde kim var. Herkes kimibiliyorsa söylesin... Ben kimsenin adını vermiyorum. Bizdekileri biliyordum,hadi güle güle dedim. Yurtta Sulh Konseyi diye bir konsey var mı? Yokdiyorsanız TRT spikerinin okuduğu metin kimin metni? Böyle bir konseyin askerikanadı belli, Silivri ve Sincan’da. Peki siyasi kanadı nerede? Bunları bulundiyoruz. Bulamıyorlarsa bize yetki versinler biz buluruz bunları.

 

-3 yıl boyunca bulunamama nedenleri sizce ne olabilir?

 

- Siyasi ayağın zekâsındandır. Askerî sürüyorlararkalarında kalıyorlar. Aynen Kızılderililer gibi. Sütre gerisindeler.Komutanlar başarılı olursa gidip, “Bravo komutanım, sen bir tanesin.” diyealkışlıyorlar. Şimdi Kenan Evren’i öven mi var, seven mi var? Peki, onunlaçalışanlar ve sivil kadro kimlerdi? Siyasi kadro darbelerin sivil kanadınıoluşturan insanların zekâsıdır.

 

-Sivil ayağı çözümlemede siyasetin objektif olabileceğini söyleyebilir miyiz?

 

- Bu milletvekili işi değil. Yargıyabaşvuracaksınız, savcılar harekete geçecek. Soruştura soruştura İstanbul’dakibir tane caniyi nasıl buluyorlarsa, bunları da öyle bulacaklar. Kalkıpsiyasilere işi atıp “Sende şu kadar var, bende bu kadar var.” diyerek, yargıyıda sulandırmanın gereği yok. Bugünkü hükûmetin yapacağı tek şey bundan böyle,“Terörle mücadelenin her iki boyutunda tam yetkilisiniz ve sonuna kadar dagidiniz. Gittiğiniz yerde millet iradesi olarak ben varım.” diyecek. Yanihükûmet olarak millî iradeyi temsilen o yargıçların arkasında duracak: Size tamyetki veriyorum, elden gelen tüm çabayı gösteriniz. Siyasi irade olarak daarkanızda duruyoruz demeli. Hükûmetse hükûmet, partiyse parti, meclis isemeclis. Yoksa üç seneden beri, 500 küsur gün oldu sadece Cumhurbaşkanlığıhükûmet sistemi hayata geçişimiz... Ama televizyonlar bir haftadan beri siyasiayaktan bahsediyor.

 

15TEMMUZ’DA ANKARA’DA OLANLAR 16 TEMMUZ’DA UÇMUŞLAR

 

-Geçmişten örnek verdiniz. Darbe başarılı olunca ortaya çıkıyor tabii ki siyasiayak. İktidar partisine suçlamalar var. Bu süre içinde iktidarda olmasındandolayı kasıtlı olarak bu ayağın üzerine gidilmediği gibi bir algı da var...

- Bunlar, CHP’nin toplu bir algı yaratmakiçin ortaya koyduğu kavramlar. Niye Cumhuriyet Başsavcılığına o 120, 180 ismivermiyor? ByLock FETÖ’nün işareti. Komutanların omuzlarında yıldız öbürlerininellerinde ByLock var. Niye vermiyor, versin. Yerine getirmeyen savcı varsayerine getirmeyen hâkim varsa, iktidar varsa millet o zaman hesap sorsunonlardan. Bir darbe yapacaksınız, askerlerle bunu planlayacaksınız ve devletiyöneteceksiniz… Türkiye’deki tarım rekoltesinin ne olduğunu hangi komutanbilecek? Kaç küçükbaş kaç büyükbaş hayvan olduğunu nereden bilecek? Bunlarıbilen adamı yanına alacaksın. Ülkeyi yönetirken zekâ buradadır.

 

-CHP’nin komisyon talebi siyasi kanadı gölgeleme isteği mi sizce?

 

- Samimi bulmadığımı söyledim. Onlar bizediyorlar ki “Samimiyseniz gelin.” Biz de diyoruz ki “Bizim samimiyetimiz belli.Siz samimi iseniz savcılığa elinizdeki bilgiyi verin.” Bu ayak çözülmedenTürkiye’de terörle mücadelede de netice almakta zorlanıyorsunuz. Çünkü bunlaraynı zamanda birbirlerini suçluyor, “Bize FETÖ’cü diyorsunuz ama gerçek FETÖ’cübu.” diyor, yarısı zaten itirafçı olmuş. Birbirlerine muhbirlik yapmışlar.Yurtta Sulh Konseyi’nin askerî kanadı belli bir oranda tutuklandı, sıkıyönetimkomutanları tutuklandı, Sincan ve Silivri’de duruyor. Bunlar başarılı olsaydıülkeyi yönetecek sivil kadro kimdi? Bu sualin cevabını arayın. İster yerdeister gökte, ister ABD’de ara ister Almanya’da ara… Zaten yarısı çıkmış. 15Temmuz’da Ankara’da olanlar 16 Temmuz’da uçmuşlar.

 

-Dönemin EDOK komutanına ağırlaştırılmış müebbet cezası verildi ama İstinafMahkemesi serbest bıraktı. HSK ise İstinaf Mahkemesi üyelerini başka bir yerdegörevlendirildi. Eğer yanlışsa yer değiştirme başka bir yanlışın önünü açmak değilmidir?

 

- Mümkündür. Çünkü o mahkemeden alınankararların doğru olmadığı anlaşılmıştır. HSK bu yanlışı görerek görevdenalmıştır. Bunların hepsini ihraç etmiş olsa muhalefet, “Hukuka muhalefetettiniz, bu hâkimleri görevden aldınız.” der. HSK diyor ki şimdi, “Ben ihraçetmedim, görev yerlerini değiştirdim.” Bunun anlamı bunlar artık benim gözhapsimde demektir. Devlet yönetimlerinde bunlar olur. Göz hapsine alırsınilişkileri belli olur, kiminle ne konuşuyor, haksızlığa uğradım diyorsatelafisi için hangi siyasilerin peşinden koşuyor iktidarla mı, muhalefetle migörüşüyor? Bunların hepsi devlet yönetiminde var. Çok basit suçlamalarladevleti ve yargıyı yıpratmamak lazım. Benim söylediğim kesin hüküm. Yani YurttaSulh Konseyi’nin, ‘Yurtta’sı, ‘Sulhu hangisiyse.. Askerden ‘sulh’ olmaz. Olsaolsa orada ‘sivil’ olur. Yurtta Sulh Konseyi’nin askerî kanadı Sincan veSilivri’de, Bahçeli diyor ki, sivil hayatı nerede? Çankaya’da mı, İzmir’de mi,Türkiye’nin neresindeyse bulun, getirin kardeşim.

 

-“Bulamazlarsa, biz buluruz.” dediniz... Ne yaparsınız?

 

Yurtta Sulh Konseyi tartışıldığı dönemdebunu söyleyip, sonra “Ben başbakan olacağım” diyeceksiniz. Nasıl olacaksın? 15Temmuz günü darbe yapılmış, seni kim başbakan yapacak. Bu suali savcınınsorması lazım. Bu kavramın arkasında ne var, bunu soracak. Neden sormuyor? O dakalkıyor, “Bunlarla ilgili olarak siyasi ayağı bulsunlar çıkarsınlar…” Kimbulacak? Seni başbakan yapacak unsurları bir say bakalım. İçinde asker mi varsivil mi? Bunlar televizyonlarda sık sık tekrarlandı, iftira değil. Kendiağızlarından cümleler. Bu işi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ciddiye almalıdır.Sivil hayatın içinde bizler varsak, bizden başkaları varsa onları bulun, sorun.Bu bildiriyi kim yazdı, bu kavramı kim buldu? Yoksa kalkacaksın öğretmen olarakmaaşını oradan almışsın… Bunların hepsini biz 12 Eylül’de de yaşadık. Bunumaraları biz biliyoruz. Bir arkadaşımız üniversiteyi bitirmiş, başarılıolmuş, devletin açtığı imtihanı kazanmış tam ataması yapılacak güvenliksoruşturması gelmiş. Teyzesinin oğlu bilmem neredeki ilçenin yönetim kuruluüyesi. İşine mani oldular. Bu çocuğun ne günahı vardı? 12 Eylül’de herkesyargılandı. Ne soracaksanız orada sorun. Bu çocuktan ne istiyorsunuz. Şimdi deaynı hatalar yapılmasın. Biz diyoruz ki beyni bulun. Beyni kim? Asker kanadıbelli sivil kanadı kim? Bunu buldukları

-Demirtaş’ın kitabından uyarlanan tiyatro oyununu eşlerin izlemesinin “oyunüzerinden terör propagandasının perdelemesi” olarak mı görüyorsunuz?

 

- Çok net bunlar. Kimi eş, kimisi ittifak eşi.Bu hanımefendiler evde otururken siz zaten bu tiyatroyu oynuyorsunuz, bu defaKadir İnanır ile beraber sahnede oynasanız ne olur? O üç masum hanımın negünahı var?

 

EKREMİMAMOĞLU’NU YARIŞA HAZIRLIYORLAR

 

-AKP Grup Başkan Vekili Kanal İstanbul ile ilgili “CHP’liler güzergâhta arazikapattı.” dedi...

- Kendileri söylüyorsa o idealimizdensıyrılmış, alayı rantçı olmuş. Bizi böyle bir tartışmanın içine sokmaya gerekyok. Buradaki ölçü şudur: Bugün Sayın Cumhurbaşkanı’nın 17 yıllık iktidarlarıdönemindeki uygulamaları, 2019 yılı hakkındaki icraatları konusunda toplumubilgilendirme toplantısı oldu. Bunların içerisinde seçim beyannamelerindeprogramlarında bazı projelerin olduğu iddiası ile iktidar döneminde önemliteşebbüs ve yatırımlar yapmışlar. Köprüler, tren yolları, bölünmüş yollaryapmışlar. Bir tanesi de Kanal İstanbul. Diyorlar ki biz

bu projeyi gerçekleştireceğiz. Diğerlerinigerçekleştirirken muhalefet yine değişik kavramlarla itiraz etmiş. Olabiliritiraz edebilirler. Ama seçim beyannamelerini okuyarak, siz bunları nasılyapacaksınız kaynağı nedir sorularını sormayıp, bunlar gündeme geldiğinde “Yaptırırdımyaptırmazdım.” tartışması ile Türkiye’yi germenin bir manası yok. İktidar diyorki “Ben bugün iktidarım, elimdeki imkânlarla bunu yapmaya çalışacağım.” Diğeri,“Ben belediye başkanıyım sana bunu yaptırmam.” Kurulan tezgâh şu: Mevcutİstanbul Belediye Başkanı’nı birileri Cumhurbaşkanlığı makamı ileözdeşleştirerek, belli bir dönem için yarışa hazırlıyorlar. Onun adını koymayaçalışıyorlar. Ona artık kimse “Sen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’sın.”demeyecek. “Sen muhtemelen Cumhurbaşkanı adayımız olacaksın.” diyecek. CHP’liİbrahim Kaboğlu, Kanal İstanbul’un Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi. Ülkeninbölünmez bütünlüğüne aykırı... Kanal, İstanbul’u üçe Trakya’yı ikiye böldüğüiçin…- Bir profesöre yakışmayacak üsluplar. Peki Fırat, Dicle, Kızılırmak,Sakarya… Bunların hepsine bakarsanız her nehrin derenin aktığı yerde Türkiye’yiböleceksek, bize bir evlik yer kalmaz.

 

-AKP’li belediyelerde transfer hamlesi başlattı. Beş ile başladılar, 100’übulacağı söyleniyor. MHP’nin böyle gayreti var mı? Mehmet Özhaseki, “MHP ileortak hassasiyet gösteriyoruz.” dedi.

 

- Bu konuyla ilgili bizim ihracımız var.Kaynaşlı Belediye Başkanı. Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil edecekhanımefendilere terbiyesizce yaklaşımından dolayı MHP’nin listesinden düştü.Demek ki MHP, “İlle de filan belediye başkanını yanımıza alacağız” diye birçabanın içinde değil. Ama gelmek isteyen olursa, geçmişte böyleydi, bazılarıgelir bazıları gider. Belediye böyledir. Onun için hangi partiye, kim gideceksegitsin. Yarın başka şeyler de olabilir. Ama MHP’ye, HDP’den, CHP’den belediyebaşkanı “Her gün geleyim.” dese dahi kabul etmem mümkün değil. AKP’den degeleceğe de cumhur ittifakı var, ayıp olur. Aklın gereği o. Cumhur ittifakıolacaksın, belediyeyi de çalacaksın. Böyle şey mi olur?

 

-Bunu “erken seçim işareti” olarak okuyanlar da oldu...

 

- Erken seçime bizim dışımızda, AKP’nindışında çok ciddi hazırlık yapanlar var. Haziran ayından sonraki her pazar günü“Erken seçim yapılır.” diyerek, birbirlerine destek verenler var. Yenikurulacak partileri aralarına alanlar var. Biz kaya gibi cumhur ittifakı olarakyolumuza devam ediyoruz.

 

-Kaynaşlı Belediye Başkanı ile ilgili CHP’li Özgür Özel’den açıklama geldi. “BizSayın Bahçeli’den disipline tedbirli olarak sevk etmesini beklerdik.” dedi...

 

- Kendisi de bizim yaptığımız kadar yapsa.Bir yerleri var FETÖ’cü. Niye uzatalım. MHP kararlı bir parti. Yanlış mıkonuştun, hadi bakalım. Bunu uzatmanın tartışmanın gereği yok. O arkadaşımızkendi partisine biraz akıl versin. Çok hareketli bir arkadaşımız, bazen nesöylediğini kendisi de şaşırıyor.

 

-Ceza infaz yasa teklifinizi geri almıştınız. Teklifin Meclise gelmesibekleniyor...

 

- Gelişmeleri takip ediyoruz. Çekmedik,beklemeye aldık. Beklemek demek gelişmeleri takip ederek uygunsa devreyesokarsınız değilse yerinde kalır.

 

-“İnsanlığın Huzuru” projesi ne aşamada?

 

- Projeyi bizim İzzet Bey (İzzet UlviYönter) yürütüyor. Değerli bilim insanları ile bir araya geldiler. Anlaşılıyorki insanlığın huzuru projesine çok daha büyük ihtiyaç var. Proje kamuoyu ilepaylaşıldığı gün huzuru sevenlerin projesi olması lazım.

 

……………………………………………………………….