PAPA’NIN IRAK’TA NE İŞİ VAR?

23 Haziran 2021 11:27 Mehmet DEMİRKAN
Okunma
228
PAPANIN IRAKTA NE İŞİ VAR?

PAPA’NIN IRAK’TA NE İŞİ VAR?
Mehmet DEMİRKAN
“Papa Francis sadece dini bir kimlik değil, aynı zamanda siyasi bir lider. Vatikan’ın muazzam ekonomik gücü, dünya çapındaki etkisi göz önüne alındığında gerçekleştirdiği Irak gezisinin, dinî boyutu kadar dikkat çeken politik boyutu da var.”
Katolik Hristiyanların dinî lideri ve Vatikan Devleti’nin de Başkanı Papa Francis’in Irak ziyareti son dönemin en enteresan dinî ve diplomatik temaslarından biriydi. Bir yılı aşkın süredir küresel ölçekte yaşanan Kovid-19 salgınında devlet başkanları arasındaki görüşmelerin büyük ölçüde video konferans yöntemiyle yapıldığı, uluslararası bütün toplantıların ertelendiği bir dönemde 84 yaşındaki Papa Francis’in, büyük güvenlik zafiyeti de olan Irak’a taptığı ziyaret soru işaretleriyle dolu. Vatikan yetkililerinin ziyaretini ertelemesi yönündeki uyarılarına rağmen Papa Francis’in ziyarette ısrar etmesi bölgede yeni bir tezgâhın işaretleri olarak okundu. “Inside the Vatican” adlı yayın organına göre Papa’nın bu ziyaretinin iki temel amacı vardı: “DEAŞ’ın baskı ve zulmünden dolayı sayıları günden güne azalan Hristiyan nüfusu Irak’ta kalmaya teşvik etmek ve Şii İslam ile daha yapıcı diyalog kurularak Irak’taki kırılgan ilişkilerin tamir edilmesine ve barış ortamı tesis edilmesine katkı sağlamak.” Papa Irak’a Hristiyanlarla birlikte dua etmek, DEAŞ saldırılarında yerle bir olmuş kiliseleri ziyaret etmek ya da birlik mesajları vermek için mi gitti? “Tabii ki hayır.” Francis Bağdat’ta Irak Devlet Başkanı Berham Salih tarafından karşılandı. İlk olarak DEAŞ’tan kurtarılan bölgeleri ziyaret ederek buralardaki Müslüman ve Hristiyan dinî liderlerle görüşmeler gerçekleştirdi. Musul’a giden Papa burada Hristiyanların çoğunlukta bulunduğu Karakuş bölgesini ziyaret etti. Hristiyanlara yurtlarını terk etmelerinin dinsel açıdan büyük bir kayıp olduğunu ifade ederek onları Irak’ta kalmaya teşvik etti. Ziyaretinin ikinci gününde Papa Francis Şiilerin kutsal kenti Necef’e geçerek dinî lider ve aynı zamanda Irak siyasetinin etkin ismi Ayetullah Ali Sistani’yi evinde ziyaret ederek kendisiyle yaklaşık 45 dakika görüştü. Sistani Papa Francis’i ayakta karşıladı. Bu sırada Necef sokaklarında Papa ile Sistani’nin resimlerinin bulunduğu pankartlar asılıydı, üzerinde de “Siz bizden, biz de sizden bir parçayız!” ibaresi yer alıyordu.
BÖLGENİN Şİİ DENGELERİ
Papanın Irak ziyaretine Şii Lider Ayetullah Sistani ile yaptığı görüşme damga vururken bu konuda birçok yorum yapıldı. İşi yüzeysel okuyanlar ziyareti Katolik-Şii ilişkileri açısından değerlendirdi, aynı zamanda bir Katolik olan Joe Biden’ın Amerikan Başkanı olması nedeniyle İran ile yakınlaşmada bir araç olarak kullanma amacına dikkat çektiler. John F. Kennedy’den sonra Biden, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ikinci Katolik Başkanı. İran yönetimine açıktan karşı olan eski başkan Trump’ın aksine Biden, dolaylı da olsa daha pozitif ilişkilerden yana. Bu öngörü ile Papa Francis’in ziyaretinin, Biden’ın Şiiler üzerinden İran yönetimiyle ilişkilerin geliştirmesi için bir enstrüman olacağı değerlendirmesi yapıldı. Irak’ta milyonlarca kişi komşu İranlılar ile aynı inancı paylaşıyor. İran çok uzun süredir Iraklı Şiiler üzerinden Irak’ın iç işlerine müdahale ediyor ve nüfuz derinleştirmeye çalışıyor. Ancak bu konuda çok talepkâr olsa da İran’ın kontrolü elinde tuttuğu söylenemez.Yani işin aslı farklı... Sistani, 2003’teki ABD işgalinden beri devam eden kaos döneminde “birleştirici” rolü ile ön plana çıktı. Sistani’nin din ve mezheplerin devlet işlerinden ayrılmasını, toplumsal barışın sağlanması için siyasilerin dinî ve mezhepçi söylemlerden ve eylemlerden uzak durması gerektiğini dile getiriyor. Sistani’nin çarpıcı çıkışları ve eylemleri de var. 2015 yılındaki “DEAŞ’a karşı silahlanın ve azınlıkları koruyun.” fetvası ve Haşd Şaabi içindeki Hristiyan birlikleri Sistani’nin farklı bir platformda değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Sistani, İran ile ilişkileri sıcak tutsa da, Tahran’ın adamı olarak tanımlanamayacak bir isim. Bu değerlendirmenin ışığında ABD ve yeni başkanının, İran yönetimi ile yakınlaşmak yerine Şiiler arası bir rekabeti körükleyeceği, İranlı dinî Lider Hamaney’in bütün Şiiler üzerinde otorite kurmasına engel olmak için farklı argümanları kullanacağı düşünülüyor.  Yani ABD yönetiminin Şiiler arasında, bundan sonraki süreçte Sistani/Irak Şiileri-Hameney/İran Şiileri ayrışmasını derinleştirme yönünde hamleler yapması daha mümkün görünüyor ki, bu esasen İsrail’in de çok işine gelecek bir durum. Bu arada Papa’ın Irak temasları ve verdiği mesajlara ilişkin İran’dan resmî bir açıklama gelmedi. İran’ın bu ziyaretten çok memnun olmadığı da gayet aşikâr. Ziyaret sırasında çok boyutlu hamleler yapıldığı da gözlerden kaçmadı.
YENİ TEO-POLİTİK HAT
Papa-Sistani görüşmesi ile Papa’nın 2017’deki Mısır ve 2019’daki Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyaretinde sırasında bir araya geldiği isimler birbirleri ile ilişkilendiriliyor. Papa, önce Ezher ve Sünnileri temsil ettiğini düşündüğü Ahmet et-Tayyib ile sonra da Şiilerin lideri olarak öne çıkan Sistani ile görüştü. BAE ziyareti sırasında Ezher Şeyhi Ahmed et-Tayyib Papa’yı havaalanında kucaklayarak karşılamıştı. Birlikte BAE merkezli “Müslüman Hükemâ Konseyi” ile “insan kardeşliği zaptı” imzalamış, Şeyh Zayid camiinde farklı dinlerden 700 liderin katıldığı “dinler arası diyalog” toplantısında bulunmuşlardı. Ardından da Papa, Zayid Stadyumu’nda 120 binin üzerinde Hristiyan’a ayin yaptırmıştı. Değerlendirmeler Papa’nın, İslam dünyasının alternatif Sünni ve Arap-Şii kanadı ile ilişki geliştirdiği yönünde. Bu hamle ile Vatikan ve Katolik dünyanın Katar merkezli Dünya Müslüman Âlimler Birliği ve İran Şiiliği ile Hamaney’i dışarıda tutan yeni bir “teopolitik hat” geliştirdiğine dikkat çekiliyor. Bu hatta Vatikan ile ilişki hâlindeki Suudi Arabistan merkezli Dünya İslam Birliği de (Rabıta) ekleniyor.
SAMİ MİLLETLER İTTİFAKI
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın öncülüğünde başlatılan “İbrahim Anlaşması” süreci de Papa’nın Irak ziyaretiyle ilişkilendiriliyor.  Bir süre önce Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Sudan gibi Müslüman ülkeler İsrail ile “normalleşme” adımları attı. Papa’nın Irak ziyareti, İbrahim Anlaşması’na soluk verecek yeni bir adım olarak da nitelendirildi. Papa’nın Irak’ta Hz. İbrahim’in doğduğu Ur şehrini ziyaretinde, “Birlik, beraberlik ve iman Ur’dan başladı. Biz İbrahim’in torunlarıyız.” dedi. İsrail ile Arap ülkelerinin anlaşmalarında da hep Hz. İbrahim vurgusunun öne çıkartıldığı, Araplar ile Yahudilerin Sami ırkından geldiği vurgulanarak, “Sami milletler ittifakından” söz edildiğine dikkat çekiliyor. Bütün bunlarla birlikte yakın zaman önce aralarındaki husumeti sona erdirme kararı alan Vatikan ile İsrail’in ittifakı bölge üzerine yeni planlamalara işaret ediyor.
IRAK’TAKİ HRİSTİYANLARI BİR ARAYA GETİRME ÇABASI  
Irak’ta 20 yıl önce yaklaşık bir buçuk milyon Hristiyan yaşarken bugün bu sayının 250 bin civarında olduğu belirtiliyor. Az sayıdaki Katolik cemaatinin yanı sıra, Irak’ta yönetimsel anlamda Papalığa yakın duran Keldaniler de bulunuyor. Ayrıca Ortodoks ve Katolik Süryaniler, Ermeniler ve az sayıda Protestan-Evanjelist gruplar mevcut. Papa ziyaretinin her durağında birlik beraberlik mesajı verdi. Değerlendirmeler bunun “Vatikan’ın/Papalığın, şemsiyesi/himayesi altına gelin” iması olduğu yönünde. Papa’nın Necef temasları aslında hemen yakınındaki “Hire” ziyareti olarak görülüyor.  Hire, bölgenin Hristiyan gruplarından olan Lahmîlerin sembol şehri olarak biliniyor. Orta Doğu’daki Hristiyan şehirleri ve bölgelerinin diriltilme çabasına dikkat çekiliyor. Hristiyan teolojisine göre, Anadolu ve Orta Doğu kutsal Hristiyan toprakları olarak kabul ediliyor. Papa’nın Irak ziyareti sırasında ortaya atılan çarpıcı bir iddia daha oldu. Kuzey Irak Kürtleri arasında “Zerdüştlüğü” yeniden canlandırmaya yönelik faaliyetlere dikkat çekildi ve Papa’nın buna karşı bir hamle yaptığı dile getirildi. Papa’nın Erbil’deki  stadyumda yaptığı pazar ayininde verdiği mesajlardan birinin adresinin de bu olduğuna dikkat çekildi.
KÜRTLERİN PULU
Papa’nın Irak’ı ziyaretinde asıl rezalet Kuzey Irak bölgesel yönetiminin (KIBY) bastırdığı hatıra pulu ile ortaya çıktı. Pulda Papa’nın profili arkasında; Irak, İran, Suriye ve Türkiye’nin topraklarını da içine alan sözde Kürdistan haritası yer alıyordu. Türkiye’nin tepkisi üzerine Barzani yönetimi, hatıra pulunun taslak olduğunu söyledi. Akıllarda tarih boyunca gerçekleştirilemese de hep, “Büyük Kürdistan” hayali var. Kürtler uzunca bir süredir ABD’yi arkalarına alıp bir oldubitti peşindeler. Sözde haritaya aslında hiç de yabancı değiliz. Bu haritayı terör örgüt PKK’nın bütün evraklarında görmek mümkün. Türkiye’de PKK, Suriye’de PYD, Irak’da PÇDK, İran’da PJAK unsurları, bu haritanın hayata geçirilebilmesi hayali ile terör eylemleri yapmakta, özgürlük savaşı temasıyla Batılı ülkelerden yandaş devşirmeye çabalamakta.  Türkiye uzun süre yanlış politikalar izledi. ABD’nin Irak’ı işgali desteklendi, BOP kapsamında projeye eş başkan olunduğu ilan edildi, daha sonra adı Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi olarak değiştirilen projeye destek verildi. Büyük diplomatik yanlışlar da yapıldı. Bağdat hükûmeti yok sayılarak, Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani muhatap alındı. AK Parti Kongresi’nde kürsüde alkışlarla selamlanan Barzani Diyarbakır’da mitingde sahneye çıkarıldı. Kürt lider devlet başkanı protokolüyle karşılandı, bayrağı dalgalandırıldı. Bütün bunlar olurken Barzani, İsrail ile yakın bir ilişki kurdu, İsrail de Kuzey Irak’ta bağımsızlık ilan edilirse derhâl tanınacağını açıkladı. İşte bu yüzden Papa’nın ziyareti ve bastırılan hatıra pulunu; ABD politikalarından Büyük Orta Doğu Projesi’nin (BOP) hedeflerinden bağımsız düşünmek çok safça olur. Yani karşımızda hata ile basılmış bir pul yok. Naçizane önerimiz, Türkiye’de politika üretenlerin bundan sonra yapacakları hamlelerde yakın geçmişte yaşananları unutmamaları.