İlhan Darendelioğlu

21 Şubat 2019 14:25 Murat Gedik
Okunma
1492
İlhan Darendelioğlu

İlhan Darendelioğlu                                        Murat GEDİK

Her türlü emperyalizme karşı olan Türk milliyetçileri çeşitli alanlarda milletimizi aydınlatmak ve şuurlu bir Türk gençliğinin yetişmesi için mücadele içinde olmuşlardır. Bu mücadelenin bedeli de çoğu zaman ağır olmuştur. Dış güçlerin desteği ile Türkiye’de var olan uzantılar hiçbir saldırıdan geri durmamışlardır.
Engellenilmesi gereken ve canlar pahasına mücadele edilen bir dıştan yönlendirilen yapı da komünizm idi. Rus emperyalizminin maske olarak kullandığı komünizm Türkiye üzerine de gözlerini dikmişti. İşte bu tehlikeli saldırı karşısında şehit edilene kadar büyük bir azimle mücadele eden gazeteci-yazar ve aynı zamanda fikir ve ülkü adamı olan İlhan Egemen Darendelioğlu’dur.
Onun adı özellikle Komünizmle Mücadele Derneği (KMD) ile öne çıkmıştır. 1956 yılında İstanbul’da ikinci defa kurulan bu dernekte Darendelioğlu kurucular arasında bulunmaktadır. 27 Mayıs 1960’da faaliyetlerine son veren bu dernek, 1963’te İzmir’de üçüncü defa kurulur ve derneğin 2. Genel Kurulunda (1965) İlhan Darendelioğlu genel başkan olur. Komünizmle Mücadele Derneği ilk olarak 1950 yılında Nejdet Sançar gibi Türk milliyetçilerinin öncülüğünde Zonguldak’ta kurulmuştur ve 1953 yılında faaliyetlerine son verilmiştir. KMD’nin ikinci kuruluşunda dernek programının 2. maddesinde amacı şöyle açıklanır: “Millî bünyemizi meydana getiren ve kuvvetlendiren, millet olarak yaşamamızı sağlayan unsurları takviye ederek komünizmle fikir yoluyla mücadele etmek… Bu gayeye ulaşabilmek için tarihe, vatana ve Allah’a bağlılığı kökleştirmek…”, üçüncü kuruluşunda bu madde şöyle yazılır: “Dernek, başta komünizm olmak üzere yıkıcı, yıpratıcı ve bozguncu fikir ve cereyanlarla mücadele etmek, millî kültürümüzü, millî ve manevi değerlerimizi korumak gayesiyle kurulmuştur.”
KMD’nin eski genel başkanlarından olan İlhan Darendelioğlu, Milliyetçi Hareket Partisi İl Yönetim Kurulu üyeliği görevini yürütürken, sahibi olduğu Toprak Matbaası’ndan evine giderken kurşunlanarak şehit edilmiştir, tarih 19 Kasım 1979. Darendelioğlu’na yapılan saldırı aynı zamanda düşünce ve basın özgürlüğüne yapılan bir saldırıdır.
1921 yılında Tarsus’ta dünyaya gelen Darendelioğlu, liseyi Adana’da ve üniversiteyi İstanbul’da okumuştur. 1944 Sabahattin Ali–Atsız Davası sebebiyle 23 yaşında gözaltına alınmış olan Darendelioğlu’nun o zaman komünistlerin içyüzünü neşrettiği broşürleri yasaklanmıştır.  Darendelioğlu çalışmalarında kavram kargaşalıklarını dile getirerek masum ile maksatlının ayrımının yapılamadığını dile getirir. Mesela önüne devrimci kelimesi getirilen kuruluşlar, devlet bütçesinden faydalanırken, büyük gazetelerin başsayfalarında itibarlı teşekküller olarak gösterilir iken, milliyetçi ve antikomünist teşekküller adi ve alçakça iftiralara maruz bırakılmakta idi. Hele Atatürkçülük bir can kurtaran simidi hâline getirilmiş, komünist çapulcular için bir istismar vasıtası olmuştur.
Darendelioğlu öğrencilik yıllarında mücadelesini hızla devam ettirmiştir. Nazım Hikmet’i kurtarmaya yönelik başlatılan bir af kampanyasına karşı mücadele vermiş ve böylece Çiçek Palas Olayı’nda yer almıştır. Arkadaşlarına ulaşamayınca Çiçek Palas’a tek başına gitmiştir ki, bu da onun azmini ve heyecanını göstermektedir.   İstanbul Milliyetçiler Derneğinin çalışmalarına da katılan Darendelioğlu, DP tarafından Milliyetçiler Derneğinin kapatılmasıyla “Toprak Matbaa”sını kurmuş ve “Toprak” dergisini aylık ülkü dergisi olarak yayımlamaya başlamıştır.  Bu dergide Arif Nihat Asya, Tahsin Ünal, Hikmet Tanyu ve Nejdet Sançar gibi yazarların yazıları yer almıştır. Darendelioğlu’nun yazıları Yeni İstanbul, Son Havadis, Hergün ve Ortadoğu adlı gazete ve Toprak, Türk’e Doğru, Tanrıdağ, Millî Yol, Millî Hareket, Millî Işık adlı dergilerde yayımlanmıştır. Darendelioğlu’nun yayımlanan bazı kitapları: Türk Milliyetçileri Kalemiyle Atatürk (1961), Türkiye’de Komünist Hareketleri (1962), Türkiye’de Milliyetçilik Hareketleri (1977), Devrim Nedir Devrimci Kimdir? (1979).
AP’den İstanbul milletvekili olan İlhan Darendelioğlu (1969), AP’de Türk milliyetçilerinin tasfiyeleri üzerine buradan ayrılıp Demokratik Partinin kurucularından oldu. 1975 yılında Milliyetçi Hareket Partisi saflarına katılan Darendelioğlu bu partinin önemli isimlerinden biri olmuştur. “Bizim için milletvekili sıfatı da gelip geçicidir. Bizim asli sıfatımız mezara kadar namuslu yaşamaktır, biz o asli vazife içindeyiz.”  sözleri onun inanmışlığının altını çizmektedir. Darendelioğlu, Çin, Almanya ve Libya gibi ülkelerde seminerler de vermiştir.
Türk dünyası ile ayrı ilgilenen Darendelioğlu, esir Türklerin hep yanında olmuştur. Türkiye’ye kaçan soydaşlarla ortaklaşa programlar yapıp onların dertlerini gündeme taşımaya çalışmıştır. Esir Türklere yazılarında yer veren Darendelioğlu, TBMM’de gündem konusu konuşmasında “Esir Milletler Haftası”na işaret ederek “Esir Türkler Meselesi” olarak dile getirmişti. “Aslında Amerika’da ilan edilmiş olan bu haftanın Amerika’dan çok bizi ilgilendiren yönü vardır. Çünkü hiçbir milletin altmış milyonluk bir kıta kadar büyük bir parçası komünist esareti altında değildir. Emperyalizm siyasi, iktisadi hatta kültürel şeklinin bile yıkıldığı ve protesto edildiği çağımızda, Azerbaycan, Türkistan, Kırım, Kafkas, İdil – Ural, Kerkük ve Balkan Türk’ü ile Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Çekoslovakya, Romanya, Arnavutluk gibi komünist esareti altında bulunan milletlerin maruz kaldığı insanlık dışı muameleye önce bizim karşı çıkmamız lazımdır. Çünkü bu çember içine düşmüş olanların büyük çoğunluğunu bizden olanlar, yani dini, dili, adı ve rengi bizden olanlar teşkil eder. Düşünün ki, Afrika’da bile insan eti yiyen vahşi ve iptidai kabilelerin dahi insan gibi yaşama hasletlerine kavuşmasını özleyen bu dünyada, bizim Hariciye Vekaletimizin de esir milletlerin sesine kulak tıkamak gafletinden kurtulması lazımdır.”   Darendelioğlu Mecliste Almanya’daki işçilerimizin sorunları içinde söz alıp konuşmalar yapmıştır.
Türklüğe adanmış bir dava adamı olarak hayat sürmüş olan İlhan Egemen Darendelioğlu, davasına var olan aşkını şehitlikle ölümsüzlüğe çevirmiştir. Toprak isimli mecmuası ise hâlen ışık tutmaktadır.