NEJDET KOÇAK

31 Ağustos 2018 17:02 Murat Gedik
Okunma
1377
NEJDET KOÇAK

NEJDET KOÇAK
Murat Gedik


“Şafak vakti gardiyanlar dizildi
Koçak için kara yazı yazıldı
Dost yürekler ezim ezim ezildi
Tan ağarmış az kalmıştı sabaha
Artık yollar açılmıştı Allah’a” 
Irak Türklüğünün yas günlerinden biri de 16 Ocak 1980 tarihidir. O gün kanlı Baas rejimi diktatör Saddam Hüseyin önderliğinde yine Türk evlatlarının canlarını alacaktı. Türklük yine lidersiz bırakılacak ve Türkmen diye adlandırılan bu topluluk daha da zor günlere doğru yönelecekti.
16 Ocak 1980; Albay Abdullah Abdurrahman, Türkmen İş Adamı Adil Şerif ve Doç. Dr. Nejdet Koçak idam sehpalarında şehadet şerbetini içerler. Ağır işkencelerle şehit edilen Dr. Rıza Demirci ile ilgili hiçbir bilgi alınamaz ve 1998 yılında ailesine gönderilen bir yazıda “Rıza Demirci idam edilmiş. Onu bir daha aramayın. Mezarı bulunamadı. Baas Partisi yetkilileri tarafından denilir.”
Dört aydın önder idam edilerek Irak Türklüğüne gözdağı verilmek ve böylece başsız bırakılıp haklarından mahrum edilmek istenilir. İdam edilme suçları ise “Türkiye adına casusluk ve Türkçülük.” Oysa bu asılsız ithamlar ile şehit edilenlerin tek gayeleri vardı: O da Türk halkının kültürel haklarını savunmak ve insanca yaşamaktı. Bu aydınlar geçmişte yaşanan Türkmen katliamlarının tekrar yaşanmaması ve asimilasyonların önüne geçebilme mücadelesi için de gayret sarf etmekteydiler. Bu ölümsüz Türk evlatları ihanete uğramış ve Baas rejimine asılsız bilgiler ileten hainlerden ötürü uzun dönem işkence görerek idam edilmişlerdir. Şehit Nejdet Koçak kendisinin ve arkadaşlarının idam edilmesinden önce ziyaret eden yakın dava arkadaşlarına demişti ki, “Hainleri temizleyin...”
1939 yılında Kerkük’te dünyaya gelen Nejdet Koçak Türklük aşkının ilk eğitimini babası Nurettin Ali Tevfik Bey’den almıştır. İlkokul, orta ve lise eğitimlerinden sonra Ankara’da Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesine (1958) giren Koçak buradan mezun olarak Kerkük’e döner ve Tarım Bakanlığında çalışmaya başlar. Tekrar Türkiye’ye giderek yüksek lisans eğitimini ve doktorasını Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde tamamlar (1966 ve 1969). Bağdat Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak (1970) başlayan Nejdet Koçak burada profesörlük tezini takdim etmiştir. 22 Mart 1979 tarihinde Türkçülük suçlamasıyla tutuklanana kadar Bağdat Üniversitesinde görevine devam eder.
Irak Türklüğü tarih boyunca nice katliamlar yaşamıştır. 5 Haziran 1926 Ankara Antlaşması ile İngiliz mandasına bırakılan Türkmeneli 1926 ve 1958 arası Irak Krallığı altında büyük baskılar görmüş ve diğer etnik unsurların saldırılarına maruz kalmıştır. 1958 yılında Krallığın yıkılması ile özellikle Barzani’nin tehditleri öne çıkarak katliamlar yaşanmıştır. 14 Temmuz 1959’da, ihtilalin birinci yıl kutlamasında gizlice silahlanan Kürtler Türkmen katliamı gerçekleştirmişler ve başta Ata Hayrullah olmak üzere nice Türk katliama uğramıştır. Türkiye ise yaşananlardan dolayı “Birkaç yüz Türk için Irak’la dostluğumuzu bozamayız.” diyebilecek bakanlar tarafından yönetiliyordu. Şehit Nejdet Koçak Ata Hayrullah’ın kurmuş olduğu Gençlik Teşkilatında başkanlık da yapmış ve 1959 yılında Ankara’da eğitim gördüğü için bu katliamdan kurtulmuştur, onun adı ölüm listesinde de belirtilmişti. Denebilir ki Şehit Nejdet Koçak,  Şehit Ata Hayrullah tarafından keşfedilip aziz milletine hizmet etme imkânına genç yaşta başlamasına sebep olmuştur.
Üniversite yıllarında Nejdet Koçak’ın bilgi ve donanımı keşfedilmiş olup Irak Türklüğü ile ilgili konularda fikri ve bilgisine başvurulan şahıs olmuştur. Mütevazı, samimi duruşu liderliğini pekiştirmekte olup inanmışlığından hiçbir taviz vermemiştir. Irak’a döndüğünde bu liderlik vasfını özellikle çalışmaları ile göstermiş ve Irak Türklüğü için yol haritasını çizmiştir. Siyasi, kültürel, iktisadi gibi konularda yapılması gerekenleri hayata geçirmeye çalışmış, milleti için insanca yaşamayı amaçlamış, Türk dünyası ile ilişkilerin mutlaka hayata geçirilmesini arzulamıştır. “Milliyetçilik nefis terbiyesi ile başlar, millet uğruna ölümle sona erer.” sözleri inanmışlığının kanıtıdır.
Türk milliyetçiliğine gönül vermiş olan Nejdet Koçak Türkiye’de milliyetçi şahıs ve kurumlarla hep iç içe olmuş ve Irak Türklüğünün davasını onlarla beraber yürütmüştür. Asıl adı Necdet’tir, fakat Nejdet Sançar ile tanıştıktan sonra ona göstermiş olduğu saygı ve sevgiden dolayı adını Nejdet olarak kullanmaya başlamıştır. Irak’a dönme tehlikelidir diyenlere “Olur mu hiç! Irak’taki çocuklarımızı, kardeşlerimizi nasıl sahipsiz bırakabiliriz. Kerkük’ü ikinci bir Kıbrıs durumuna düşürmemeliyiz. Ben gitmek mecburiyetindeyim.” gibi cevaplar vermiştir.
Tutuklandığı günden idam gününe kadar işkenceler gören Nejdet Koçak Irak Türklerinde milliyetçi kuşağın yetişmesine sebep olmuştur. Mezarının yapılması bile yasaklanmıştı. Eşi Ayten Hanım eşinin suçsuz olduğunu ve serbest bırakılması için Saddam Hüseyin’in yanına çıkmış ve büyük umutlarla yanından ayrılmıştır. Maalesef Saddam caniliğini yine göstermiş ve idamı engellememiştir.
15 Ocak 1980 günü Ayten Hanım Nejdet Koçak’ı ziyaret edebileceğini öğrenir ve “Ebu Grep” hapishanesine gider. Eşini, Abdullah Abdurrahman ve Adil Şerif’i bitkin ve yorgun olarak çok dar bir hücrede görür. Abdullah Abdurrahman şeker hastasıdır, ilaçsızlıktan kör olmuştur ve acılar içinde kıvranır. Birkaç saat sonra asılacak olan Koçak ailesine ve dava arkadaşlarına şöyle der: “Arkadaşlar, ağaç budandıkça yeşerir. Sizden ricam davayı bırakmayın ve sürdürmeye devam edin. Ben şu anda her zamankinden daha huzurluyum. Allah’ımın huzuruna gönül rahatlığıyla çıkıyorum. Bayrağı size teslim ediyorum...”  
Nejdet Koçak’ın idamdan kurtulması için Türkiye hükûmeti nezdinde girişimlerde bulunan Alparslan Türkeş de maalesef idamı engelleyememiştir. Konu hükûmet tarafından Irak büyükelçisine taşınır. Irak büyükelçisi Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen’e bunu Irak’ın iç işlerine müdahale olarak kabul gördüğünü söyler. Erkmen bunun üzerine “İç işlerinize karışmayı hiçbir zaman düşünmedik. Bu talep de eski koalisyon ortağımız Türkeş Bey’den gelmiş, Sayın Başbakan’ımız onun arzusunu kıramamış; lütfen Sayın Başkan’a benim hürmetlerimle birlikte bunu arz ediniz!” der.    
Evli olan Nejdet Koçak idam edildikten sonra Irak gizli servisi kontrolü altında aileden birkaç kişiyle gizlice defnedilmiştir. Arkasından nice güzel sözler söylenmiştir. Rahmetli Sadun Köprülü “Şehit Lider Nejdet Koçak” adlı şiirinde onun ölümsüzlüğünü dile getirir: “Türk yolunun eri Necdet / Sen Türkmen diyarı Necdet / Hep yaşarsın gönlümüzde / Hiç ölmedin diri Necdet.”