30 Mart Yerel ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde toplam 40 bin gönüllüye çalışan Oy ve Ötesi isimli sivil toplum örgütü, bu seçimlerde 120 bin gönüllü sayısına ulaşıp 106 bin sandıkta gözlemcilik yapmayı planlıyor.
Oy ve Ötesi Ankara Sorumlusu Başak Yalçın, “Sandıkları denetlemeyi demokrasi ve ülkemize karşı bir görev olarak kabul ediyoruz. 40 bin gönüllümüzle sandıklara sahip çıkmaya çalışıyoruz.” dedi.
Yalçın, bu seçimde gözlemciler tarafından toplanan tutanakların kendi merkezlerinde birleştirilerek YSK ile eş zamanlı sayımının yapılacağını belirtti.
Oy ve Ötesi'nin, Türkiye'de demokratik değerlere sahip çıkma kültürünün yerleştirmeye çalışan bir hareket olduğunu kaydeden Başak Yalçın, "Seçimlerde yaptığımız bu hizmetle SEÇSİS'in yol açtığı soru işaretlerini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Demokratik süreçlerin geliştirilmesi ve pekiştirilmesi amacımız." diye konuştu.
Bunun için ilk adımın adil ve güvenilir seçimler olduğunu vurgulayan Yalçın, çalışma sistemleri ile ilgili dergimize şunları söyledi:
"Tarafsız, partilerüstü ve sivil seçim gözlemciliğimizle yola çıktık. İlk olarak 2013 yılının Aralık ayında İstanbul'da bir arayla geldik. Gönüllü bir platformuz. Seçimlerden önce sandık eğitimi yapıyoruz. Her görüşten üyemiz var. Bu platformdaki amacımız, vicdan sahibi insanları bir araya toplamak. Yoksa şu ya da bu görüşe mensup insanları bir araya getirmek değil. Bütün partilerin sandık başlarında çok iyi bir denge ve denetleme oluşturduğu bir ülkede bizim gibi platform ve derneklere ihtiyaç yoktur. Biz bundan çok emin olmadığımız ve belli bir takım kaygılarımız olduğu için bir aradayız. Bu seçimde 120 bin gönüllüyü hedefliyoruz. 30 Mart Yerel Seçimleri ne kadar küçük oy farklılıklarının ne kadar büyük farklılıklara yol açabileceğini gösterdi."
İlk odak noktalarının sandık başlarında durmak olduğunu kaydeden Yalçın, "seçim sonrasında çıkan şaibelere ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"YSK sandıklara sahip çıkın diyor ama ancak saat 00.05'ten sonra sandıkbaşına gidebiliyorsunuz. Oysa biz baştan sona kadar orada bulunmak istiyoruz. Kimlere oy verdirilmek isteniyor, tutanak doğru tutuluyor mu, belgeler doğru bir şekilde işaretleniyor mu, içeride fotoğraf çekiliyor mu, bütün bunları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yapmanıza imkân yok. Seçim süreci boyunca sandık başlarında bulunmaya gayret gösteriyoruz. Bütün yenilikleri takip ettiğimiz için nelerin değiştiğini çok iyi biliyoruz. Bazı sandık başkanları tutanağın nasıl doldurulduğunu bilmediği için kolaylıkla oynanabiliyor. Pek çok hata bilmeyerek yapılıyor. Bu hatalar kasti müdahalelere açık hâle geliyor. Bunun yanında bilerek yapılan müdahaleler de var. Biz bir denge oluşturmaya çalışıyoruz. Amacımız caydırıcı bir etki yaratmak. Seçim sonrası çıkan şaibeler ve güvensizlik hissi bizi çok rahatsız ediyor. Elimizde bir done olmayınca sokaklara dökülüyoruz. YSK'nın önüne yığılıyoruz. Bu tür şeyler gerekmeden sandıklarımızın başında bulunalım. Demek ki sandık güvenliği yeterince oluşmuyor."